Eşi Naciye Alican’la 40 Soruda Ekrem Alican ve Adapazarı

1-Naciye Alican (Güler)? Dedem Hafız Mehmet Efendi, 17 yaşında Bosna Banyaluka’dan İstanbul’a Beyazıt Medresesi’ne okumaya gelmiş. Yedi sene sonra mezun olmuş, Müderris olarak Adapazarı’na tayin edilmiş. Muhtemelen yıl 1900 veya 1901. Dedem Mehmet Efendi Adapazarı’nda göreve başlayınca hemşerilerini aramış. Bosna Banyaluka’dan ilk hocası, oradaki medresenin Ulum-u Diniye hocası olan Zaim Efendi’yle Adapazarı’nda karşılaşınca çok sevinmiş. Bir müddet iyi ahbaplık etmişler. Dedem 25 yaşında, evleneceği zaman, eş dost hocası Zaim Efendi’nin kızı Fahriye hanımı tavsiye etmiş, evlenmişler. Zaim Efendi İzmit caddesiyle Eğri sokağın köşesinde otururmuş. Biz de o evde doğduk. Babam Abdülkadir Güler 1322 yani 1906 yılında dedemin İzmit caddesindeki evinde doğmuş. Annemin dedesi Hacı Muharrem Ağa da Bosna’dan Adapazarı’na hicret edenlerden. Oğlu Emin Muharrem Efendi (Güner) Adapazarı’nın en önemli nalburuymuş. Dedem Emin Muharrem Güner 1916-17 yıllarında Adapazarı Belediye başkanlığı yapmış, Çark Mesire’deki çarkı da o yaptırmış. Babam Abdülkadir yirmi bir yaşındayken kendi işini kurmuş bir tüccar. 22 yaşındayken de 1927 yılında annemle evlenmişler. Üç çocukları doğmuş. İlk çocukları Naciye yani ben (1928), sonra kız kardeşim Pakize (1931- Tuğcu) sonra da erkek kardeşim Mehmet Hamdi Güler (1946) doğmuşuz.

2- Ekrem Alican? Babası Yusuf Efendi- Allah rahmet eylesin-, onun babası Zekeriya Efendi, onun babası Alican. Kaflasya’dan Adapazarı’na ilk göçüp ailesini buraya, İkizce Osmaniye köyüne ilk iskan eden. O zamanki padişah tarafından kendilerine bağışlana araziyi işleten bir aile. Yusuf Efendi ayrıca Ziraat Bankası’nda da çalışmış. Karamürsel’de meselâ Ziraat Bankası’nda çalışmış. Ve uzun çarşıda da bir manifatura dükkânı vardı. Büyük oğlu Fuat Bey, yirmi bir yaşındayken vefat etmiş. İsmail Hakkı Bey ikinci oğlu, Prof.Dr.Fikri Alican’ın babası. Ekrem Bey de üçüncü oğlu.

3. Ekrem Alican’ın doğduğu yer? Alicanlara ait Eski Rejide (şimdiki Bahçıvan sokakta) 1332’de (1916) Yusuf Alican’la Alancuma köyünden Emine hanımın üç çocuğunun en küçüğü olarak dünyaya gelmiş.

4. Ekrem Alican ve Rehber-i Terakki? -  Bugünkü Atatürk Bulvarı’nda İstasyon sapağına yakın bir yerde şimdi havuzun olduğu yerde 1935’lere kadar Rehber-i Terakki Mektebi vardı, Ekrem Alican bey İlkokulu Rehber-i Terakki’de 1928 yılında bitiriyor.

5. Ekrem Alican ve Adapazarı Ortaokulu? Kömürpazarı’ndan Çeşmemeydanı’na doğru alanda kiliseden bozma bir binada Adapazarı Orta Mektebi’ni 1930 yılında bitirmiş. Ortaokul yıllarından Halit Soysev, Abdullah Keremoğlu, Lebip ve Edip Kökçü, Adil bey… arkadaşlarıydı, görüşlerdi.

