İster beynimizi kandırıyoruz, ister zamanda yolculuk yapıyoruz diyelim; neticede bize ait olmayan travmaları temizlemek mümkündür…

Bu, ruhumuzun donanımında olan bir güç ve özelliktir…

Peki ama ruh nedir, ne işe yarar? 

Tüm bu sağlık savaşlarında hala daha insan ayakta kalabiliyorsa, yani onlarca ilaç ve kimyasala rağmen; korku ve travmalara rağmen insan hala insan olarak ayakta ise bu ruhun gücünden başka bir şey değildir...

Bakın etrafta şu ifadeleri çok duyarsınız: “Mutlu oldum, kanseri yendim, pozitif düşün hastalıktan kurtul, keyfim iyi olunca kaşıntım olmuyor, ne zaman onu düşünsem enerjim düşüyor, eğer inanırsan başarırsın, eğer izin verirsen hastalığı yenersin, vs…”

Neticede maddi bir organdan bahis edilmez…

Mutlu olan kim, pozitif düşünecek olan ne, keyif alan organ hangisi, inanan organ hangisi?

Dönüp dolaşıp bedenin dışında bir şey varmış gibi söylemlerimiz ve tavsiyelerimiz var: İşte biz buna ruhumuz diyoruz...

Çünkü insan et bedenin dışında bir şeylerin olduğuna, bir şeylerin tesiri altına girdiğine şahit oluyor…

En azından sevdiğiniz birisi tarafından size bir kötü söz söylendiğinde kendinizi dayak yemiş gibi yorgun bitkin hissediyorsunuz…

Halbuki ne kafanıza ne gözünüze bir şey vurmamıştır…

O zaman ssadece bir kelime sizi nasıl dayak yemişe döndürebilir?

İşte bu, bedenin dışında bir etkinin sizdeki tesiridir; yani ruhun…

Ve ruh tesir altına alındığında beden de ona uyarak hasta eder ya da iyileştirir…

Bu nedenle ruhumuzu iyi kullanmamız şart…

***

Peki ruh nedir?

“Ben size ruhumdan üfledim” der Yaratıcı…

Elbette yaratıcının ruhu yoktur…

Bu ifade bize kendisine yakın bir donanımda muhatap yarattığını gösterir…

Bu muhatabiyet ile kâinat bizim avucumuzda bir top kıymetindedir demektir…

Mucizelerle kâinatın tüm sistemini insan istediğinde, istediği gibi kontrol edebilir demektir…

Elbette bu izni Allah vermiştir…

İşte ruhumuzun kıymetini bilip kullandığımızda sonuç alırız…

Nasıl ki Eyyüp Peygamber’in hastalığı onun ibadetine zarar verdiğinde yardım istemiştir Allah’tan ve Allah şifayı hemen vermiştir…

İşte insan gerçekten kendine yakışır bir kul olsa, onu ibadetlerinden alıkoyacak ne hastalık varsa bir duası ile ortadan kaldıracak bir varlıktır…

İşte size evde bir sağlık reçetesi: Eğer Allah ile aranızı iyi tutarsanız ne hastalığınız olursa olsun ruhunuzun size kazandırdığı imtiyaz ile hastalığa sebep olan virüse, mikroba, hücreye, atoma “Hemen beni terk et” dersiniz…

Bu gücün karşısında hiçbir hastalığın duramayacağı net ve açıktır...

Çünkü kâinatta ne varsa insana hizmet etmek ile vazifelidir. Şimdi size komik gelebilir bu: “Ey hastalık beni terk e”t diyeceksin ve hastalık gidecek öyle mi” diye düşünebilirsiniz…

İşte burada da ruh ve iman zayıflığı devreye giriyor…

Eğer hastalığın tesadüfen olduğuna inanıyorsanız ve kontrolün yalnız Allah’a ait olduğuna inanamıyorsanız ne söylerseniz nafile!

