Pamukova Belediye Başkanı Güven Övün: PAMUKOVALILAR GÖZÜMDE VE GÖNLÜMDE ZİRVEDE

“Yahya Bakır’a konuşan Pamukova Belediye Başkanı Güven Övün “Pamukova vatandaşında Anadolu irfanı var ve çok halim selim, nazik insanlar. Güzellikler Pamukova’yı bekliyor. Halkımız, güvenecekleri ve övünecekleri bir belediye başkanı seçtiler. Pamukovalılara bir vefa borcum var, duydukları bu güveni boşa çıkarmayacağım.” dedi.

Yahya Bakır: Nerede doğduğunuz çocukluğunuz, gençliğiniz nerelerde geçti?

Güven Övün: Doğma büyüme Pamukovalıyım. Üniversite eğitimine kadar Pamukova’da okudum. Üniversite tahsilim ve askerlik dolayısıyla Pamukova’dan bir süre ayrıldım. Üniversiteyi bitirdikten sonra tekrar Pamukova’ya geldim ve eczanemi açtım. Dedemler o zamanki adı Sondul olan şu anki Pınarlıbacı köyünde yaşamışlar. O köyde yaşayanların bir kısmı aşağı inip yol kenarında bir köy kurmuş. Bir kısmı da Pamukova merkeze yerleşmiş. Dedem de Pamukova merkeze yerleşenlerden biri. Dedem üç çocuğunu da okutmaya çalışmış. Dedemin merkeze gelmesi ile birlikte bizim de kaderimiz değişmiş, eğer dedem merkeze gelmemiş olsaydı belki de Pınarlıbacı’da yaşayıp çiftçilikle uğraşacaktık. Dedemin merkeze gelişiyle birlikte bize de bir okuma fırsatı doğdu.

Y.B- Eğitim hayatınız sürecinde sizi yönlendiren birileri oldu mu?

G.Ö- Babam öğretmen olduğu için benim okumamı çok istedi ve her zaman destekledi. Anne tarafım Pamukova’nın eşraflarından, dedemin yağ fabrikası vardı ve ticaretin içindeydi. Ben de hem ticareti, esnaflığı içerisinde barındıran hem de meslek sahibi olacağım için bir yol izledim ve bu yol, eczacılıkta kesişti. Benim şöyle bir özelliğim var; eğer kendime bir hedef koyduysam, o hedefe ulaşmak için elimden geleni yaparım. Lise son sınıfta da artık hedeflerim şekillenmeye başlamıştı. Eczacı olmak istiyordum. Altı tercih yaptım, altısı da eczacılıktı. İlk olarak Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni kazandım. Bir sene İzmir’de okudum ancak ilk defa ailemden ayrılıyor olmak ve Pamukova’dan uzaklaşmak bana epey zor geldi. Gurbete alışamamıştım. İzmir’in de Pamukova’ya uzak olması sebebiyle gözümü her kapattığımda Pamukova’yı anımsıyordum. Sokaklar aklıma geliyordu bu yüzden Pamukova’ya daha sık gidebileceğim bir yerde okumaya karar verdim ve Eskişehir Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ne geçiş yaptım. Üç sene Eskişehir’de okudum. Oradayken de kendime okulu uzatmayacağım, bütünlemeye dahi kalmayacağım, mezun olur olmaz Pamukova’da eczanemi açacağım, diye hedef koymuştum.

Y.B- Pamukova’ya karşı özel bir hassasiyetiniz var mı?

G.Ö- Pamukova’nın garip bir çekim gücü ve cazibesi var. Bu sadece Pamukovalara tescil etmiyor, dışarıdan gelen Pamukova’da memur olarak çalışan, görev yapan ya da Pamukova’dan geçerken sadece bir dolaşmış insanlar bile Pamukova için özel duygular besliyor, güzel yorumlarda bulunuyor.

Y.B- Çocukluk ve gençlik yıllarınız nasıl geçti?

