AK Parti’de her dönemde en çok tartışılan isim hiç şüphesiz Şaban Dişli olmuştur…

Kendisi ilk olarak AK Parti Genel Başkan Yardımcısı iken dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu “rüşvet” belgesi ile gündeme geldi…

Yaşanan tartışmalar sonucunda genel başkan yardımcılığından istifa etti…

Herkes, “Tamam artık, Dişli’nin siyasi hayatı bitti” diye düşündü o dönem…

Ama bir de baktık ki ilk genel seçimlerdeyine milletvekili aday listesinde…

Daha sonra bir yakınına ait olan su fabrikasının ruhsat tartışmalarıyla yine ilgi odağı oldu…

Taş ocakları, maden ocakları gibi yatırımları üzerine spekülasyonlaryapıldı…

Öyle oldu, böyle oldu ama milletvekili listesinde her zaman yerini korudu…

Binali Yıldırım başbakan olunca yeniden genel başkan yardımcılığına getirildi…

Kardeşi Mehmet Dişli’nin 15 Temmuz darbecileri arasında gösterilmesiyle “Eh tamam artık, bu vartayı da atlatamaz herhalde” denmeye başladı Şaban Dişli için…

Nitekim Recep Tayyip Erdoğan’ın genel başkan seçildiği son kongrede MKYK listesinde yer almadı…

Bilhassa bu tasarruf “ipinin çekildiği” şeklinde yorumlandı…

Mehmet Dişli darbe sabahı damadını aramış, yok efendim damadı TBMM’de danışman yapılmış, kardeşi müdür olmuş, bir başka yakını başhekim yapılmış, bir diğeri büyük işadamıymış, başka bir yakını belediye başkanıymış falan; dosya kabartıldıkça kabartıldı…

Lakin gel zaman git zaman bir de baktık ki yolun sonuna geldi denilen Şaban Dişli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekonomi başdanışmanı olmuş…

Hayret edenler, üzülenler, kızıp sinirlenenler, bu kadar da olmaz diyenler; değişik değişik tepkiler var parti içinde…

Ulusal basın köşe yazarları ve anlı şanlı internet siteleri de sürekli gündem yapıyor Dişli’yi, aleyhinde yazılar kaleme alıp duruyor…

Fakat her şeye rağmen hayat normal akışında devam ediyor ve Şaban Dişli hiçbir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gözünden düşmüyor…

Belki biraz uzun sürdü ama şunu çok iyi anladım artık:

Şaban Dişli gerçekten büyük adammış…

SAKARYA İYİYE GİDİYOR, ÖYLE Mİ?

AK Parti Milletvekili Ali İhsan Yavuz, önceki gün gerçekleştirilen Kaynarca İlçe Kongresi’nde Sakarya’nın iyiye gittiğini söylemiş…

Tezini destekleyen gerekçeleri ise şöyle sıralamış: “Bölge Adliye Mahkemesi açılacak. Bin yataklı hastane kurulacak. İkinci üniversite gelecek. Yüksek gerilim test merkezi de olacak…”

Bunlarla mı iyi olacak Sakarya yani!

Bir kere görüyoruz ki milletvekilleri hala “cek’le, cak’la” konuşuyor…

“Şu yapılacak, bu edilecek” falan…

Allah aşkına 15 yıldır tek başına iktidar olan bir partinin hala “yapacağız, edeceğiz” demeye hakkı var mı?

Sakarya sizi her seçimde olağanüstü bir şekilde desteklemiş, her zaman en az 5 milletvekili vermiş, belediye başkanlıklarının tamamını size vermiş; geldiğimiz nokta bu mu?

“Sakarya iyiye gidecek” mi geldiğimiz nokta?

Yani geçen bu 15 senede iyi duruma gelemedik mi hala daha?

Daha yeni yeni mi “iyiye gitmeye” başladık?

Yıllardır açamayıp çürümeye terk ettikleri Bölge Adliye Mahkemesi mi “iyi edecek” Sakarya’yı?

Hadi büyük bir mucize gerçekleşti (!) ve bu mahkemeyi açmayı başardınız diyelim…

Ne olacak; Sakarya’da Bölge Adliye Mahkemesi açıldı diye birdenbire her şey değişmeye, refah seviyemiz yükselmeye, insanımız kendini daha iyi hissetmeye falan mı başlayacak!