6. Ekrem Alican ve Şişli Terakki Lisesi? Ekrem bey Adapazarı Ortaokulu’nu bitirince babasının Uzunçarşı’dan komşusu ve ahhabı Kazım bey (Berköz) oğlu İsmet’in okuduğu Şişli Terakki Lisesi’nden bahisle okulu tavsiye etmiş. Bunun üzerine babası tarafından paralı yatılı olarak Şişli Terakki Lisesi’ne veriliyor. Şişli Terakki Lisesi, Nişantaşı’nda özel bir okul, halen Etiler’de eğitime devam ediyor. O zamanlar Museviler ve Selaniklilerin rağbet ettiği bir okul. Ekrem bey 1934’te bu liseden mezun oluyor.

7. Ekrem Alican ve Mülkiye Mektebi? Şişli Terakki Lisesi’nin bitirdikten sonra, yatılı ve meccani olduğu için Mülkiye (şimdiki adı Siyasal Bilgiler Fakültesi) Mektebini tercih etmiş. Halbuki babası onu okutabilecek imkânlara sahipti. Mühendisliği de kazandığı halde… bence kendisine en uygun tahsili seçmiş. Çünkü çok iyi politikacı, öncesinde de çok iyi maliyeciydi. Mülkiye’nin Maliye bölümünü 1937’de bitirmiş. Üç seneydi o zaman Mülkiye. Mülkiye üç bölüm o zaman; idari (kaymakam ve valiler yetişiyor), maliye, hariciye (sefirler, büyükelçiler yetişiyor). Vali Enver Saatçigil, Vali Turgut Eğilmez hep dönem arkadaşlarıydılar, görüşürlerdi. Şu anda aklıma gelmeyen çok vali arkadaşı vardı. Çok tutarlardı birbirlerini. Onlar birbirlerine Arapkirliler derlerdi. Arapkirliler çok tutarlarmış birbirlerini. Hepsinde müştereken şunu gördüm: Mülkiye’yi bitirdikten sonra Türkiye’ye hizmet birinci plandaydı onlarda.

8. London School Of Economics? 1937’de Maliye Bakanlığının imtihanını kazanıp İngiltere’de London School of Economics’e gönderilmiş. Çok meşhur bir mekteptir o. Ekonomist, Maliyeci yetiştirir. Orada okumuş, hem de İngilizcesini kuvvetlendirmiş. Bir buçuk sene sonra İkinci Cihan Harbi başlayınca devlet bunları geri çekmiş.

9. Maliye Müfettiş Muavinliği? İngiltere dönüşünde Maliye Müfettiş Muavinliği imtihanına girip kazanmış. Bu çok büyük başarı o zaman. Oraya intisap edebilmek, orada hizmet edebilmek çok şerefli bir vazifeydi o zamanlar. Savaş bitince devlet bunları tekrar İngiltere’ye göndermek istemiş fakat eşimin babası izin vermemiş. Maliye’ye de girdin artık demiş. Bir buçuk sene ile iktifa etmiş. Bir müddet sonra da ehliyet imtihanına girmiş, müfettiş olmuş. Zaten hayatı boyunca bütün imtihanlarda çok başarılıydı. Yedi sene teftiş heyetinde çalıştı.

10. Ekrem Alican-Naciye Güler Nişanlanması? Kazım Berköz, Yusuf Alican, Emin Muharrem Güner, Hamza Ali Uzel (Manken Didem Uzel’in dedesi). Bunlar Uzunçarşı’da hep beraberlerdi. Onlar dükkân önünde otururlarmış böyle.araalrında muhabbet ederlermiş işte, ‘Ekrem Bey evlenmiyor mu artık?’ filan. Kazım Bey Yusuf Efendiye ‘Emin Muharrem Beyin torunu var, senin de muhabbetin çok iyidir’ diye beni söylüyor. 13 Mayıs 1946’da Muzaffer dayımın evinde Ekrem beyle tanıştık biz. 29 Mayısta nişanlandık.

11. Ekrem Alican- Naciye Güler evliliği?19 Mayıs 1947’de de evlendik. Nikah evimizde kıyıldı. Resmi nikah da dini nikah da bizim evimizde oldu. Nikah memuru Hüseyin Efendiydi, Hüseyin Aldinç. Spor yazarı Orhan Aldinç’in babası, şarkıcı Ayşegül Aldinç’in de dedesi. Kazım Berköz Ekrem beyin şahidiydi, Hamza Ali Uzel de benim şahidimdi.

