Bu gece “LEYLE-İ KADR ” / Kadir Gecesini,  inşallah hakkıyla ihya ederek  bir Ramazan’ı  daha bitirmek ve geride bırakmak üzereyiz.

               Geçtiğimiz onbir ayda unuttuklarımızı, yapmadıklarımızı, yapamadıklarımızı bu ay da hatırlayarak ve yeniden hayatımıza taşıyarak.

                Nimetlere şükrü,  yardımlaşmayı, bölüşmeyi, dayanışmayı, sabrı, güzel ahlakı, kardeşliği yeniden kuşanarak.

               Hayırlarımızı yaparak, zekatımızı, fitremizi, fidyemizi, sadakamızı; “Sağ elin verdiğini sol el duymadan” vererek.

               İftarları “iftar şova”  çevirmeden, reklama, desinlere, ikbal ve istikbal hesaplarına, politikaya, kalabalıklarla övünmeye tevessül etmeden , fakirleri hatırlayarak, onları sofralara, sofralarımıza dahil ederek ve yalnız O’nun rızasını kazanmayı hedef edinerek, niyetlerimizi halis tutarak.

              Müslüman coğrafyasında yükselen feryatları daha  fazla duyarak. Suriye’yi, Filistin’i, Yemen’i, Libya’yı, Mısır’ı, Karabağ’ı, Arakan’ı, D.Türkistan’ı, Bosna’yı, Kosova’yı, Balkanlar’ı, Kafkasya’yı, Kırım’ı, Afganistan’ı, Irak’ı, iliklerine kadar sömürülerek aç ve sefil bırakılan Afrikalı kardeşlerimizi, unutulan ve Putin yönetiminin insafsızlığına, soykırımına terk edilen Çeçenistan’ı, kısaca tüm Türk-İslam diyarlarını ve tüm mazlum ve mağdurları,kapımıza dayanmış emperyalist ve ziyonist canavarı, her gün teröre kurban verdiğimiz şehitlerimizi, ocağına ateş düşen ana ve babaları hatırlayarak. Kökü dışarıda tefrikacı cani şebekesi ve önderleri hariç, 80 milyonu öz kardeş bilerek ve daha fazla kenetlenerek.

               Particiliği, mezhep ve meşrepçiliği, kavmiyetçilik , aşiretçilik, sülalecilik, soy ve sopçuluğu, tüm “kılikçilikleri ve hizipçilikleri” bir tarafa atarak, ayağımızın altına alarak.

               Boğazların kapandığı, bunun için de çevrenin temiz kaldığı, hep temiz kalmasını  ahlak ve davranış edinerek, bütün nimetlere, tabiata, çevreye, havaya, suya, toprağa, bitkilere, hayvanlara  merhamet ederek ve  hepsinden mühimi, hepsinin hizmet ettiği, onun için var edildiği, “EŞREF-İ MAHLUKAT,”  “AHSEN-İ TAKVİM” olan insana değer vererek, saygı duyarak, hak, hukuk ve “ADALETE” dört elle sarılarak, haramdan, millet malını çalmaktan, israf etmekten, dedikodudan, gıybetten, iftiradan, germekten, ötekileştirmekten sakınarak.              

                  Somali’li talebe kardeş ve akrabalarımızın da olduğu Birlik Vakfı, İlim H. Vakfı’ı, İnsan ve Medeniyet Derneği,  Kentpark Cami Derneği ve Mali’li talebe kardeş ve akrabalarımızın da olduğu Zafer Kültür Merkezinde ki mütevazi iftarları, sınırlı sayıda katıldığım dost iftarlarından Hasan Saka kardeşimizin yeşillikler diyarı Sapanca Kırkpınar’ daki meskeninde, emekli Emniyet mensubu ve akrabamız Mehmet bey kardeşimizin Serdivan’daki  evinde ve    çocukluk arkadaşımız  Ormancı Turan kardeşimizin Geyve’nin Soğuksu köyünde verdiği mütevazi iftarları, emekli asker Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Tandoğan ile  yeşil ve  mavinin kucaklaştığı, tabiat harikası Kefken, Kerpe, Kumcağız, Pembe Kayalar ve Cebeci gezimizi, orada ki askeri kamp da verdiği iftarı  ve bu iftarlarda yaşadığım ve  gördüğüm güzellikleri, bir asrın son on yılına merdiven dayamış babamızla A.Fuat Paşa, 2. Beyazıt köprüsü, Geyve, Pamukova, Baba Sultan, Osmaneli, Vezirhan ve Osmanlı yadigarı Bilecik şehrimizi, Şeyh Edebalı türbe ve çevresine yaptığımız maneviyat,  tarih ve tabiat dolu gezimizi, Sait Tanış Kültür Merkezi’nde dostlarla kıldığımız bir tek sekiz rekat Teravih’i de hep hatırlayarak ve unutmayarak.

               Kocaali de Osman Mert kardeşimizin verdiği;  buluşmayı, ayrılanları birleştirmeyi,  kardeşlik ve ümmet iftarını  hep anımsayarak, kendi ifadesiyle;  “Emperyalistlerin bölgemize yaptığı operasyonlara ve bizi tefrikaya düşürmekte kullandıkları mikro milliyetçiliğe ( kavmiyetçilik ve mezhepçilik ) karşı, ancak   “MÜMİN KARDEŞLİĞİ” ile karşı koyabiliriz” sözüne canı gönülden katılarak.

 

               Ve Ramazan da, bu bir ay da kazandığımız güzel hasletleri, gelecek onbir aya taşıyarak.

                Ahiret için, ebedi hayat, ebedi vatan, “BÜYÜK HESAP GÜNÜ” için ne lazımsa, bu ayda ve bütün bir dünya hayatında toplayarak, bir Ramazan’ı daha geride bırakıyor, ömürden bir ayı daha tüketmiş oluyoruz.

                Kimin ne kadar yaşayacağını Allah bilir ama, altmış yaşın üstündeki, belki de kırk ve elli yaşın üstündeki insanların, bir daha 36 sene sonra 25 Haziran’a tekabül edecek bir bayramı ve bir Ramazan’ı, bir daha yaşayamayacağı ve göremeyeceği bir zaman dilimini arkada bırakarak, ebedi yolculuğa, geçici dünya hayatından ebediyete doğru terhis olmaya bir adım daha yaklaşarak, bir Ramazan’a daha “ elveda” diyoruz.

                 Hazreti Peygamber’imizin Kadir Gecesi’nde tavsiye ettiği;  “Allah’ım, Sen affedicisin, affetmeyi seversin. Beni de affeyle”  duasını tekrarlayarak.

                Ve güvenilecek, yaslanılacak, yardım ve merhamet istenecek, yalnız O’na teslim olunacak, yalnız O’nun önünde eğilecek, O’ndan başka hiçbir şeye boyun eğmeyecek Yüce Yaratıcı’ya sığınarak.

                Kutlu gecemiz “KADİR GECENİZİ” ve dahilde ve hariçte yerle yeksan olan İslam Aleminin feryatları arasında, gerçek bayram yapamadığımız, ama bir gün mutlaka yapacağımızı ümidini asla kaybetmeyerek, mübarek “Ramazan Bayramınızı” tebrik ediyor, uyanışımıza, dirilişimize, titreyip kendimize gelişimize, birleşip güç ve kuvvet oluşumuza, MUTLAK KURTULUŞUMUZA vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyoruz.