Grafik Tasarımcı İş İnsanı Murat İnan: İNSAN OKUDUKLARIYLA BESLENİR

Yahya Bakır’a konuşan Grafik Tasarımcı İş İnsanı Murat İnan “Ortaya güzel tasarımlar çıkarmak için okumak, bakmak belirli kaynaklardan beslenmek lazım ancak bunun devamında işimizi daha değerli kılacak olan; öğrendiklerimizi, edindiğimiz tecrübeleri uygulamak ve yaşamaktır.” dedi.

Yahya Bakır: Murat İnan’ı çocukluk ve gençlik yıllarıyla tanıyabilir miyiz?

Murat İnan: 9 Şubat 1980 doğumluyum. Erenlere bağlı Çaybaşı Yeniköy’de doğdum.1978 yılında Trabzon’un Yomra ilçesinden Sakarya’ya göç etmişiz. İlkokulu Çaybaşı Fuadiye mahallemizdeki okulumuzda okudum. Dolu dolu bir çocukluk yaşadığımı düşünüyorum. Derede balık tutmak, arkadaşlarla dere yolunda misket ve gazoz kapağı oynamak en büyük eğlencelerimizdendi. Çocukluğum sokaklarda geçti. Gençlik yıllarında Çaybaşı Fuadiye Amatör Futbol Takımı’nda sağ bek olarak oynardım. Ortaokul ve liseyi Adapazarı İmam Hatip Lisesi’nde tamamladım. Şu an Arifiye’ye bağlı Çaybaşı Fuadiye mahallesinde ikamet etmekteyim. 5 çocuklu bir ailenin 4 numaralı ilk erkek çocuğuyum. 3 ablam 1 erkek kardeşim var. Evli ve 3 çocuk babasıyım.

Y.B- Adapazarı İmam Hatip Lisesi’nin sizin hayatınızda nasıl bir etkisi oldu?

M.İ- Köyden ilk defa şehir hayatına geçip, büyük bir atmosferin içerisine girmiştim. Bu anlamda okulun enerjisi çok güzeldi. Okulun köklü bir geçmişe sahip olması bana adeta yeni bir dünyanın kapılarını açmıştı. Adapazarı İmam Hatip Lisesi beni hayata hazırladı, diyebilirim. Lisede öğretmenlerimiz olsun, arkadaşlarımız olsun birçok yaşadığımız sportif faaliyetler hayatıma ayrı güzellikler kattı. Arkadaşlarımızla ve hocalarımızla yaşadığımız diyaloglar, ön kapıdan girmenin yasak olmasına rağmen ön kapıdan girdiğimizde hocaların bizleri kovalaması bunlar hep hoş bir anı olarak hafızamda kaldı. O zamanlar otobüsler Patates Hali’nden kalkardı, orada inip Adapazarı İmam Hatip Lisesi’ne kadar 3 amcaoğlu yürüyerek giderdik ve neredeyse 3 km yol yürüdük. Çocuklar hayatı okulda değil, okula gidip gelirken yolda öğrenir. O yollarda geçirdiğimiz zamanlarda hayatı öğrendik, aslında bakarsanız insan okuduklarıyla beslenir, yaşadıklarıyla öğrenir.

Y.B- Babanız ne iş yapıyordu, sizi hayata hazırlama noktasında ne gibi faydaları oldu?

M.İ- Lise son sınıftayken 13.12.1996 tarihinde babamın, kanserden vefat etmesiyle hayatımın seyri değişti. Babam demir ve kaynak ustasıydı. Demirden yapamayacağı hiçbir şey yoktu. Çocukla çocuk, büyükle büyük olan herkesle iyi geçinen renkli bir insandı. Demirci Ali Usta olarak tanınır. Okul haricinde biraderimle birlikte babama yardım ederdik. Komşu köylerdeki birçok avluların demir kapı ve pencere korkuluklarını biz yapmışızdır. Özellikle Kumbaşı’nın oralardan geçerken babamla birlikte yaptığımız kapılar var, o kapıları görüyorum. Kimi zamanda yaptığımız o kapıları, korkulukları görmek için oradan özellikle geçiyorum. Çocukken çok meraklıydım. Özellikle teknolojiye karşı çok meraklı bir çocuktum. Bilgisayar ve teknoloji merakım çocukluğumdan beri var. Hatta çok elektronik cihaz söküp parçaladığım olmuştur.