G.Ö- Her zaman sakin biriydim. Çocukken bile vurdulu kırdılı oyunlar oynamazdım, oyuncak tabancam bile hiç olmadı, diyebilirim. Ortaokul, lise yıllarımda da o ergenliğin verdiği uçarılıkları hiçbir zaman yaşamadım. Hayatımın her evresinde sakin ve durağandım. Benim için Pamukovalı kimliği çok önemli. Pamukova hem doğasıyla, konumuyla hem de insanlarıyla çok güzel bir yer. İlçeye dışardan yabancı biri geldiğinde burada gerçekten iyi insanlar, güzel insanlar yaşıyor, dedirtmek gerekli ve ben bunu dedirtmeyi kendime görev bildim. İlçemizde dışarıdan gelen misafirlere Anadolu insanının sıcaklığını, misafir perverliğini hissettirmek isterim. İnsanlar memleketlerine geri döndüklerinde Pamukova’da çok iyi insanlar gördük, çok güzel yerler gezdik, dedirtebildiysek başarmışız demektir.

Y.B- Pamukova, Türkiye’nin meyve sebze deposu haline geldi. Bunu başarmak hiçte kolay olmadı, bu süreç nasıl şekillendi?

G.Ö- Ayva artık Güney Sakarya’nın bir mührü haline geldi. Türkiye’deki ayvanın %28’i Pamukova’da yetişmekte senede 40 ila 45.000 ton ayva üretiliyor. İlçede 13.000 dekar alanda ayva bahçesi mevcut. Bizim lokomotifimiz ayva, arkasından üzüm ve çilek geliyor. Pamukova’nın o kadar mümbit toprakları var ki ne etseniz yetişiyor. Meyvecilikte ciddi anlamda bir ilerleme kaydettik ve Türkiye geneline bakıldığında önde yer alıyoruz, bu anlamda son yıllarda çiftçiler de aradıklarını buluyor ve üretimlerinden, satışlarından memnunlar ancak tabi bazı sıkıntılar oluyor. Şöyle ki herkesin söylediği, şikâyet ettiği, tarlada ürün şu kadar lirayken manavda neden bu para deniliyor. Bu işin yükünü ve ceremesini çeken çiftçi ancak çiftçi ürünü pazarlarken maalesef birkaç tüccarın etkisi altında kalıyor. Fiyat, tüccar tarafından belirleniyor, eğer biz alıcı sayısını ve acılar arasındaki rekabeti arttırırsak haliyle üreticinin de ürettiği ürünün fiyatı yükselecektir. Bizim niyetimiz bu olmalı.

Y.B- Pamukova da ve Pamukova’nın yaylalarında doğal pazarlar oluştu. Bu yol kenarlarında, geçiş noktalarında bulunan pazarların standartlarını yükseltmek için bir çalışmanız var mı?

G.Ö- Tabii ki var. Özellikle yayla köylerinde aroması eşsiz çilekler üretiliyor ve bu üretimin kendiliğinden bir pazarı oluştu. Çilekli, Kemaliye, Hüseyinli köyleri birbirine yakın köylerdir ve önünden bir yol geçiyor. Bu yol, özellikle hafta sonları İstanbul’dan, İzmit’ten, diğer şehirlerden insanların geldiği, kendi çileklerini toplayıp yedikleri, kasa kasa çilek alıp evlerine, eşlerine, dostlarına götürdükleri bir yere dönüştü. Oradaki alışveriş konforunu artırmakla ilgili projelerimiz var. Yol kenarında yol boyu tesisler ve düzensiz sergiler dışında ilçemizin bu insanlara sunabilecek neyi var? Ve biz bunları ne sunabiliyor muyuz? Ne kadar sunabiliyoruz? Bu soruları kendimize sormamız lazım. Bu soruları biz sürekli kendimize soruyoruz ve topyekûn ilçe olarak bu soruların gereğini hakkıyla yerine getirebildiğimizi düşünmüyorum. Biz belediye olarak bu soruların gereğini nasıl yaparız, hangi projelerle bu fırsatı değerlendiririz diyerek bir çalışma yaptık. Bu anlamda Nehir Yolu Seyir Yolu, Pamukova Tarım ve Gıda Üssü, Yöresel Ürünler Pazarı gibi birçok projenin hazırlığını yapıyoruz. Bu sayede vatandaşların ve misafirlerin bu pazarda daha rahat alışveriş yapabileceklerini düşünüyorum.

Y.B- Son zamanlarda Pamukova yaylalarına olan ilgi artıyor mu?