12. Ekrem Alican’ın askerlikleri? Eşim rahmetli 1940-41’de Çanakkale’de Topçu teğmeni olarak askerlik yapmış. Maliyeci olduğu için kantinden sorumlu yapmışlar, fazla dürüst olduğu için biraz da sevilmemiş. Ekrem beyin dürüstlüğü her zaman sıkıntı oldu, çok şükür İkinci Cihan Harbi bitince, biz nişanlandıktan sonra, bunları yeni teknoloji ile tanıştırmak için bir daha askere aldılar. Darıca’da bir seneye yakın askerlik yaptı. Üsteğmen olarak terhis oldu. Demokrat Parti’nin 1946 seçimlerine girdiği günlerdi.

13. 1946 Seçimleri ve oy çalma iddiası? Doğrudur, ben biliyorum. Hacıbabam Emin Muharrem Güner (Adapazarı Belediyesi eski başkanı.f.t.), Yazlık köyünde sandık heyetindeydi 1946 seçimlerinde. Nazım Antikacıoğlu da sandıktaydı. İkisi de şahit. O zaman emir büyük yerden. 60 küsur rey Demokrat Partiye, onda biri kadar rey de Halk Partisine çıkıyor. Zabıt tutulurken büyük rakam Halk Partisine yazılıyor, küçük rakam da Demokrat Partiye. Buna dedem şahit. Dedem bu durumu her zaman anlatırdı.

14. Askerlik sonrası Ekrem Alican’ın işi? Ekrem bey askerden geldikten iki ay sonra amcazadeleri Cavit ve Cemal beyler, ağabeyi Hakkı beyle dördü bir araya gelip bir şirket kuralım dediler. Onlar iki kardeş, bizimkiler de iki kardeş. Birleşelim şirket kuralım dediler. Ekrem bey bu işten anlıyor, idare etsin. Ekrem bey 7 senelik memuriyetini bıraktı, istifa etti, Adapazarı’na geldi. Eski reji sokağında oturuyorduk o zamanlar. Bir buçuk iki sene Fikri Beyin babası ve babam yaşındaki eltimle aynı sofraya oturduk biz. Öyle güzel geçindik. Baştan bir arada oturduk, büyük kızım Nilüfer dünyaya geldikten sonra üst kata ayrıldık.

15. Kurdukları Şirketin adı? Alicanoğulları kolektif şirketi. Zirai ürünler ticareti yaptılar daha çok. Yürümedi aslında bu ortaklık. Çünkü Çerkezlerde herkes çok bilir. Ve herkes benim dediğim olsun ister. Amcaları Nuri bey de sağ o zamanlar. Bu şirket devam ederken Ekrem beyin politika hayatı başladı.

16. Ekrem Alican’ın siyasete girişi? Ekrem bey politikaya girmeyi aklından bile geçirmiyordu. O zaman Adapazarı’nda yüksek tahsil yapmış bir Zeki arar vardı, mühendis, o da Çerkez’di. Bir Ekrem bay vardı, bir Hamdi Başak vardı. Bunları Demokrat Parti’ye soktular.

17. Cevat Adapazarılı’nın tepkisi? Her şehirde bir mütegallibe var o zaman. Adapazarı’nın da mütegallibesi Cevat Bey. Adapazarı’nın kralı. O ne derse emir telakki ediliyor o zaman. Adapazarlı soyadını aldı mesela. O kadar kendisini Adapazarı’nın sahibi görüyor. Yerli sayıyor kendini. Bunlar muhacir. Kimi gelmiş Kafkasya’dan kimi gelmiş Bosna’dan. Çerkezler, Boşnaklar kim onun yanında. O öyle görüyor. Kendisi de dışarıdan gelme aslında. Arapzadeler; Arabistan’dan gelme derlerdi, hanımı İsmet teyze de İzmit’ten gelmeydi. Demokrat Parti’den, hele Ekrem beylerin partiye girmesinden müthiş derece rahatsız oldu. Demokrat Parti öyle bir çığ halinde geliyordu ki…