Y.B- İş hayatına nasıl başladınız?

M.İ- 1999-2000 yılları arasında bir matbaada getir götür işleri ile çalışmaya başladım. Tozunu yutmadığınız işi öğrenemezsiniz. Bir işi öğrenecekseniz bu yer süpürmeden, çay getirmeden başlıyor. Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde çıkmamıştır. Matbaada basılı evrakları şuraya götür diyorlardı, işleri müşterilere vermem, tahsilatı yapıp patrona getirmem ve bu sirkülasyon sürecinde yaşadıklarım benim için bir kazanımdı. Sosyal ilişkilerimi ve beni geliştiriyordu. Fırsat buldukça matbaada grafik bölümünde zamanımı geçiriyordum. Orada F klavyeyi gördüm, 10 parmak yazmayı orada öğrendim. Orada yapılanlar beni heyecanlandırıyordu. Gördüğüm her yeni teknolojik cihaz, beni daha da heyecanlandırıyordu. Hakeza hâlâ öyle… İş yerinde grafik bölümünde bir abi sürekli bir şeyler çiziyor ve renklendiriyordu. Çoğu zaman onu izliyor ve yaptıklarıyla heyecanlanıyordum. Ustam “Sana bu işi öğreteyim mi?” dediğinde heyecanla kabul edip grafik bölümünde çalışmaya devam ettim. 10 yıl kadar farklı firmalarda çalışarak ve katıldığım birçok; eğitim, seminer ve programlarda kendimi geliştirerek bir gün kendi işimi yapacağım idealini benimsedim. Aynı anda da hem çalışıp hem de kendimi geliştirecek birçok faaliyetlere katıldım.

Y.B-Ortakfikir Bilgi Teknolojileri’nin kuruluş hikayesini anlatır mısınız?

M.İ- Matbaadan çıktıktan sonra askere gittim, askerden döndükten sonra farklı gazetelerde ve firmalarda çalıştım. 13 yıllık farklı tecrübelerin kazanımıyla şirket kurmaya karar verdim. Kendi şirketimi kurmaya karar verdiğimde yalnız olmanın zor olduğu ve bir ekiple ancak başarılı olabileceğimizi biliyordum. Sektörde kendi alanında iyi olarak bildiğim 10 yıllık arkadaşım Yasin Elmacı ile birlikte ofis açtık. Onun Helis Grafik adında şahıs şirketi vardı. Ben de ilk kurarken kendi soy ismimden oluşturduğum markam iCrea Design ile başlangıç yaptık. Ekip olmak beraberinde başarılar getiriyor. Bir araya gelerek güçlerimizi birleştirip ileriye daha güçlü adımlarla ilerlemek için birlikte yürümeye karar verdik. Bir araya geldiğimizde kullanacağımız ismimizi henüz bulamamıştık. İsim arayışındaydık. Bir gün satılık alan adları diye bir mail geldi. İncelediğimde “ortakfikir.com” alan adının da bu listede olduğunu gördüm. Marka durumu vs. araştırdıktan sonra marka ile ilgili bir çalışma olmadığını görüp hemen tescilleyip logo ve kurumsal kimliğimizi oluşturup Ortakfikir Bilgi Teknolojileri olarak çalışmalarımıza başladık. Ortakfikir Bilgi Teknolojileri Danışmanlık şirketini kurduğumuzda hizmet alanlarımızı daraltıp öncelikle her işi yapmaktan ziyade 2 uzman olduğumuz alanları belirledik. Bu yıl sonunda Ortakfikir 10. yılını tamamlayacak. Şirketimizi bir reklam ajansı olarak görmüyorum. Biz bir teknoloji üretiyoruz.