G.Ö- Yaylalara günübirlik gelip kalmak isteyenlerde ve yine aynı şekilde yaylalardan yer alıp yerleşmek isteyenlerin sayısında da bir artış gözüküyor. Küresel salgının etkisi ve İstanbul depreminin yaklaşmasıyla birlikte Pamukova insanların kaçış noktası haline geldi. Buna binaen ilçemizin, İstanbul olan yakınlığı da insanları cezbediyor. Pamukova, bu anlamda insanlar için biçilmiş bir kaftan. Tabi bu durumun olumlu tarafları varken olumsuz tarafları da mevcut. İnsanlar şöyle düşünüyor, bir tarım arazisi alayım, içine de küçük bir şey yapayım. Hâl böyle olunca tarım alanlarında çirkin yapılaşmalar meydana geliyor, bu büyük bir sıkıntı ancak olumlu tarafı da bu işi kuralına göre yapanlar ve köy yerleşik alanları içerisinde arsa alıp evini yapanlar Pamukova’ya bir katma değer sağlıyor. Ek olarak ticaret hacmini artırıyor. Pamukova’nın nüfus artışı önümüzdeki yıllarda ciddi anlamda artacaktır.

Y.B- Eczacılık bir anlamda da esnaflık ve bu esnaflar da bir şehri, bir ilçeyi tanıma açısından büyük bir alana sahip. Bu anlamda eczacılığın siyasetinize bir katkısı oldu mu?

G.Ö- Eczacılar, bir yandan da esnaftırlar ancak biz her şeyden önce kendimizi birinci basamak sağlık danışmanı olarak görüyoruz. İkinci etapta esnafımız, ben eczacıları zemin kattaki akil insanlar olarak tanımlarım. Kişiler her türlü danışma hizmetini eczacıdan alırlar. Vatandaşın, gelini ile kavgası olur, gelir, eczacıdan danışmanlık alır. Bu bütün semt eczacıları için geçerlidir. Hatta vatandaşın komşusu ile sınır problemi olur, gelir. Eczacıya anlatır. Eczacı, onu bir avukata yönlendirir. 1996 yılında mezun oldum ve 25 yıldır eczacılık yapıyorum. Mezun olur olmaz eczanemi açtım. Allah bana rızkını eczanem üzerinden verdi. Makamı da bu şekilde nasip etti. Bazı belediye başkan adaylarını özellikle erkek belediye başkan adayları; hanım seçmenlerle, yaşlı teyzelerle iletişime aday adayı olduklarında geçiyor ancak eczacı bir adayın her zaman, her yaş grubuyla bir iletişimi vardır. Vatandaş benim aday olduğumu gördüğünde “Bizim Güven, Bizim oğlumuz aday olmuş.” dedi. Bu anlamda eczacılığımın siyasi anlamda çok büyük bir etkisi oldu.

Y.B- Siyasete geriş serüveniz nasıl gerçekleşti?

G.Ö- 1996 yılında eczanemi açtım, senelerce eczane işlettim ve artık benim bu insanlara bir borcum var, dedim. Sadece ilaç vermek, ilaç tarifi yapmakla bu borcu ödeyemem. Benim Pamukova halkına, Pamukova’ya daha çok fayda sağlama, daha dokunur hale gelmem gerekiyordu. Bunun en pratik ve en güçlü yolu da siyasetti. Bu şekilde düşünerek siyasete atılmaya karar verdim. Ailemin siyasete çok soğuk bakmasına, babamın ve annemin siyasetin bizim yapımıza uymayacağını düşünmesine rağmen siyasetti seçtim. Aileme göre siyasetin içinde yalan, dolan, haksız eleştiri vardı ve bunlara maruz kalmayı göze almamız gerekiyordu. Bir yandan da cefa çekmeden sefa sürülemiyor, eğer bir hizmete tabi olduysak mutlaka yolumuza demir dikenler atacak insanlarla karşılaşacaktık. Hiçbir zaman siyasete girmekten pişman olmadım, bir kez bile bu iş yapılır mı, bunlar bana revamı, demedim.

Y.B- Siyasete girme noktasında sizi yönlendiren biri oldu mu?