18. Ekrem Alican’ın Mebusluğu? O zaman çok iyi bir aday belirleme sistemi vardı. Yoklama yapılırdı. Evvela ocaklar birini seçer, bucağa gönderir, bucak seçer ilçeye gönderirdi. Adapazarı ilçe teşkilatı adayı reyle seçerdi. En çok reyi alan Ekrem beydi. Partisinden 9 bin rey fazla almıştı, başka partiye oy verenler de onu yazmıştı demek. Demokrat Parti bir çığ halinde geldi, bir devrimdi o. Mütegallibeye karşı halk devrimiydi. Yeter söz milletindir! Mütegallibeye diyorlar. Başta İsmet İnönü’ye. 14 Mayıs 1950.

19. DP Kocaeli 1950 Milletvekilleri? Altı yahut yedi milletvekili var 1950’de Kocaeli’nin. Adapazarı’ndan Ekrem Alican ve Hamdi Başak. Salih Kalemcioğlu, Dr. Ziya Atığ. Mümtaz Kavalcıoğlu. Bir de şimdi gazetecilik yapan Gündüz beyin babası vardı. Hepsi Demokrat Parti’den seçilmişlerdi.

20. Ekrem Alican’ın milletvekilliği yaşı? Ekrem bey 34 yaşında milletvekili seçildi. Ben de evlendikten üç sene sonra, 22 yaşındaydım. Kocama rey veremedim. O zaman bayanlar 22 yaşında oy kullanırdı, sandığa gittiğimizde benim birkaç ayım kalmıştı, kullandırmadılar.

21. Ekrem Alican Ankara’da? Ekrem bey mebus seçilince Ankara’ya taşındık. 22 sene Ankara’da oturduk, ama her sene yazın üç ay buraya, Adapazarı’na gelirdik. Meclis tatile girince, yaz tatillerinde, kış ortasında kucağımızda çocukla buraya gelirdik. Ankara’ya 1950 Ekiminde taşındık. Necatibey’de Ziya Komut diye bir korgeneralin evine, 4.kata taşındık. Dört sene o evde oturduk.

22. 1950 Mebus maaşı ve kirası? Mebus maaşı o zaman 900 liraydı, kiramız 160 liraydı. Sonra artırdılar 1.100 lira yaptılar. Bakanken de biz kendi evimizde oturduk.

23- Ekrem Alican-Naciye Alican’ın çocukları? İlk çocuğumuz Emine Nilüfer 1948’de Adapazarı’nda eski Reji’de doğdu. Canan ile Yusuf Ankara’da doğdular. Canan 1951’de Necatibey’deki evde dünyaya geldi, Yusuf 1958’de.

24. Ekrem Alican’ın DP’deki hayal kırıklıkları-ihtilafları? Ekrem beyin parti içindeki ilk ihtilafı; Celal Bayar’ın bir konuşmasıyla oldu. Celal bey Reisicumhur seçilince milletvekilleriyle tanışmak için il il yemek veriyordu, Kocaeli mebuslarıyla yemeğinde İsmet Paşa’yı kastederek, ‘biz adamı önce asar sonra muhakeme ederiz’ demiş. Geldi dedi ki ‘bu adamlar çok müfrit, tam komitacıymış’ dedi. Böyle başladı bu. 1952’de parti içi muhalefete başladı. İhtisası ekonomiydi. 1952’de bütçe konuşmalarında dile getirdi muhalefetini. Emil Galip Sandalcı da gazetesinde destek oluyordu. DP içinden Ekrem Alican, önce grupta, sonra bütçe müzakerelerinde Ekrem bey Menderes Hükümeti’ni açık açık tenkit etmeye başladı.

