Milli Görüş doktrinini incelediğimizde, zekâ, üstün ahlak, nezaket, letafet bir o kadarda alçak gönüllülük görmek mümkündür.

Halkın tüm kesimlerini kucaklayan, ötekileştirmeyen üslup, taraf olmayanları bile karşı olmaktan alıkoymuştur.

Camii cemaati, emekliler, çiftçiler, işçiler, ezilen kesimin kahir ekser iyesi bu organizasyonun temelini oluşturmuştur.

Seküler ve sosyalistlerin hep mesafeli durduğu bu hareket,

Merhum Başbakan Necmettin Erbakan Beyin kısa sürelide olsa Başkanlığı ile taçlanmış.

Muhafazakâr kesime, bizde iktidar olabiliriz güvenini aşılamıştır.

Maliyede, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde olmayan uygulamaları hayata geçirilip, ülkenin öz kaynaklarının para baronlarının, boğaz egemenlerinin kasalarına girmesi engellenmiş.

Denk bütçe modeli benimsenmiştir.

Bütçe fazlası, faize fazladan ödenmeyen paralar, işçiye, memura, emekliye mevcut maaşından katbekat fazla zam olarak geri dönmüştü.

Yıllarca paradan para kazanmaya alışmış, devletin sırtında kene misali asal aklaşmış çevreler,

Bu duruma oldukça sert tepki veren haramzadelere rağmen, Merhum Erbakan Hoca yoluna devam etmek isterken,

28 Şubat süreci,

Medya üzerinden 54. Hükümet'in faaliyetlerine ilişkin başlatılan algı operasyonları 28 Şubat sürecinin temel taşlarını oluşturdu.

28 Şubat sürecinde bazı üniversiteler, iş dünyası ve sendikalar da Erbakan siyasetine karşı bir misyon üstlendi.

Merhum Hoca, devamında Başbakanlıktan istifa etti..!

Merhum Erbakan Hocanın ektiği tohumlar, İstanbul Belediyesinde yeşermeye devam ediyordu.

Lakin Merhum Hocayı koltuğundan edenler, öğrencisini boş bırakır mıydılar?

Öylede oldu.

Sırasıyla Pınarhisar cezaevi, Hz. Yusuf misali kuyuya atılma.

Öğrencisi, evladı gibi gördüğü Sayın Cumhurbaşkanımız yeni Türkiye’nin temellerini atmakla meşguldü.

Her ne kadar Merhum Hoca, Sayın Cumhurbaşkanımızı ve izlediği siyasi politikaları ciddi oranda eleştirse de, Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi mayası Milli Görüş saflarında mayalanmıştı.

Hapishane sonrası partileşme, AK Partinin doğuşu..!

Ezilmiş, ötelenmiş, bu coğrafyanın mazlumlarının ezici oyuyla iktidar olan AK Parti.

20 yıldır, bıkmadan usanmadan, şikâyet etmeden partisini destekleyen mazlumlar.

Bu gün geldiğimiz, bunca olumsuz algılara rağmen seçimlerde tekrardan şahlanış gerçekleşebilir.

Bilinmelidir ki;

Şahlanış, işçi, emekli, tarımla uğraşan bu coğrafyanın ezgin insanlarıyla olacaktır.

Maaşı beş bin Türk lirasının altında olanlar, emekliler, tarımla uğraşanlar hala partisi için hasbi duygularla mücadele etmekteler.

Maaşı beş bin Türk lirası ve yukarı olanların çoğu, devlet dairelerinde sadece, AK Parti ve Reis için sadece dedikodu yapmaktalar.

Kamudaki bu hantal yapının bir an önce disipline edilmesi gerekmektedir.

Elbette hasbi olan memurlarımızı bunlardan ayırmak gerekiyor.

Zaten onlara söyleyecek sözümüzde yoktur.

Öz söz;

AK Partinin sacayağını oluşturan, işçi sınıfı, emekliler ve tarımla uğraşan kesimi ekonomik olarak rahatlama beklemekteler.

Öyle ki, Merhum Erbakan Hocanın yaptığı gibi maaşlarında devrim yapılmalıdır..!

Reisi ayakta tutan bu kesime yapılacak olan maaş düzenlemesi, bu kesimler tarafından vefa borcunu ödemesi olarak algılanacağı muhakkaktır.

Selam ve Dua İle

Ne Zaman İnsan Oluruz

’’garibanları anlamaya çalıştığımızda’’