Y.B- Doğru bir hedef kitlesine ulaşmak için oluşturulan logo ve markaların, kurum ve kuruluşlara katma değer sağlamanın ve en önemlisi de kurumsallaşmanın, firmalar ve şirketler için rekabet anlamında önemi nedir?

M.İ- Markanıza uygun bir tasarımın yapılması demek sizin kaliteli bir imaja sahip olmanız demektir. Diğer bir deyişle logonuz ve tasarımınız sizin vitrininiz olacaktır. Ziyaretçilerinizin ilk olarak ilgisini çekecek olan kısım görsellik yani tasarımdır. Marka için yapılan tasarımın markayı yansıtması gerekmektedir. Markayı bir insan olarak düşünüp kişiselleştirdiğimizde markanın logosu da kişiselliğini yansıtan bir özellikte olacaktır. İyi bir logo her zaman karşınızdakine iyi bir izlenim bırakır. Logonuza bakan kişi yaptığınız işi veya bulunduğunuz sektörü anlayabilmeli. Anlayamasa bile logonuz size özgün olmalı, kopya olmamalı. Tabi sadece logo değil logonun tüm kurumsal kimliğe uygulanması da önemli. Rekabet anlamında fiyatlarınızın belki düşük olması karşı tarafı etkiler ancak logonuzun bulunduğu ve kurumsal kimliğinizi yansıtan bir teklifle, gönderdiğiniz maildeki mail imzanızla veya kurumsal kimliğinizi yansıtan web sitenizle sizin o işi almanızı ve müşterinize güven vermenizi sağlayan en büyük etken. Firmalar genelde başlangıç yaparken düşük maliyetlerle ucuz logo ve web sitesi ile başlıyor. Ta ki logosunun, kartvizitinin, web sitesinin veya tanıtım materyallerinin yaptığı görüşmelerde ve katıldığı fuarlarda yetersiz olduğunu görünce profesyonel bir destek almaları gerektiğini anlıyorlar. Bizim müşteri portföyümüz genelde bir logosu ve çalışmaları olan ancak kendini iyi anlatamayan müşteriler. Yeni kurulan bir firmayla çalışmakta ve işimizi anlatmakta zorlanıyoruz.

Y.B- Sunduğunuz hizmetler duyulara ve duygulara hitap etmek üzere belirli yaratıcılıklar gerektiriyor. İçinize sinen, en iyi hizmeti sunmak için, hayalinizdeki tasarımı oluşturmak için belirli bir ilham çağırma yönteminiz var mı?

M.İ- Aslında her şey logo ile başlıyor. İyi bir logo iyi bir tasarımın zeminini oluşturuyor. Kurumsal bütünlük olması için tasarımda çıkış yolumuz firmanın logosu. Firmanın logosu iyi değilse önce logoyu değiştirip sonrasında diğer çalışmaları yapıyoruz. Ofisimizin iç mimarisi, kullandığım bilgisayar, programlar, masam, masa lambası, penceremden içeri süzen güneş. Bunlar benim kreatifliğim için önemli etkenler. Bizim işimiz insan psikolojisi ile alakalı 15 yıl önce bir vesileyle doktora gitmiştim. Doktorla muhabbet ederken işimi sordu. Grafik tasarımcıyım, dedim. Bana, “Sizin işiniz insan psikolojisi ile alakalı.” dedi. O zamana kadar böyle düşünmüyorum. Birtakım çalışmalar yapıyoruz. Eğer müşteriyi doğru anlayamazsak ona göre doğru sonuçlar çıkaramıyoruz. Her insan ayrı bir alem her insanın içinde farklı istekler, talepler, beğeniler, renkler bulunuyor. Öncelikle müşteriyi tanımak lazım. Müşteri ne istiyor, doğru tespitte bulunmak lazım. İşlerimizi yapmadan önce müşteriyi analiz ediyoruz. Yeni bir marka yaparken ya da mevcut marka şekillendirirken bir sonraki adımımız müşterinin rakipleri oluyor. Yaptığımız; profesyonel grafik tasarım çalışmaları, kurumsal kimlik ve marka danışmanlığı, 3D mimari-endüstriyel görselleştirme ve animasyon çalışmaları infografik video, reklamlar web sitesi tasarım yazılım ve online satış sistemleri web tabanlı yazılımlar iOS-Android mobil uygulamalar ürünlerin özelleştirilmesini sağlayan 2 boyutlu ve 3 boyutlu kendin tasarla yazılımları, markaya değer katıyor.