25. Adapazarı Şeker Fabrikası’nın kuruluşu ve Ekrem Alican? Şeker fabrikası evvela köylünün arzusuydu. O kadar büyük eziyet çekiyorlardı ki… İstasyonda günlerce vagon beklerlerdi. Buraya şeker fabrikası kurulması lazım ama devlet yardım etmiyor. Devlete rağmen Ekrem bey kendisine vazife edindi bu işi. Şeker Fabrikası umum Müdürü Hayri İpar’dan iştirak (ortaklık) sözü aldı. Köylü de ortak olacak, fabrika kurulacak. Sene 1951 filan. Yer aranıyor şimdi. Aklı Çark’ın aşağısında bir yeri kesmiş. Annemin dayısı Necip Güllü’nün yeri var. Cevat beyin (Adapazarlı) bilhassa çok yeri var. Kürt Hafızların yeri var. Allah insana gönül zenginliği versin. Cevat bey o zaman yüksek bir fiyat istiyor. Necip Güllü ‘Ekrem bey, ben metrekaresini 1 (bir) liradan veririm’ diyor. Yüz dönümü var yüz bin liraya. Metresini 1 liradan veriyor, onunla gitti Laleli’de apartman aldı. Tabii o emsal oldu. Cevat beyin, Kürt Hasan’ın yeri istimlak edildi. Onlar vurgun vurmak istiyorlardı. Üstelik de ‘biz yaparız’ diyorlardı. Ne büyük hayal kırıklığı olmuştu onlar için. Devletin hiç yardımını görmedikleri halde, Hayri İpar’la Kazım Taşkent’in destekleri, çiftçilerin iştirakiyle fabrika kuruldu, 1953’de de faaliyete başladı.

26. Ekrem Alican’ın 1954 Milletvekilliği? 1954’de daha büyük ekseriyetle kazandılar seçimi. Kocaeli’den nu sefer Mümtaz Kalemlioğlu yoktu, Dr. Hüsnü Tekan vardı listede. Adapazarı’ndan gene Ekrem bey ve Hamdi Başak mebus seçildiler. Zafer Meydanı’nda, Orduevi’nin karşısında Muhlisbey Apartmanının dördüncü katına taşındık bu defa. Beş sene de orada oturduk.

27. Ekrem Alican’ın 1955’de DP’den İhracı ve Hürriyet Partisi Macerası? 1955’de İspat Hakkı meselesi yüzünden 11 kişiyi Demokrat Parti’den attılar. Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu, Ekrem Hayri Üstündağ, Turan Güneş, Fethi Çelikbaş, Raif Aybar, Muhlis Efe, Zeyyad Ebuzziya, Ekrem Alican. Büyük kongreden bir gün önce ihraç ettiler 11 kişiyi. En küçük bir şaibeye karışmamış bir ekipti bunlar. Ardından da Hürriyet Partisi’ni kurdular. Genel Başkan Fevzi Lütfü Karaosmanoğlu’ydu ama fiilen Ekrem Alican’dı. Hürriyet Partisi palazlanmaya başlayınca da Menderes 19582te yapılması gereken genel seçimleri erkene aldı, 1957 seçimlerinde Hürriyet Partisi başarısız oldu. Birlikte kurdular partiyi, birlikte battı.

