RENKLİ BİR ESNAF İDİ TEKİN TAMÇAKIR

Bugün Pazar Filemiz’i farklı bir konuya ayırdık…

Okuyunca sizler de fark edeceksiniz…

İki gurmenin ilginç anıları konuşulurdu bir zamanlar Uzunçarşı’da…

Onları tanımayan ve sevmeyen yok gibiydi…

Uzunçarşı ikinci geçitteki rahmetli Köfteci İsmail ile yıllarca komşuluk ettiler…

Tam bir futbol fanatiğiydiler…

Farfar Tekin’in babası, rahmetli Ahmet Tamçakır da öyle idi…

Bu nedenle dönemin güçlü amatör futbol takımı Ada Gençlik’in fanatik taraftarı olarak bilinirlerdi, baba-oğul Tamçakırlar…

Hemen yanlarındaki Şefik Sayımlı ise ondan aşağı kalır yanı olmayan, çarşının sevilen ayakkabıcılarından biriydi…

Tamçakırlar, günümüzde giderek sayıları azalan meslek erbabı olarak, sayacılık yaptı yıllarca…

ESNAF ARASI DOSTLUKLAR BİR BAŞKAYDI

Baba-oğulun işyeri karşısında ise bu şehirde pek çok gencin sünnetini yapan dili tatlı, yüzü güleç unutulmaz Berber Kemal Temiz’in dükkanı vardı…

Köfteci İsmail ile yaptığı, yazılsa hacimli büyük bir kitap olacak hatıraları, esprileri bu küçük çarşının tarihe geçecek özellikte idi...

Çarşı esnafı, ona selam vermeden ve de takılmadan işe başlamazdı…

Böyle farklı ve de renkli bir esnaflık anlayışı hakimdi çarşıya…

Kapı komşuları, bu ilde gelmiş geçmiş en klas futbolcu olduğunda birleşilen eski Ada Gençlikli Tevfik Sayımlı (Kırnalik) idi…

Tamçakır ve Sayımlı aramızdan ayrılalı yıllar oldu…

Tevfik babanın küçük oğlu İsmail de iyi bir futbolcu idi…

Büyük oğlu Şefik ise bugün bahçemizin konuğu olan Tekin Tamçakır ile “Zeki Alasya-Metin Akpınar” benzeri ayrılmaz ikiliydi, o zamanlar...

Onlar sahneye çıkmadı ama hikayeleri yaşar dost çevrelerde…

Birlikte yedikleri yemek anılarıyla dilden dile, nesilden nesile renkli ve de farklı Adapazarlı olarak geçer Uzunçarşı tarihine…

“Nasıl?” diyecek olursanız, birkaç örnekle anlatalım efendim…

BİR TEPSİ ŞEKERPARE

Ayakkabıcılar Çarşısı’nda, şu sıralarda Antalya’da yaşayan renkli ve genç işadamlarından Yaşar Pekçetin, baktı ki Köfteci İsmail çok iş yapıyor, işyerini köfteciye çevirdi...

“Niye öyle yaptın?” diyenlere “Sadece Tekin ve Şefik ağabeyler gelse yese, başka müşteriye gerek kalmaz, köşeyi dönerim” diyen Yaşar Pekçetin’in açılış sonrası ilk müşterileri arasında Farfar Tekin de var...

Koca bir tepsi şekerpare yeni fırından çıkmış, gözüne takılır…

Durumu sezen ve onları tanıyan Uzunçarşı’nın sembol esnafı, Sakaryaspor’un Kurucu Yönetim kurulu Üyesi Hamdi Uzel’in esprileriyle gündemde kalmasını bilen oğlu Suat Uzel bir teklif atar ortaya…

Der ki “Eğer yersen ve bitirirsen tepsiyi, parasını ben vereceğim.”

Hoşuna gider teklif Tekin’in… Kabul etmiştir iddiayı…

Masadaki suyu kaldırtır ve geçer tepsinin başına…

“SEN NİYE BİLMEZSİN!”

Başlar atıştırmaya, tepside 100 tane şekerpare var!

99’uncuya gelir sıra, şöyle bir gerinir ve Suat Uzel’in yüzüne bakar…

Ter basmış, hayretle açılmış gözleri fal taşı gibi Suat’ın, etrafta seyirciler de şaşkın!

Son tatlıyı da atar ağzına…

Ortalık toz dumandır!

O günden sonra Suat Uzel günlerce, bırakın Yaşar’ın dükkanına gitmeyi, oradan bile geçmemiş...

Olay Hamdi Uzel’in kulağına gitmiş…

Basmış fırçayı demiş ki “O küpün kolay kolay dolmayacağını bütün çarşı bilir de sen niye bilmezsin! Üç aylık maaşından kesiyorum parayı. Katlanacaksın cezaya ki aklın başına gelsin.”

ALTI KİLO DÖNER!

Farfar Tekin’e zaman zaman benzer özellikler taşıyan bir gurme olarak dükkan komşusu Şefik Sayımlı da katılır...

