Şu sıralarda evde ya da dışarda olsun insan, gündemde malum konu…

Koronavirüs denilen şeytanla boğuşuyor tüm insanlık…

Görülmüyor ne hikmetse…

Bulaşıcı özelliği olan ve üstesinden gelinmesi adına yoğun gayret sarf edilmesine rağmen kısa sürede ortadan kaybolması mümkün görülmeyen bir musibet, sonunda ülkemizi de etkisi altına alınca, insanların dili çözülüverdi…

Kimi “Geç alındı önlem” derken, kimi yetersiz buluyor tüm gayretleri…

Bazıları da suçlayıp duruyor devleti, milleti…

Hal böyle iken yabancı ülkelerin Türkiye’yi örnek gösterir tavırları kaçırılıyor gözden…

Özellikle son iki güne sığdırılan sokağa çıkma yasağı bir kıyamet anlayışıyla ele alınınca, aç kalma korkusuyla fırın, market, kasap açık olan her yere hücum etti insanlar…

Hava şartlarının “Yaza merhaba” dediği iki sıcak günde yaşanan tablo, ne yazık ki ülkemizin insan kalitesini değerlendirme açısından son derece istenmeyen manzaraları ortaya koydu…

İki gün evdekilerle yetinememek endişesiyle korona denilen virüse yakalanma korkusunu atıp bir kenara birbiriyle sıra kapma savaşına giren halkın görüntüsü dramatik bir tabloydu…

Bunu başka neyle izah etmek mümkün…

Halkın durumu böyle de kararın aniden gündeme gelmesini fırsat bilip milletini bu acımasız ortamda korumak adına mevcut bütün imkanlarını ortaya koyan devleti alabildiğine suçlamayı anlamak kolay mıdır!

Tamam anlaşıldı, işin sonu düşünülmeden aceleyle alınmış bir karar olduğunda birleşmek mümkün…

Ancak işin bir de tersini düşünmek gerekmez mi!

O da şudur;

Diyelim ki bir gün önceden alındı karar…

Hafta sonu günlük güneşlik, yazdan kalma bir gün…

Tutabilir misin sen bu halkı evinde kolayca!

Düşünün bir gün önceden işi tatil sanarak yollara düşmüş insanlarla dolu trafiğin halini…

Böyle günlerde her gün onlarca kişinin canından olduğu kazaları unutmak mümkün mü!

Bu iki günü öyle değerlendireceğini sandığımız halkın içine düşeceği can ve mal kayıplarına yol açacak trafik kazaları, market önünü dolduran kalabalığın oluşturduğu tehlikeden daha mı az ve can yakıcı olurdu…

Ülkemizde ve ilimizde bütün belediyeler tüm güçleriyle eve kapanmış halkın her ihtiyacını karşılama adına, her riski koyup bir kenara yollara düşerek cansiperane bir gayretle hizmet vermiyor mu!

Sadece gıda ihtiyacı değil, hayati önem taşıyan sağlık malzemeleri, bunu da koyun bir kenara, yaşadığım son derece çarpıcı bir örneği dile getirmek isterim…

Yapılan hizmetin hakkını teslim adına…

Eski oturduğum evde Suriyeli kalabalık bir aile barınıyor…

Onlardan birinde kronik nefes darlığı hastalığı varmış…

Çok sıkışmış… Bana haber verdiler…

Telefon ettim, anında doktor ve hemşirenin içinde bulunduğu bir ambulans yetişti imdatlarına…

Bunca yoğun hasta trafiği içerisinde böylesine hizmet veren bir anlayışı karalamak ve görmezden gelmek mümkün mü!

İşte yukarda saydığım şartlar çerçevesinde bu iki gün içerisinde halkın her konuda imdadına koşan fedakar görevlileri ve onları sürekli denetleyen bir kamu anlayışı ile yürütülürken hizmet, kalkıp hâlâ ve ısrarla yetkili ve etkili kurum ve kuruluşları suçlamak yakışıyor mu insanımıza!

İşte böylesine sıkıntılı iki gün geçirdi ilimiz ve ülkemiz…

Biz biliriz ki halkımız her sıkıntılı ve sorunlu dönemde bütün siyasi ihtiras, duygu ve düşüncelerini atıp bir kenara kol kola girerek atlatır böylesine zor günleri…

Yine öyle olması adına içinde bulunduğumuz virüslü dönemden kısa sürede çıkılacağı ümidiyle iyi niyet sahibi tüm vatandaşlarımıza, fedakar sağlıkçılarımıza, ilimizin valisinden emniyetine ve jandarmasına, sivil toplum örgütlerinden belediyelerine ve bu doğrultuda yardımlarını esirgemeyen herkese ve her kesime gelecek aydınlık günler adına “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…