İnsanları anlamak çok zor…

İnsanlara yaranmak da öyle…

Hem bu şehre yatırım yapılmıyor derler, hem de gelen yatırımlara bir kulp bulurlar…

Yok rant var, yok ballı arazi var, yok bilmem ne var!

Madalyonun hep tek tarafıyla ilgilenirler…

Aynı tavrı son BMC yatırımı meselesinde de gördük…

Neymiş, rant varmış!

Rant olacak tabii, rant olmadan hangi yatırımcı yatırım yapar?

Dünyada görülmüş şey midir rant olmadan bir yatırıma karar verildiği?

Arazisi uygunsa, şartlar müsaitse, yatırım karlıysa gelir kurarlar fabrikayı…

Bu işler hep böyledir…

Ama bizde rant kelimesi nedense farklı çağrışımlar uyandırır zihinlerde…

Son zamanlarda AK Parti paranoyası yaşıyor bazı insanlar…

AK Parti ne yaparsa kötü yapar düşüncesindeler…

Şayet bir işadamı AK Parti’ye yakınsa kesin o işte bir çapanoğlu vardır kafasındalar…

Binlerce kişi iş sahibi olacakmış, şehrin ekonomisi canlanacakmış, milli üretim güçlenecekmiş, aman ne gam!

Varsa yoksa “Rant var rant” vaveylaları!

Yatırımcı Ülkücü olsa çıkıp MHP il başkanı gene eleştirecek mi?

Veyahut solcu bir işadamı Sakarya’ya yatırım yapmaya karar verse malum çevreler aynı yaygarayı koparır mı?

Bu soruları kendi kendine sormalı bazı insanlar…

Acaba ideolojilerimiz mi ön planda yoksa şehrin menfaatleri mi diye bir sorgulamalılar kendilerini…

Olaylar karşısında gösterdikleri tepkilere bakarak bir iç muhasebe yapmalılar…

Hep aynı jargon, hep aynı bahaneler, hep aynı yerden vurmalar…

Bir sermaye düşmanlığıdır gidiyor…

Hakikaten kabak tadı verdi artık…

Açın kardeşim şu Sakarya’nın önünü…

Kimsenin sizden başka bir şey beklediği yok…

Gölge etmeyin yeter!

Evet, hâsılı böyle memleketin durumu…

Her yerde rant var!

Hatta öyle ki…

Bu “rant var” diyenlerin, sürekli “rant var” demelerinde bile bir rant var…

Tabii anlayabilene!

DÜKKÂN İSİMLERİNE DE BİR DÜZENLEME GELSİN

Büyükşehir Belediyesi Zabıta Daire Başkanlığı kent estetiğini önceleyerek dükkân ve mağazaların tabelalarına yönelik yeni bir düzenleme yapacakmış…

Çirkin görüntünün önüne geçilecekmiş…

Ne güzel, alkışlanacak bir çalışma…

Lakin bir de şu mağaza ve dükkânların isimlerine yönelik bir yaptırım olsa keşke…

Kafanızı nereye çevirseniz İngilizce bir isim…

Zannederseniz Kaliforniya sokaklarında geziniyorsunuz…

Bu ne Batı hayranlığıdır Allah aşkına?

Bu nasıl bir özden kopmadır!

Cafe, restaurant. showroom, shop, fashion, patisserie vesaire…

Bu ne arkadaş?

Yok mu bunların Türkçe karşılığı?

İsim mi kalmadı lügatte?

Kıran mı girdi Türkçe kelimelere?

Bu kadar mı yabancılaştık birbirimize?

Yazık, çok yazık!