O zaman önce “Ey iman edenler iman ediniz” hakikatini anlamak gerek…

Hasılı; şu zamanda birçok hastalıktan kurtulmak için size şunlar da tavsiye edilir: “Pozitif olun, olumlu düşünün, kötüyü kovun, hastalığa sövün, iyimser olun, hastalık yok, sınırsız gücümüz var…”

Bunun gibi bir sürü NLP, yogavari tavsiyeler ile Yaratıcısız, mesnetsiz ve Peygambersiz yöntemleri kimden çaldıklarını, temelin neye dayandığını, bu gibi tavsiyelerin içlerini boşaltıp Yaratıcısız olarak insanlara sunulduklarını göreceksiniz...

Elbette ruhumuzun her zaman maneviyatını yüksek tutamıyoruz ve maddi ve manevi sıkıntılarımız bizim insanlığımızı unutturup dünyanın üstünde efendi olacakken altında ezilmemize sebep oluyor…

Bunun adı depresyonlar, stresler ve bunlara bağlı yaralar, hastalıklar, saç dökülmeleri, egzamalar, mide hastalıkları ve benzeri şeylerdir…

Burada devreye elbette hekimler giriyor…

Bakın doktor demedim hekim dedim…

Hikmetle iş yapanları kastediyorum…

Doktora sıra henüz gelmedi…

Dünyanın altında ruhunu ezen insanın yardımına, kainatı sebeplerden tasarlayan Yaratıcı, yardımcı olarak aracılara başvurmayı teklif ediyor…

Yani Allah’ı iyi tanımak adına peygamberlerin vazifesi ne ise, insanın insanlığını yerine getirmedeki eksiklikleri için de alimler ve hekimler o demektir…

Evet, bir aküyü akü ile takviye edersiniz, benzer benzeri ile değiştirilmiş olur…

Aynen öyle de insanı insan ile onarırsınız…

Yani canınız sıkıldığında dertleşmek için iki seçeneğiniz vardır: Ya kedi köpekten medet umup onlarla oynar vakit geçirirsiniz ya da güvendiğiniz bir dostunuzun yanında soluk alırsınız dertleşirsiniz…

Bunun adına bioenerji demişler…

Biz ise ona ruhların gücü diyoruz…

Kendi eksikliğimizi daha güçlü bir ruhun yanında giderme yöntemi…

Bir annenin hasta olan bir evladına sarılmasının onda birçok maddi kan akışından, hormonsal değişikliklere bile neden olduğu biliniyor…

Bir hastaya, bir insana onun iyiliğinden bahis etmek moralleri düzeltiyor, uzaktaki bir sevdiğinizi aradığınızda “Sesini duydum rahatladım” diyorsunuz…

Yolda eski bir dostu görünce neşeleniyorsunuz…

İşte insanın hocasından, büyüğünden, dostundan, sevdiğinden, arkadaşından, şeyhinden, bazen kitaplarından, hayvanlarından aldığı bu pozitif güç ve enerji, bizim ruhumuzun ve ruhumuzun içinde bulunduğu organlarımızın iyileşmesi açısından çok ciddi bir antidepresan, antivirüs, bağışıklık güçlendirici görevi görüyor…

Bu zamanda pozitif enerji adına ibadetler ve size Allah’ı hatırlatan dostlarınız, sizi olumsuzluklarıyla yıpratmayan arkadaşlıklarınız, dedikodunun, ölüm haberlerinin, facia tellalların olmadığı ortam ve durumlar birçok hastalığın tedavisinde de yıllar önceden kullanılıyor…

Mesela müzik ile tedavi, musiki, Kur’an, bitki, hayvanlar, doğa birçok tedavi yöntemi uygulanmıştır…

Amaç ruhun hoşuna gidecek, ruhu doyuracak usullerdir…

Çünkü biliniyor ki ruh gerçek ruh gibi olursa bedenin bağışıklığı güçlenir ve beden kendi içinde tüm hastalıkları yok edecek şekilde tasarlanmıştır…