Müftüoğlu, “Bizim eğitimci olarak, anne-baba olarak çocuklarımıza önce iyi insan, iyi vatandaş olmayı, insanı insan olarak sevmelerini öğretmeyi başarmamız gerekir. Onlar elbette yanlış yapacak, bizler de yanlışlarını azaltacak, doğrularını fazlalaştıracağız. Çocuklarımız ülkemizin geleceği” dedi.

ÖZGEÇMİŞ
“Trabzon’un Çaykara ilçesinin Şahinkaya Köyü’nün Fındıklı Mahallesi’nde 5 çocuklu bir ailenin yukarıdan aşağıya ikinci büyük evladıyım. Babam şoför, annem ev hanımı idi. İlk ve ortaokulu Çaykara Ortaokulu’nda, liseyi Trabzon Lisesi’nde bitirdim. Liseden mezun olduktan sonra tıp fakültesini hedefliyordum. İstediğim puanı alsam da o zaman tercih yoktu, ön kayıta yetişemeyip hakkımızı kaybettik. Sonra eğitim enstitüsü matematik bölümüne girdim, oradan kimya mühendisliğine geçtim. 1975-76 Konya Selçuk Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Mühendisliği bölümünün bir numaralı öğrencisiyim. Okulu bitirdikten sonra kimya mühendisi olarak 3-4 ay Batman Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda çalıştım. Daha sonra Kars Alparslan Lisesi’nde kimya öğretmenliğine başladım. Devletin en kıymetli varlıkları olan binlerce genci 27 yaşında bize teslim ettiler. Bu bana çok büyük artı kazandırdı. 1981-1984 yılları arasında Türkiye’de dereceye giren öğrenciler yetiştirdik, biz de kendimizi yetiştirdik. 1983’te evlendim. Eşim Erzincan’da ben Kars’taydım. 24 Kasım 1984’te Sakarya’ya geldik. Yıkılan imam hatip lisesinin köşesine bir kamyonla, iki ev eşyasıyla bizi bıraktılar. Çaykara’dan matematik öğretmenim olan Hayrettin Uygun’un evinde konakladık. Sakarya’da yakın olarak, hemşeri olarak bildiğimiz oldukça fazla dostumuz ve büyüklerimiz vardı. Hiç acemilik çekmeden evimi yerleştirdim. Bütün ihtiyaçlarımı, ev eşyalarımı İbrahim Müftüoğlu’ndan aldım. Her şeyi taksitle ödedim. 1984-1987 yılları arasında İmam Hatip ve Ali Dilmen Lisesi kimya öğretmenliğini birlikte yürüttüm. 1987’de Yüksel Büyükakten ile Mustafa Vurdum beni Tansel Dershanesi’ne davet ettiler. 1987’de dershane öğretmenliğine geçtim. 1994’e kadar Tansel Dershanesi’nde kimya öğretmeni olarak çalıştım. 1994-1995’te beş arkadaş Yöntem 2000 dershanesini kurduk. 1998-1999’da üniversite hazırlık merkezi olarak şimdiki Pasaj 2000’in beşinci katını inşa ettik. 1999 depremi öncesinde İtfaiye Caddesi’ndeki yerimiz etüt eğitim merkezi, pasaj 2000’in üzerindeki yerimiz üniversite hazırlık merkezi idi. Depremde her iki kurumumuz da yıkıldı. Eski Reji Sokağı’ndaki evimiz de yıkıldı. O sabahı hiç unutmuyorum; Trabzonlular Derneği Başkanı Ali Kaba ile Pasaj 2000’in önünde karşılaştık. Beşinci kattaki odam birinci kata inmişti, masamın altından bir şeyler almaya çalışıyordum. Ali Kaba, ‘Hocam nasılsın’ deyince ‘Pek iyi’ dedim. Böyle cevap verince kendisi şaşırdı. Her şey yıkılmış da ben nasıl iyiyim diyorum! ‘Buraya gelinceye kadar kaç arkadaşımın cansız bedeni ile karşılaştım. Allah’a şükür canımız sağdır’ dedim. ‘Seni tebrik ediyorum’ dedi ve uzaklaştı. Dershaneyi arkadaşlarıma devrettim ve Ankara’da kimya öğretmenliğine devam ettim. Sonra tekrar Sakarya’ya dönünce yeni bir dershane açmayı hedefledik ve kurumumuzu açtık. 21 yılımızı geride bıraktık, çalışmaya devam ediyoruz. O zaman Değişim Dershanesi adı altında Yeni Cami Sokak’ta 300 kapasiteli bir dershanemiz vardı. 10 yıl orada kaldık. Sonra Uğur Dershanesi ile yollarımız kesişti ve şimdiki Çark Caddesi’ndeki yerimize taşındık. 2013 sonrası, yani dershaneler kapatılacak denildiği an Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumlarının Mütevelli Heyeti Başkanı Sayın Enver Yücel hem okulu, hem dershaneyi bir arada toplayan Uğur Hazırlık Liseleri’nin altyapısını hazırladı. İlkini Bakırköy’de açtı, sonra Hatay, sonra Trabzon, sonra da 4.sü Sakarya’da Uğur Hazırlık Liseleri olarak 2014’te hizmete başladı. Yerimiz eski Özel Sakarya Lisesi’nin yeridir. 2017-2018 eğitim öğretim yılında aynı kampüs içerisinde Uğur Ortaokulu’nun binasını inşa ettik. Şu anda 5 bin 500 metrekare kapalı alanda iki dönüm bahçeli, 462 öğrenci kapasiteli, 20 sınıflı Uğur Anadolu Lisesi ve Fen Lisesi ve de 240 kapasiteli Uğur Ortaokulu’ndan oluşan eğitim kampüsünü tamamladık. Deneyimli bir ekiple işimizi devam ettiriyoruz.”

UZAKTAN EĞİTİM

“Pandemi dönemi hiç tecrübe etmediğimiz bir dönem. Bu dönem de birçok şeyi deneyerek ve yaşayarak öğreniyoruz. Eğitimde dijitalleşmeye endişe ile yaklaşırken, mesafeli dururken hepimiz dijitalleşmenin gerekliliğini derinden hissettik. Uğur Okulları olarak biz bu işi önceden planlamıştık. Uzaktan eğitim sürecinde de öğrencilerimizin hiçbir yerden eksik olmaması için ASDF modelinden asla vazgeçmedik. Çünkü bu gençler bizim geleceğimizdir. Türkiye’de servetinin tamamını eğitime ayıran çok değerli eğitimci Sayın Enver Yücel’in ileri görüşü Uğur Okulları’nı bir adım öne taşımış oldu. Yani uzaktan eğitim eğitimin bir paçası olarak devam edecektir düşüncesini bize üç yıl önce belirtmiş idi. 3 yıldır okullarımızda aktif olarak kullandığımız kişiye özgü ve yapay zekâ tabanlı dijital öğrenme ve öğretme platformu ile okulu eve taşıdık. Bu yıl ise canlı derslerimiz ile, Metodbox ile bir ilki daha gerçekleştirmiş olduk. Öğretmen arkadaşlarımızın özverili gayretleri ile beraber sorunsuz olarak bugüne kadar gelebildik. Online deneme sınavları, etütler, etkinlikler, kulüp faaliyetleri, yarışmalar ve proje çalışmalarının devam etmesi için azami gayret sarf ettik. Yüz yüze eğitimi aratmamak için elimizden gelen ne varsa yerine getirdik. Uzaktan eğitimi bütün titizliği ve inceliğiyle yapmak için gayret gösterdik. Şunu da belirtelim ki uzaktan eğitim yüz yüze eğitim başladıktan sonra da eğitimin bir parçası olarak devam edecek.”

PANDEMİ NESLİ

“Bu kuşağa Z kuşağı deniliyor. Ben bir tek şey bilirim: Zaman sana uyamaz, sen zamana uyacaksın. Ben gençlere inanıyor, güveniyor ve onları çok seviyorum. Bunu her platformda ifade ederek günün koşullarına göre kendilerini yetiştirmelerine katkıda bulunmaya çalışıyorum. Çocukların elinde dünya var, her şeyi görüyorlar, gizli saklı hiçbir şeyimiz olmaz, olamaz. O nedenle biz eğitimcilere çok iş düşüyor. Eğitim sadece fizik, kimya, matematik öğretmekle değil her yönüyle donanımlı insan yetiştirmeye katkıda bulunmaktır. Gençlerimizin teknolojiyi olumlu yönde kullanmaları gerekir. Uranyum nükleer enerjiye de dönüştürülebilir, atom bombasına da dönüştürülebilir. O nedenle bizim eğitimci olarak, anne-baba olarak çocuklarımıza önce iyi insan, iyi vatandaş olmayı, insanı insan olarak sevmelerini öğretmeyi başarmamız gerekir. Onlar elbette yanlış yapacak, bizler de yanlışlarını azaltacak, doğrularını fazlalaştıracağız.”

EĞİTİM SİSTEMİ

“Eğitim bir milletin temelidir. Eğitim sisteminin sürekli olarak iktidarların siyasi düşüncelerine göre değişmemesi gerekir. Devletin bir eğitim sistemi olmalı ve o eğitim sistemini dünyaya entegre ederek, yani sürekli güncelleyerek dünya ile yarışacak bir nesil yetiştirmemiz gerekiyor. Ben şahsen olumsuz gördüğüm her olayda eğitimci olarak kendimi suçluyorum. Her gün eve gittiğimde aynaya bakıp özeleştirimi yapıyorum. Kim gelirse gelsin, taş üstüne taş koymalıdır. Bizim ülke olarak elimizdeki en büyük güç ve potansiyel genç neslimizdir. Dünya bu gençlere gıpta ile bakıyor. Eğer biz bu potansiyelimizi olumlu yönde değerlendirebilirsek önümüzde hiçbir engel kalmaz.”

ÖĞRETMENLER

“Eğitim öğretimde temel unsur öğretmendir. Önce öğretmen arkadaşlarımızın iyi yetişmesi gerekir. Bunun için de öğretmen olacak arkadaşlarımın öğretmenlik vasfı ilkokul düzeyinde belirlenmeli, ilkokuldan sonra öğretmen okullarında onları öğretmen olarak yetiştirmeliyiz. Öğretmenlik sulandırılacak bir iş değildir. Öğretmen arkadaşımın derse girdikten sonra kafasında dersten başka hiçbir düşüncenin olmaması gerekir. Eskiden herkes kızını öğretmene vermek isterdi. Öğretmenlik mesleğinin yine o hale gelmesini arzuluyorum. Değerli yöneticilerimiz elbette bunun plan ve programını yapıyorlardır.”

ŞEHİRCİLİK

“Bizim ülkemiz yedi bölge, dört mevsim cennet olan bir ülkedir. Sakarya da bu cennetin en güzel köşelerinden bir tanesidir. Öyle bir yer ki hiçbir eksiklik yok. Deniz var, göl var, ova var, yayla var, her şey var. Adam ekersen adam biçersin, böyle verimli toprakları var. Ancak değerli ve de çok kıymetli, iyi niyetlerinden şüphe etmediğim yöneticilerimiz bana göre kasaba havasından şehir hüviyetine geçiremedi şehrimizi. Gün geçtikçe gelişiyoruz ama bana göre yeterli değil. En yakın komşumuz Kocaeli’nden neden daha gelişmiş değiliz diye kendimize sormalıyız. Hep birlikte bu şehrin daha iyi olması için gayret ve çaba göstermeliyiz. Hep de eksik görmek için değil, var olanı daha iyi yapmak için çabalamalıyız. Eleştirmek çok kolay. Herkes üzerine düşeni yerine getirse her şeyin daha iyi olacağı kanaati içerisindeyim. Çünkü Sakarya’da yok, yok.”

SON SÖZLER

“Öğrencilerimize şunu söylemek istiyorum: Sevgili öğrenciler, bu ülke sizlere emanet olacaktır. Sizlere inanıyor, sizlere güveniyor, sizleri çok seviyorum. Lütfen siz de bu inanca sahip olarak birincisi çalışınız, ikincisi çalışınız, ve üçüncüsü daha çok çalışarak ülkemizi layık olduğu yere taşımaya gayret gösteriniz. Sayın velilerimize de sesleniyorum. Bu çocuklar, bu gençler her şeyleriyle bizim çocuklarımız. Onlardan sevgiyi hiç eksik etmeyelim. Ve son olarak öğrencilerimize ve de velilerimize birlikte sesleniyorum: Kurallara uyalım, uymayanları uyaralım. Maske, mesafe ve temizliğe azami gayret gösterelim.”

Editör: Haber Merkezi