Y.B- Öznel olarak en çok hangi alanda hizmet vermeyi seviyorsunuz? Bu zamana kadar verdiğiniz hizmetler arasında unutamadığınız içinize en çok sinen iş hangisiydi?

M.İ- Bir görüşmeye gittiğinizde kartvizitiniz yoksa -1 olarak başlıyorsunuz. İyi kötü bir kartvizitiniz varsa sizi idare edebilir ancak bir sonraki aşamada müşteri daha fazlasını isteyecek web sitenize bakacak, teklif dosyası isteyecek. Günümüzde, geldiğimiz noktada bir kartvizitimiz, logomuz olsundan ziyade iyi olmak zorundayız. Bizim yaptığımız taraf olayın kurumsal kimlik kısmı. Bizim alanımız kurumlar için en iyi logoyu tasarlamak. Kurumların kendilerini daha iyi anlatma noktasında iyi bir logoya, iyi bir kartvizite, iyi bir web sitesine ihtiyaçları var. Logo tasarlamanın bende ayrı bir yeri var. Yeni bir logo tasarlamak, kurumsal marka kimliği oluşturmak ve bu logoyu birçok yerde görmek bana ayrı bir mutluluk veriyor. Ankara’da sektöründe büyük bir firmanın logosunu ve kurumsal kimliğini değiştirmiştik. Hatta ilk görüşmemizde 20 yıllık logomuz. Değiştirmemiz biraz zor demişlerdi ve değişti. Firmayı Amerikalı bir şirket aldı. Firmanın logosunu birçok yerde ve ulusal kanallarda görmek bana ayrı bir mutluluk veriyor.

Y.B- Hizmetlerinizi uluslararası bir platforma taşımayı hedefliyor ve bu anlamda bir çalışma yürütüyor musunuz?

M.İ- Hizmetlerimiz zaten uluslararası platformda. Müşterimiz dünya üzerindeki herhangi bir ülke veya kişi. Web sitemizde Türkçe ve İngilizce yaptığımız işlerimizi konumlandırdık. Hatta mobil uygulama alanında çalışmalarda Apple ile bir telefon kadar uzaktayız. Rusya, Almanya, Hollanda’ya marka, web sitesi ve kurumsal kimlik çalışmaları yaptık. Yeni fikirlere ve gelişime açık bir sektörde ortak bir fikri yakalamak oldukça zor.

Y.B- Ortağınız ile birlikte ortak bir noktada, sizin tabirinizle “Ortakfikir’de” buluşabilmenin bir sırrı var mı? Bu ortaklığı kalıcı kılmak ve avantaja dönüştürmek için neler yapıyorsunuz? Ortağınızla fikir ayrılığa düştüğünüzde taraflar olarak bu süreci nasıl yönetiyorsunuz?

M.İ- Biz zaten ortağımızla Ortakfikir’de buluştuk. Herkes kendi uzmanlık alanında çalışmalarını yürütüyor. Ben ortağımın işi ile ilgili katkı maksatlı değerlendirme yapıyorum ancak yorum yapmıyorum çünkü işin uzmanı o. O da benim işime aynı hassasiyeti gösteriyor. Ben ofiste grafik tasarım kısmında yer alıyorum. Ortağım 3D görselleştirme yapıyor. O ayrı bir uzmanlık alanında ben ayrı bir uzmanlık alanındayım. Bir de yazılım ekibimiz var. Biz aslında Ortakfikir’de alanlarımızı daralttık. Uzmanlık alanımız profesyonel grafik hizmeti, 3D-2D görselleştirme ve yazılım hizmeti. Biz bu alanlarda hizmet veriyoruz. Herkes kendi uzmanlık alanında ilerlediğinde sorun çıkmıyor. Bir ortağınızın olması ve güç birliğinizin olması işinize de değer katıyor.