28. 1960 (27 Mayıs) İhtilainin Maliye Bakanı Ekrem Alican? 1959 senesi sonlarında biz Küçükesat’taki evimize taşındık. Yalanlar, iftiralar, kıyma makineleri, şu bu. 6 ay sonra da ihtilal oldu. 27 Mayıs 1960. 28’e bağlayan gece yarısından sonra, biz uyurken kapımız çalındı. Hiçbir şey bilmiyoruz daha. Fikret Ekinci adında bir hakim ve Cahit Talas, o da Mülkiye’den arkadaşı. ‘Biz Milli Birlik Komitesi adına geldik. Komite size Maliye Bakanlığı’nı teklif ediyor’ dediler. Ekrem bey de ‘olmaz, olamaz, ben daha ihtilal yapanları tanımıyorum’ dedi. Gittiler. Yattık. 28’i sabahı aynı iki kişi bu sefer askeri ciple geldiler. Cemal Paşa (Askeri ihtilali yapan Orgeneral Cemal Gürsel, ft.) seni bekliyor dediler, giyindi beraber gittiler. Öğlende sonra ikide döndü, olanları anlattı. Cemal Paşa ‘ben kime sordumsa Maliye bakanlığı için senin adını verdiler’ dedi diyor. ‘Tayinle kabine kuruluyor, iki başlı bir yönetim olacak. Ben bu ihtilali yapanları tanımıyorum paşam, kabul edemem’ diyor. Cemal Paşa da ‘ben bu arkadaşlara kefilim, istediğin zaman istifa edebilirsin. Ayrıca biz adam bakanlığı kabul ettirmesini de biliriz’ diyor. O da cevaben diyor ki ‘Paşam, ben iki defa askerlik yaptım, bunu da üçüncü askerlik sayıyor, sizin kefaletiniz üzerine teklifinizi kabul ediyorum’ diyor. Gerçekten işi ele aldı. Amerika’ya gitti, borçları erteletti, Dünya Bankası’yla anlaşmalar yaptı filan. İktisadi bakımdan tansiyon düştü. Ekonomi düzlüğe çıktı, 6 ayda enflasyon % 7’ye düştü. Daha sonra Demirel’e yaradı bu durum. Neyse, Ekrem beye baskılar da başladı. MBK Askerler için % 15 zam istedi. Ekrem bey diyor ki ‘devletin bütçesi benim elimde, devletin bütçesi buna müsait değil. Üstelik askere zam yapıp da sivile zam yapmamak olmaz. Bir sene sabredin bir sene sonra asker sivil % 15 seyyanen yapalım’ diyor. ‘Hayır diyorlar biz askere söz verdik’ Birkaç defa oluyor bu konuşmalar. ‘Ben yapamam ama siz bu zammı yapacak birini bulursunuz’ diyor ve Cemal Paşaya gidiyor, ‘Paşam ben ayrılıyorum’ diyor, paşa da ‘Haklısın, sen ayrılmasan zaten onlar seni alacaklardı’ diyor. Ekrem bey 7 ayın sonunda böylece Maliye Bakanlığı’ndan ayrılmış oldu. Ayrıldı geldi, ‘oh be’ dedi. Ardından Kurucu Meclis kuruldu. Yasa çıkarıldı, İhtilal kabinesinde bakanlık yapanlar Kurucu Meclisin doğal üyesi sayıldı. Anayasaya pek karışmasa da pek görüşlerini almasalar da Kurucu meclis Üyesi olarak görev yaptı.

29. YTP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Ekrem Alican? Anayasa’nın kabulünden sonra partiler kurulmaya başlandı. 13 Şubat 1961 tarihinde bizimkiler Yeni Türkiye Partisi’ni kurdular, genel başkan Ekrem bey seçildi. YTP 90 küsur Milletvekili ve senatör çıkarttı. Ekrem bey 1961 seçimlerinde YTP’den Sakarya Milletvekili seçildi. Hiçbir parti tek başına iktidar olamadı. Önce CHP-AP koalisyonu kuruldu, yürümedi. 1962 ocak ayında İsmet Paşa başbakanlığında Türkiye’nin ilk üç partili koalisyonu kuruldu. CHP Genel Başbakanı İsmet Paşa başbakan, DP Genel Başkanı Ragıp Gümüşpala 1.başbakan yardımcısı, YTP Genel Başkanı Ekrem Alican 2. başbakan yardımcısı oldu. CHP’den Turhan Feyzioğlu da 3.başbakan yardımcısı oldu. Bu hükümet 1963 sonlarına kadar devam etti. Ekrem bey 1965 seçimlerinde YTP’den tekrar Sakarya milletvekili seçildi. 19662da ise genel başkanlıktan ayrıldı. 1969’da da aktif siyasetten çekildi. Yapı Kredi Bankası’nda Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı on yıl süreyle. 1980’de emekli oldu. 2000 yılında da vefat etti. Adapazarı İkice Müslim Köyü’ndeki aile mezarlığına defnettik.

30. Ekrem Alican’ın fiziksel özellikleri? Ortanın üzerinde bir boya sahipti. 1.78 filan. 70-75 arasındaydı. Yağmur kar demeden her gün 11 kilometre yürürdü.