G.Ö- Pamukova’da bir değişiklik gerekiyordu. Pamukova insanı da bunun farkındaydı ve derdi Pamukova olan insanlardan siyasete girmem noktasında telkinler alıyordum ancak bu görüşlere karşı sessiz kalıyordum. Bir yandan da artık benim de zamanım geldi, diyordum. Siyaset anlamında hem yaş olarak hem de olgunluk, birikim açısından hazır olduğumu hissediyordum. Seçim sürecinde ve öncesinde çok zorlandım. Şu an 45 yaşındayım, çoğu insan bana yaşımı göstermediğimi söyler. Onlara siz bir de beni iki yıl önce görün diyorum. Hiç hak etmediğimiz davranışlara maruz kaldık, yapımız da hassas olduğu için bu bizi epey yıprattı ancak Allah’a şükür sonu güzel oldu.

Y.B- Pamukovalıların sizi neden seçtiğini düşünüyorsunuz?

G.Ö- Öncelikle Pamukovaların beni çok iyi tanıdıkları, bildikleri için destek verdiğini düşünüyorum. Hiçbir zaman siyasetin keskin ve sert dilini vatandaşlar üzerinde kullanmadım. Bunu aday adaylığı sürecimde de yapmadım bu yüzden de her partiden insan, beni kendine yakın gördü. Seçim stratejimizi çok iyi yaptık bu iş Saadet Partisi, AK Parti yarışı değildi. Burada bir Pamukova ittifakı vardı ve isimler yarışıyordu. İnsanlarda iki ismi değerlendirdi ve bu insanlar partilerini, siyasi görüşlerini bir kenara bıraktı o yüzden ben, her partiden oy alarak seçildiğimi biliyorum ve buna göre hareket ediyorum.

Y.B- Pamukovalara bir ahde vefanız olduğunu düşünüyor musunuz?

G.Ö- Kesinlikle Pamukovalara bir vefa borcum olduğunu düşünüyorum. Onların oylarıyla seçildim. Herkesin belediye başkanıyım ve herkese eşit mesafedeyim. Siyasette herkesi memnun etmenin imkânı yok. Eğer icraatlar ve yaptığınız iş; beyninize, gönlünüze, mantığınıza yatıyorsa sorun yok ancak birileri etkileniyor, çıkar sağlıyor ya da birilerinin menfaatine çalışıyorsanız o zaman büyük sıkıntılar var, demektir. Yaptığımız işlerin hakkaniyete uyup uyumadığına, adil olduğuna bakıyorum.

Y.B- Doğup büyüdüğünüz bir ilçenin belediye başkanı olmak, Pamukova sokaklarında gezerken size ne hissettiriyor?

G.Ö- İzmir’de okuduğum zamanlarda yurtta kalırken basımı yasta koyduğumda pamukova’nın sokakları gözümün önüne geliyordu. Şimdi de tek derdim Pamukova, Pamukova’yı güzelleştirmek, ilçeyi bir yerden alıp daha ileriye götürmek. Pamukovaların refah seviyesini yükseltmek, onların mutlu olmasını sağlamak ancak içinde bulunduğumuz dönemin dezavantajları var. Biz çok zor bir zamanda belediye başkanı olduk. Belediye başkanlığımız küresel bir salgına denk geldi ve beraberinde ekonomik sıkıntılar da getirdi. Bu dönem elbet geçecek, birlik ve beraberlikle aşılacak, geride bıraktığım iki yıllık görev süresince yeni şeyler öğrendim. Her gün kendi adıma bilgi anlamında bir tuğla koyuyorum. Güzel günler Pamukova’yı bekliyor.

Y.B- İki yıllık görev sürecinde ne gibi çalışmalar yaptınız?