Bir öğle vakti ikilinin canı döner çeker, doğru Çakar Kardeşler Lokantası’na giderler…

Necati Çakar, amcası ve babasının işlettiği şehrin en leziz lokantasında çıraktır...

O gün ilk müşteriler Tekin ile Şefik’tir…

Sorarlar Necati’ye “Taktığın döner kaç kilo?”

Cevap; altı kilo…

“Oğlum bu sadece ikimize bile yetmez! Niye bu kadar az…”

Her öğle bu kadar döneri satmada zorlanan Çakar “Siz ne diyorsunuz. Hadi yiyin de görelim bakalım” deyince…

Kurulan, tuzağa düşmüştür çoktan…

Şiddetli bir iddialaşma olur...

Eğer altı kilo döner yenirse, parayı o zaman lokantada çırak olarak çalışan Necati Çakar ödeyecek, aksi halde tüm döner paralarını ikisi ödeyecek...

ŞEFER DEMİRCİOĞLU ŞAŞAR KALIR!

Otururlar masanın başına ve gelir döner tabakları peş peşe…

O sırada şehrin tanınmış simaları girer lokantaya, durumu öğrenen geri döner…

Onlardan biri de, şehrimizde ilk kez arsa karşılığı daire yapıp satan işadamı olarak bilinen Şeref Demircioğlu’dur (Kör)…

Döner ister, durum kendisine anlatılır...

Fakat o dönmez, gerçekleşmeyeceğine inandığı bir iddianın sonunu merak edip beklemeye koyulur; ağzı sulana sulana döner yiyenlere bakarak…

Bu arada döner yarıya inmiştir.

Hızları kesilmez Farfar ile Şefik’in…

Başka hiçbir şey yemeden ve kısa sürede döner bitmiştir…

“OĞLUM PARALAR NERDE?”

O sırada kapıdan içeri, rahmetli Tevfik Çakar girer…

Bakar ki döner çubuğu çırılçıplak, bir nara atar “Allahım! İlk defa dönerimiz kısa sürede bitmiş, sana hamdolsun.”

Böyle sevinirken, kasaya bakar… Boş!

Gözü yeğeni Necati’ye ilişir…

Mahzun ve ter basmış şekilde köşede duruyor…

“Oğlum paralar nerde?”

 Necati’nin dili tutulmuş sanki…

Konuşamayınca; araya bu ilde “dönerciliğin babası” sayılan, lokantanın baş aşçısı İrfan Usta girer, keyfiyeti dile getirerek...

“Çok uyardım Necati’ye… Sen tanımazsın onları, hep böyle iddialarla yer içerler desem de inanamadı ve iddiayı kaybetti.”

Döner gitti ikiliye…

Necati’nin adı çıktı çileliye…

15 KİLO YAĞ!

İşte böyle pek çok iddiayı kazanmanın sonucu Farfar Tekin, kendini Op. Dr. Osman Kenan Kahyaoğlu’nun sihirli ellerine teslim etti…

Başarılı bir operasyon sonucu, göbek altında oluşan ikinci göbekten tam tamına 15 kilo yağ çıkarıldı…

Erol Girişken, Dr. Kahyaoğlu’ndan alıp torbaya koyduğu yağı çarşıya getirdi…

Çarşı ayağa kalktı…

Bir ara fakire fukaraya dağıtılmak üzere parayla göstermek istediler yağı… Ancak gelen gidenlerin baskısıyla yağ ücretsiz olarak görücüye çıktı, iki gün boyunca…

ŞİMDİ SAĞLIĞINA KAVUŞTU

Uzun süre ortalıkta yoktu…

Duyduk ki hasta imiş…

Gaga Erol ile ziyaretine gittik, geçen hafta…

Baktım turp gibi. Belli ki Emine yenge ve diyabet uzmanı kızı Sevgi, çok iyi bakmışlar...

Espriler aldı başını gitti… Anılar canlandı, saatler geçti hızla…

Veda ederken, “Çok sancılı günler geçirdim ama yırttım” dedi…

Onun yeniden neşeli bir dünyaya dönmesinde pay sahibi olan çilekeş eşi, kızı Sevgi ve ziyaretimize eşlik eden kardeşi Ali ile baş başa bırakıp ayrıldık Farfar’ın evinden…

Ona ve ailesine sağlıklı ömür dileğiyle boşaltalım istedik Pazar Filemiz’i sizler için bir kez daha, nostaljik duygularla bu hafta…


Unutulmaz hatıralarıyla çarşının sembol esnafından olan Tekin Tamçakır (Farfar) ve “Aşkım” dediği eşi Emine Hanım şimdi çok mutlu… Geride kalmış sancılı günler…


Ağabeyi Tekin Tamçakır’ı rahatsızlığı sırasında her gün ziyaret edip moral veren kardeşi Ali de bu özel günde bize eşlik edenler arasında yer aldı…