Y.B- İşinizin zirvesi olarak gördüğünüz ve hedeflerinizin çoğunu gerçekleştirdiğiniz dönem ne zaman ve ne şekilde oldu? Bu anlamda geçmişinizdeki başarılarınıza binaen gelecekteki hedefleriniz nelerdir?

M.İ- Hedefim; logo tasarlamak, bu logoya kurumsal bir kimlik oluşturmak ve en önemlisi de bu logoyu, bir yerlerde görmektir. Tasarımlarda başlangıç kısmı, logodur. Bir firman benden bir çalışma istediğinde, ben o çalışmayı logodan ilham alarak, logodan esinlenerek yaparım. Bu anlamda logo üzerine yaptığım çalışmaları benimsiyorum. Ortakfikir’i kurduğumuzda 10 yıl sonra geri dönüp baktığımızda sektörde aynı isimle, yaptığı çalışmalarla, kalitesiyle ve vizyonuyla bu sektörde büyüyerek devam etmekti hedefimiz. Bu yıl o yıl. ARGE yılı dedik ARGE yapıp eksiklerimizi tamamladık. Proje yılı dedik projeler geliştirdik. Gerek 2D ve 3D kendin tasarla gerek web tabanlı yazılımlar, gerek oyunlar, gerekse mobil uygulama projeleri yaptık. Gelecekteki hedeflerimiz bunlara yeni projeler eklemek ve bu projeleri daha ilerlere taşımak.

Y.B- Teknolojiye ve yeniliklere ayak uydurmak için neler yapıyorsunuz? Gelişmeleri işinize nasıl entegre ediyorsunuz?

M.İ- Son yıllardaki teknolojik gelişmeler sektörünüzü oldukça yakından ilgilendirmektedir. Öncelikle kullandığımız donanımları güncel hale getiriyor, yatırım yapıyoruz. Donanımla birlikte yazılımları da takip edip bunlarla ilgili iyileştirmeleri de yaparak en günceli kullanmaya çalışıyoruz. Kendimizi de bu alanda sürekli geliştiriyoruz. Teknolojiyi nasıl daha faydalı kullanabiliriz, noktası çok önemli. Keza bir bıçakla adam da öldürülüyor, ekmek de kesiliyor. Teknolojiyi yaptığımız işlere entegre etmeli ve işimizin kalitesini artıracak şekilde kullanmalıyız.

Y.B- Gençlere yaptığınız işi tavsiye eder misiniz? Bu işle uğraşmak isteyenler nasıl bir yol izlemelidir? Bu işin bir okulu var mı?

M.İ- Tabi öncelikle herkes sevdiği işi yapmalı. Ben işimi çok seviyorum. Yeni bir tasarım yaparken bazen öyle bir adrenalin salgılanıyor ki onun verdiği duyguyu anlatamam. Yeni işler yapmak, yeni insanlarla çalışmak beni çok heyecanlandırıyor. İşimi kesinlikle gençlere tavsiye ediyorum. Konu para değil. Evet hepimiz para kazanmak için çalışıyoruz. Ancak severek çalışmak, zamanını sevdiğin işle geçirmek çok güzel bir duygu. Rahmetli Sakıp Sabancı’nın da dediği gibi “Her şeye doydum, paraya da doydum ancak çalışmaya doyamadım.” Üniversitelerde okutulan dersler teorik. Öncelikle dersleri verimli geçirmelerinin kendilerine teorik bilgilerin öğrenilmesi hususunda faydası olacaktır. Biz de kendimizi okuduğumuz kitaplarla ve izlediğimiz eğitim videoları ile besliyoruz. Ben de şu an Atatürk Üniversitesi Reklamcılık Bölümü okuyorum. İnanın dersler o kadar keyifli ki; bizzat reklamcılık ile ilgili olanlar ufkumu açıp vizyonumu genişletiyor. Okul okurken bir yandan da okudukları bölüm ile ilgili iş öğrenmek amaçlı çalışmalarını öneririm. Ben bizzat hayatımda tecrübe edindim. Okul olayın teorik kısmı. Ortaya güzel tasarımlar çıkarmak için okumak, bakmak belirli kaynaklardan beslenmek lazım ancak bunun devamında işimizi daha değerli kılacak olan, öğrendiklerimizi, edindiğimiz tecrübeleri uygulamak ve yaşamaktır.