G.Ö- Pamukovalı bir eczacı olarak Pamukova’nın eksiklerini, yanlışlarını, ilçemiz için olmaması gerekenleri çok iyi tespit ettik. Öncelikle belediyeyi, kurumsal bir disipline sokmaya uğraştık, bununla birlikte mali bir disiplin de oluşturduk. Böylelikle hem kurumsal anlamda hem de mali anlamda birçok şeyi iyileştirdik. Mesela borç ödüyoruz kimisi neden borç ödüyorsun, diyor. Borç ödemezsek bize gelen para azalıyor. Ben, bu borçları azaltırsam, gelen parada çoğalacak ve elimiz bollaşacak. Hedeflediğimiz projeleri de gerçekleştireceğiz. Pamukova’nın en büyük üç problemi; kapalı pazar yeri, otopark ve otogar. Bunlarla ilgili ciddi gelişmeler var. Örnek verirsek kapalı pazar yeri ile ilgili birkaç alternatif var. En uygun olanını Pamukova için tespit edip faaliyete geçireceğiz kent meydanı diye düşündüğümüz Çarşı Cami yetmiyor, daha da büyütmemiz gerekiyor. Orada bir ada var, orayı kent meydanı ve Çarşı Cami olarak düşünüyoruz. Orayla ilgili şahıslardan arsa alımları yapıyoruz. Önceki dönemlerde yapılan üslup hatalarından dolayı oradaki arsa sahipleri biraz kırılmış, üzülmüş bu kırgınlıkları tamir edip iyi ilişkilerle, gönül rızalarıyla oradaki arsaları toplayıp Pamukova’nın yüz yıllık projesini hayata geçirmek istiyoruz. Bu konuda ümitsiz değilim.

Y.B- Bahsettiğiniz projelerle ilgili kalan görev sürecinde bir takvim oluşturdunuz mu?

G.Ö- Kalan görev sürecinde tüm bu projeleri tamamlamayı düşünüyorum. Otogar sıkıntımız var ancak Pamukova’nın çok büyük bir otogara ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Burada amaç şu olmalı, yol üzerinde otobüs kenara yanaşsın, yolcusunu alsın ya da indirsin, yoluna devam etsin. Bu tip bir cep otogarı düşünüyoruz, onu da belediyeye ait benzinlikler var, onların içinde planladık. Sağ olsun Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem Yüce ile de bu konuyu görüştük. O da makul buldu ve projelerimiz çizildi, maliyet hesabı çıkıyor. İlçemiz, genelde doğa turizmi, özelde yayla turizmi anlamında olağanüstü bir potansiyele sahip. Buna bir de büyük şehirlere yakınlık gibi lojistik üstünlüğü ilave edince ilçemiz eşsiz bir konum elde etmiş oluyor. Ancak ilçemizde adeta kendiliğinden gelişen yayla köylerimizde çilek üretimi ve birkaç küçük özel işletme dışında ciddi bir çalışma yapılmamış. Biz bu anlamda sadece Yayla Turizmi olarak dar bir pencereden konuya bakmıyoruz. Sakarya Valiliğimizce hazırlanan Doğa Turizmi Eylem Planıyla paralel bir şekilde Doğa Turizmi, Doğa Sporları Turizmi, Tarım Turizmi, Tarih Turizmi, Ekoturizm gibi yeni gelişen turizm anlayışlarını da dikkate alarak bütüncül bir yaklaşımla ilçemizin tüm potansiyelini ortaya çıkaracak çalışmalar yürütüyoruz. Bu anlamda ülkemizin en büyük nehirlerinden Sakarya Nehri de dahil olmak üzere İnönü, Erciova, Öküzyatağı, Kurtalan gibi ismi bilinen ve diğer bilinmeyen tüm doğa turizmine uygun alanları tespit ediyor. Bu alanlarda etkin turizm hizmeti verebilmek için ihtiyaç olan tesisler ve yasal altyapı oluşturulması için çalışma başlattık. İnşallah kısa vadeli değil uzun vadeli bir perspektifle, Sakarya Nehrinden başlayarak, İnönü Yaylasına kadar tüm doğal zenginliklerimizi doğal özelliklerini koruyarak değerlendirmeyi amaçlıyoruz.

Y.B- Belediyeyi yönetirken istişare ettiğiniz, danıştığınız birileri var mı?

G.Ö- Her şeyi ben biliyorum, diyen her zaman yanılır. Bu yüzden her alanda gerek kurum içi gerek kurum dışı tüm işlerimizi istişarelerle yürütmeye çalışıyoruz. Öncelikle en önemli istişare yerimiz belediye meclisimizdir. Çalıştığımız her konu veya projeyi mutlaka belediye meclisimizle istişare ederiz. Yine başta kaymakamımız olmak üzere ilçe idare amirlerimizle sürekli iletişim ve istişare halindeyiz. Ayrıca ilçe içinde muhtarlarımız, esnafımız, kanaat önderlerimiz ve tüm halkımızla her konuyu mutlaka paylaşmaya ve istişare etmeye özen gösteriyoruz. Ancak tabi Pandemi koşullarında bu anlamda geniş katılımlı toplantılar yapmak mümkün olmuyor. İlçe dışından ise gerek büyükşehir gerek diğer kamu kurumlarının tepe yöneticileri ve bürokratlarıyla konu bazlı istişareler yürütmekteyiz. Tüm bunların dışında gerek Pamukovalı gerek Pamukova’da görev yapmış tecrübeli iş adamı, bürokrat ve akademisyenlerle sürekli istişareler yapıyoruz.