Yüksek gerilim test merkezi ve Bölge Adliye Mahkemesi olan şehirler çağ atlıyor da biz mi bilmiyoruz…

Çok rica ediyorum şu milletin zekâsıyla, aklıyla dalga geçmeyi bırakın artık…

Bin yataklı hastaneyi geçtik şu kadın doğum hastanesini tamamlayın siz önce…

Bırakın Bölge Adliye Mahkemesi’ni de vatandaşı daha fazla ve doğrudan ilgilendiren bağımsız bir Sakarya Adliyesi inşa edin…

Yüksek gerilim test merkezini falan geçin de Sakarya’yı depreme hazırlayın siz önce…

Bilhassa olası bir depremde yıkılacak olan ve yavrularımızın eğitim gördüğü okulları sağlam hale getirin…

Siz önce bizden aldıklarınızı geri verin…

Ada Treni için verdiğiniz sözü yerine getirin örneğin…

Şu Sakarya Stadı’nı tamamlayın…

Velhasılı kelam 15 yıllık tek başına iktidara, tüm belediyelere sahip olma imkânına ve de vatandaşın her dönemde olağanüstü desteğine karşılık söylenen şey Sakarya’nın “iyiye gittiği” ise gerçekten yazık bu millete…

Ben size bir şey söyleyeyim mi:

15 senelik süreçte iyiye giden bir şey varsa bilhassa AK Parti’de siyaset yapanların hayatlarıdır…

Ne diyelim, Allah “daha iyi” etsin…

MHP MİLLETVEKİLİ ÇIKARABİLİR Mİ?

Meral Akşener’in parti kurma aşamasında olduğunu biliyoruz…

Gördüğümüz ve bildiğimiz kadarıyla da partide yer alacak isimlerin kahir ekseriyeti Milliyetçi Hareket Partisi’nde siyaset yapmış insanlardan oluşacak…

Bu durum da haliyle MHP’de oy kaybına neden olacak…

Şimdi son seçimde 5 bin oyla kıl payı milletvekilliği elde eden MHP’nin önümüzdeki seçimde bu başarıyı tekrar edip edemeyeceği tartışılıyor…

Akşener’in partisinin MHP’den ne kadar oy çalacağı üzerine tahminler yapılıyor…

Ben şahsen önümüzdeki seçimlerde mevcut şartlarda MHP’nin Sakarya’dan milletvekili çıkarabileceğini sanmıyorum…

Ve bu durumun en fazla AK Parti’ye yarayacağını düşünüyorum…

CHP’NİN DELEGE SORUNSALI

Cumhuriyet Halk Partisi’nde kongre takvimi işliyor…

Delege tespit çalışmalarını takiben ilçe kongreleri başlayacak…

Partide her zaman olduğu gibi delege tespit çalışmaları sancılı geçiyor…

Her dönem olduğu gibi çakma üyelerden, seçimlerin bir bölümünün partide yapılıp delegelerin masa başında belirlenmesinden şikâyet ediliyor…

Delegeler belli olduktan sonra da muhtemelen aynı soy isimde birden fazla ismin delege yapılması, yani klasik “delege ağalığı” tartışmaları yaşanacak…

Kendimi bildim bileli bunlar oluyor CHP’de…

Sanırsın ki partinin Sakarya’da inanılmaz bir başarısı var, belediye başkanlıkları, meclis üyelikleri falan var da bu yüzden herkes delege olma peşinde!

Baktığında da bu büyük tartışmalara (!) karşılık aynı isimler delege seçiliyor…

Mahalle ismini söyle, sana kimin delege olacağını söyleyeyim diyen o kadar çok partili tanıyorum ki…

Hatta son 15-20 yıldaki delege listelerini alın elinize ve son listeyle karşılaştırın; çok fazla fark göremeyeceğinizden eminim…

Sözün özü bir kısım CHP’liler hala da partiyi büyütmenin değil de kendilerini büyütmenin peşinde…

Bir yerden bir şekilde adaylık kapabilmenin, delegeler üzerinde güç elde etmenin derdinde…

Her şeye rağmen saygı duyuyorum, delege olmak için verilen bu büyük (!) mücadeleye…

BİSİKLETİN YÜKLEDİĞİ SOSYAL SORUMLULUK

Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu geçen hafta içinde Sakarya Gazeteciler Birliği ile ortak geliştirilen “sosyal sorumluluk” projesi kapsamında gazetecilere bisiklet dağıttı…

Dağıtımın ardından her nedense Atatürk Bulvarı’nın trafiğe kapalı kısmında bisikletlerle küçük bir gezinti yapıldı…

Ben isterdim ki bulvardan Serdivan’a bisikletle gidilsin…

Ya da Karaağaçdibi’ndenYenikent bölgesine kadar pedal çevrilsin…

Veyahut Ankara Caddesi, Çark Caddesi, Sakarya Caddesi taraflarına gidilsin…

Nerdeeeee!

Yolda arabalar zor gidiyor, kaldırımlar desen yaya’lara zor yetiyor…

Hadi raylı sistemi anladık diyelim, şehirde bisiklet yolu namına da hiçbir şey yok…

Keşke Büyükşehir Belediyesi bisiklet dağıtırken gazetecilerin bu bisikletleri nerede kullanacağını da hesap etseydi…

Asıl “sosyal sorumluluk” işte o zaman yerine getirilmiş olurdu!