Y.B- Sosyal Sorumluluk kapsamında gerçekleştirdiğiniz bir hizmet oldu mu?

M.İ- Bir gün bir arkadaşım aradı. Sakarya Üniversitesi iletişim fakültesinde sektörden bir grafik tasarımcının derse girmesini istemişler sen girer misin dedi. Ben de seve seve girebileceğimi söyledim. Nitekim bilgi paylaştıkça çoğalır. Derse girdik. Ben derste genel olarak yaptığımız çalışmalardan örnekler gösterdim. Yaptığımız logo tasarım örnekleri ve genel grafik tasarım çalışmaları. Sonra bir müşterimizin klasörüne girip buradaki yaptığımız tüm çalışmaları ve çalışmaları yaparken yaşadıklarımızı paylaştım. Daha bir firmanın çalışmalarını gösterirken ders bitmiş. Çok keyifli ve güzel bir ders olmuştu. Dersin sonunda başka bir hocam benim de yarın bir dersim var katılır mısın dedi. Ben de müsait olduğumu ve katılabileceğimi söyledim. Ertesi gün tekrar farklı arkadaşların logo tasarımı dersine girdim. Logo tasarımı nedir? Nasıl yapılır? Hangi programlar kullanılır anlattıktan sonra firmalar klasörümü açtım. Diğer farklı firmalara yaptığımız çalışmalardan birkaç örnek gösterdim. Gençlerin enerjisi o kadar güzel ki dersin nasıl geçtiğini anlayamadım. Şunu düşündüm; 23 yıllık bir birikim ve tecrübe var. Hatta benim gibi sektörde birçok arkadaşım var. Bu birikimleri ve iş yaptığımız firmalarla yaşadığımız tecrübeleri bence ders programı olarak işlemek lazım. Farklı yerlerde de sosyal sorumluluk kapsamında “Dijital Gelecekte Yerini Almak” adı altında seminerler düzenleyip tecrübelerimi aktarmaya gayret ediyorum.

Y.B- Murat İnan’ın çalışma prensipleri ve iş ahlakı nasıldır?

M.İ- Birincisi, kesinlikle altından kalkamayacağım işlere girmem. Bir işe girdiğim zaman onu muhakkak bitirmem gerekir. Bir işe girip belirli bir zaman dilimi gösterdiğimde kesinlikle o işi zamanında teslim etmeye çalışırım. Belirli bir çalışma planım olur ve o planda hareket ederim. İşlerimde doğru planlamayı yapıp altından kalkamayacağım işlere girmiyorum. Sabahın bereketinden istifade etmeye ve kendimi sürekli güncel tutmaya çalışırım. Yaptığımız çalışmalarda da mümkün olduğunca müşterilerimizle Ortakfikir çerçevesinde çalışıp, çok fazla iş yapmaktan ziyade katma değeri yüksek, güzel işler yapmaya gayret ederim. Hayatı dolu dolu yaşayıp hiçbir şeyi ertelememek isterim. Anı güzel yaşamak birinci önceliğimdir ve bir şeyleri değiştirip başarmak istiyorum. İnsanların hayatlarına dokunmaya çalışıyorum.

Y.B- Teşekkür ediyoruz, kolaylıklar diliyoruz.

M.İ- Ben teşekkür ederim.

Editör: Haber Merkezi