Y.B- Güven Övün bir gününü nasıl geçilir prensipleriniz var mı?

G.Ö- Gün içerisinde çok çeşitli şeyler yapıyoruz. Belediye başkanı olmadan önce konuşurken saat 10:00’da şuradayım, 09.00’da burada, bunu yapacağım derken belediye başkan olduktan sonra günün birçok saatinde program olduğu için hayatımın şu kavram girdi. Saat 22:00’de şurada olacağız, 23’te buradayız. 11 deyince karışıyor. Esnaf beni çarşıda görmek istiyor, cami cemaati camide, belediyeye gelen vatandaşlar belediye de görmek istiyor. Herkes belediye başkanını yakınında istiyor. Tabi ki herkese ve her yere yetişmek mümkün değil ancak yetişmeye çalışıyorum. Hizmet önemli olduğu kadar insani ilişkilerde önemli. Mutlaka vatandaşın iyi ve kötü günlerinde eşlik etmek, yanlarında olmak lazım. Gün içerisinde programımız çok hareketli, bir gün oradayız, bir gün buradayız.

Y.B- Vatandaşlar en iyi hizmeti alsalar dahi yakın ilişkiler kurmak, belediye başkanlarıyla oturmak, bir çay içmek ister. Bunu yönetmek zor mu?

G.Ö- Bunu yönetmek hiç de zor değil. Eczacılıkla, belediye başkanlığı biraz örtüşüyor. Eczacıyken de sürekli vatandaşların derdini dinlerdim ve kendi gücüm nispetinde çözmeye çalışırdım. Şimdi belediye başkanı olduktan sonra daha makro dertler dinliyorum ve artık çözme gücüm de daha fazla. Asla şikayetçi değilim, telefonum 24 saat açık. Seçim çalışmaları zamanında kart dağıttık. Bu kartta cep telefon numaram vardı. İnsanlar bana vatandaş sürekli seni arar, rahatsız eder, telefon numaranı değiştir, dediler. Yine de değiştirmeyeceğim dedim.

Y.B- Güven Övün vatandaşlara hayır demeyi biliyor mu?

G.Ö- Vatandaşların işleri görülmeyeceği zaman onlara yok ve hayır demeyi iyi biliyorum ancak bu konuda eleştiriyorum. Özellikle siyasetçiler tarafından bana, senin lügatında yok ve hayır olmamalı, değerlendiririz, düşünürüz, hallederiz demen lazım, diyorlar ancak ben olmayacak bir şeye halledemeyiz, diyorum. Belki bu karşımdaki kişinin duymak istemediği bir şey ancak olmayacak bir şey için insanları neden umutlandırayım. Bu konuda beni siyasetçiden ziyade bürokrat gibi görenler var.

Y.B- Buradan Pamukovalılara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

G.Ö- Seçim sürecinde Pamukovalılar, biz dirayetliyiz, biz de Anadolu irfanı var. Büyükşehir Belediye Başkanına %68 oy atarız ancak %2,5’luk partinin adayını da %54’le belediye başkanı yaparız. Bizim karşımıza düzgün adaylarla çıkın mesajı verdi. Pamukova halkı, gözümde ve gönlümde zirvede ve çok da halim selim nazik insanlar, güzellikler Pamukova’yı bekliyor. Halkımız, güvenecekleri ve övünecekleri bir belediye başkanı seçtiler. Pamukovalılara bir vefa borcum var, duydukları bu güveni boşa çıkarmayacağım. Onlardan sadece sabretmelerini istiyorum.

Y.B- Teşekkür ediyoruz.

G.Ö- Ben teşekkür ediyorum.

Editör: Haber Merkezi