32. Ekrem Alican’ın mizacı? Bir defa ciddi adamdı, sorumluluk sahibi adamdı, yaptığı işi mükemmel yapan bir insandı. Çok karakterli bir insandı, taviz vermezdi. Hiç tavizsiz bir isnadı, herkese karşı öyleydi. Ben derdim ki ona: ‘-Senin zaafı olmamak gibi bir zaafın var.’

33. Ekrem Alican’ın devlet/millet malı hassasiyeti? Devlet malına sonuna kadar riayet ederdi. Bakanken de başbakan yardımcısıyken de çocuklarımız makam arabasına adım atmamışlardır. Resmi arabasını kendi kullanırdı, kendi yıkardı, bakanken dahi vallahi kendi yıkardı. Ve milletvekiliyken meclise yürüyerek gider gelirdi. En az üç kilometrelik mesafe.

34. Ekrem Alican’ın hayat anlayışı? Disiplinli bir hayatı vardı. En iyi tarafı da şuydu: Ne kazandığı zaman değiştirdi hayatını, ne kaybettiği zaman. Öyle hesaplı yaşadı ki; çocukları babalarının ne bakan olduğunu anladılar, ne kaybettiğini. Çok büyük bir meziyet bir erkek için. Biz hep aynı hayatı yaşadık.

35. Ekrem Alican’ın siyaset ve ahlak anlayışı? o derdi ki siyasi namus diye bir şey yoktur, namus vardır. Namuslu adam her konuda namusludur. Siyasi ahlak diye bir şey yoktur ahlak vardır.

36. Ekrem Alican’ın din/ibadet anlayışı? Namazlarını evde kılardı. Ramazanda ikimiz de oruç tutardık, yemeğe davetliyiz diyelim. Evde iftar açardık güzelce, giyinir, akşam namazlarımızı kılar, yemeğe öyle giderdik. Kimse bizim ne oruç tuttuğumuzu, ne namaz kıldığımızı bilirdi. O öyleydi. Vazifesini gerektiği gibi yapardı, evine gelir inançlarını gerektiği gibi yaşardı. Beş vakit namaz kılan, hac vazifesini dahi eda eden bir adam olduğunu kimse bilmezdi. Dini siyasete alet ediyor diye muarızlarının hakkında bir şey söylemesini istemezdi.

37. İsmet İnönü’yü sever miydi? Bir muhabbeti olduğunu sanmıyorum ama takdir ederdi her zaman. İnönü’nün müspet taraflarını da menfi taraflarını da söylerdi.

38. Celal Bayar’ı ve Adnan Menderes’i sever miydi? Celal Bayar’ı hiç sevmezdi. Adnan Menderes’i severdi, takdir ederdi. Zayıf bulurdu. Bir devlet adamında olması gereken soğukkanlılık ve kararlılık onda yok derdi. Yumuşak karakterli romantik bulurdu.

38. Bülent Ecevit’i sever miydi? Sempati duyardı ama devlet adamlığı vasıfları olduğuna inanmazdı.

39. Süleyman Demirel’i sever miydi? Hiç sevmezdi, Demirel’i hiç sevmezdi. Güvenmezdi hiç.

40. Necmettin Erbakan’ı sever miydi? Necmettin Erbakan’ı severdi ama müfrit bulurdu. Olmayacak duaya amin diyen bir adam derdi. 1973 CHP-MSP Koalisyonu kurulurken Necmettin Erbakan Nişantaşı’ndaki evimize geldi. Ben kahvelerini pişirdim. Maliye bakanlığını teklif etti. Ekrem bey de dedi ki, ‘Partinize ben intisap edemem, ama memleket gerektiriyorsa tarafsız bir şahıs olarak hükümete yardımcı olabilirim. Reddetmedi de kabul etmedi de. Gerçekleşmedi o iş. Hükümet kuruldu ama olmadı. Belki kabul ettiremedi. Erbakan Ekrem beyi severdi çünkü. Cenazesine de geldi. Birinci safta da cenazesini kıldı. Beni aramış, camideydim, çocuklara taziyede bulunmuş, bana da selam göndermiş. Erbakan’ın Ekrem beye muhabbeti vardı. Bir defa inanç birliği vardı aralarında. Aynı inançta insanlardı.