Yakın bir dostum aradı, konuya girişi ve tepkisi sert oldu. Ne olduğunu anlamadan, “Buna kimse dur demeyecek mi itiraz edilmeyecek mi böyle şey mi olur” diye devam eden birazda kızgın ifadeler, henüz konuşmanın nereye varacağını bilmeden, araya girmeye de fırsatım olmadan peşi sıra gelen benimde payıma düşen sitemler.

Neden sonra dostumuzun kızgınlığının ne olduğu anlaşıldı. Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Sakarya Üniversitesi yakınlarında lokanta açacağı haberi çileden çıkarmış dostumuzu. Şehrin bunca sorunu varken, belediye lokantamı açar niçin itiraz etmiyorsunuz. Asli görevi lokanta açmak olabilir mi diye uzayan itirazlarına cevabım ise haberi okuduğumu ancak gözlemlenmesi gerektiğini söyledim.

Büyükşehir, SAÜ girişine restoran açıyor diye duyurulan haberin üzerinden bir hafta gibi bir süre geçti, geçen bu süre içerisinde gözlemledim, esnaf temsilcilerinden ya da sektörün mensuplarından bir itiraz gelecek mi diye maalesef tek bir itiraza tanıklığım olmadı.

Belki restoran işletmecileri kendi sosyal hesaplarından cılız bir itirazda bulunmuş olabilir, haksızlık yapmış olmayalım. Ancak gözle görülür karşı ifadeye rastlamadım, ne esnaf temsilcilerinden ne de bizzat restoran işletmecilerinden.

Tamda beklediğim bir durumdu. Yüksek sesle bağırıp çağıran, konuşmama dahi izin vermeyecek düzeyde tepki veren dostuma da bunun böyle olacağını söylemiştim. Sakin olmasını, kendisinin verdiği tepkinin onda birini sektör temsilcilerinin vermeyeceğini özellikle belirtmiştim.

Doğru anlaşılması adına söylemekte yarar var, itiraz eden ne restoran işletmecisi ne de esnaf, kamu görevlisi olan yaşadığı bölgeye duyarlı ve hassasiyeti olan her sorunu ile dertlenen, şehrin geleceği ve gelişmesi için kafa yoran bir dostumuz.

Büyükşehir belediyesi restoran açmamalı, öğrenciyi desteklemeli ancak işletmeci asla olmamalı. Bu hususta görülmüş bir eksiklik varsa müdahalesi restoran işletmecileri üzerinden olabilir, olmalıdır da. Belediyeler sorun gördükleri alanlara müdahalede bulunmakta kuşkusuz haklıdırlar ancak bunu her sorunun çözümü için işletme kurarak yapamazlar, yapmalılarda. Haksız rekabete sebebiyet vereceği gibi asli görevlerin yerine getirilmesinde zafiyet yaşanacağı aşikâr.

Onun içindir ki herkes kendi işini ve görevini yapmalı, bugüne kadar açılan süt, bal ve kabak işletmeleri içinde aynı görüşteyim. Bu alanda desteklenmesi gereken üreticilere gerekli destek sağlanmalı, kaliteli ve ucuz ürün sağlanmalı. Meselenin bu tarafına itiraz yok.

Gelelim asıl konumuza, Büyükşehir belediye SAÜ girişine restoran açacak ama ortada itiraz eden kimse yok. SATSO ve SESOB başta olmak üzere, tüm esnaf temsilcileri ve hatta bizzat restoran işletmecileri ne oluyor, belediyenin görevi midir restoran işletmeciliği demeliler.

Ancak tek bir itiraz gelmedi, kendi aralarında değerlendirmede bulunduklarından, itiraz ettiklerinden yana kuşkum yok. Sesin tonunu ayarladıkları, kimseye ürkütmeyecek düzeye indirdikleri gibi bir görüş hâkim umarım bu tespit doğru değildir.

“Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” Nazım Hikmet’in dizeleri aklıma gelir.

İtiraz etme biçimidir tarif edilen, otoriteye teslim olmamak ve hakkı olanı almaktır diğer bir deyişle.

İşin özü herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecek, taşıdıkları asli görevleri yerine getirecek. Özelliklede bunca eksiklik yaşanırken, sorunlar içerisinde boğuşulurken, çözüm bekleyen onca sorun varken, belediyenin görevi restoran açmak olmamalı.

Henüz faaliyete başlanılmadı sanırım, bu karar umarım ki tekrar gözden geçirilir. Kısıtlı olan imkânlar doğru alana kanalize edilir, büyükşehir belediye her fırsatta düşük bütçeden dolayı şikâyetini dile getirir ki bu hususta da son derece haklıdırlar.

Yıllara varan ihracata bağlı vergi iadeden kaynaklı belediye bütçe payı düşüklüğü sorunu yaşanır ve bir türlü çözüme kavuşmayan sorun orta yerde dururken, her kuruşun kıymeti varken gereksiz bütçe harcanmamalı.

Öğrenciyi desteklemenin yolu restoran açmaktan da geçmez kaldı ki…