Geçenlerde bir cümle duydum, o kadar hoşuma gitti ki. "Özüne iyi bak." Üzerinde düşündükçe o kadar çok anlam çıkardım ki bu 3 kelimeden. "Kendine iyi bak" cümlesi kadar yavan geliyor ki kıyaslandığında. Ama özüne iyi bak, öyle güzel anlamlar bi o kadar da soru işareti taşıyor ki. Biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.

"Özüne iyi bak", seni sen yapan şeye, özün e bak bakalım sen kimsin, seni sen yapan şeyler neler? Öncelikle bunu gör, farkına var. Kendini tanı bakalım. Kendini tanıdıktan sonra seni sen yapan özelliklerine bak onlardan memnun musun düşün biraz. Yoksa bu şekilci dünyanın şekilci insanlarından biri misin? Yoksa şeklin içinde ki özü merak eden dışındaki paketten çok içindekilerle ilgilenenlerden misin? Ya da bu şekilci dünyanın şekilci sürüsüne katılıp, kendi özünü unutup o sürünün özüne mi dönmeye başladın? Hoş bence o şekilci sürünün özü ne onu da bilmiyoruz, keşke en azından onu bilebilsek. O kadar yüzeysel ki her şey bunun farkında olan insan o kadar az ki... Düşününce kendi özünü bilmeyen merak etmeyen insan içinde bulunduğu sürünün özünü nasıl merak eder ki? Sürü biraz farklı bi tabir neyse biz ona grup diyelim. Peki bu içinde bulunduğumuz grupların özü olur mu? Tamam insanın özü varda grubun özü olur mu diye de sormak istiyorum? Elbette ki olur diyorum sonra kendi kendime, olmasa bu kadar insan nasıl yönlendirilir, yönetilir? Peki nedir bu grupların özü? İşte onu ben bilmiyorum o grubun çobanı/ lideri kimse o biliyor zaten özünü bildiği için lideri de o oluyor. Ki lider sadece grubun değil öncelikle kendi özünün de farkında olduğu için lider olabiliyor. Diyelim ki özümüzün farkındayız. Bu farkındalıkla özümüzün neye hizmet ettiğine bakmak lazım. Benim özümle hizmet ettiğin grubun özü birbiriyle paralel mi, uyuşuyor mu sorgulamak lazım. Her şeyden önce özümüz kendine hizmet etmeli. Kendi kişiliğine ve karakterine hizmet etmeli onu beslemeli, nasıl daha iyi bir öze sahip olabilirim diyerek çalışmalı. Peki bunu nasıl yapmalı? Sorusunun cevabını kendimiz bulmalıyız. Tek bir reçeteyle tüm hastaları tedavi edemeyiz sonuçta. Her hastaya kendi reçetesi verilir. Bu şifa işinde biz kendi özümüzün doktoru olup özümüze göre reçeteyi kendimiz yazmalıyız. O reçeteyle özümüzü iyileştirmeli ya da takviyelerle daha iyi hale getirmeliyiz. Şimdi o kadar kendimiz ve özümüz dedim ki sanki aynı şeyi sürekli söylüyormuşum gibi hissettim. Öz için seni sen yapan şeyler dedik. Kendi için olan tanımımız, bir eylemin kendisine olan gönderimi dile getiren sıfat diyoruz. Tanımlardaki anlam farklılığı bile o kadar bariz farklı ki.

 Öz, felsefe  tarihinde varoluşla karşı karşıya getirilmiştir. İlk ve ortaçağ felsefesinde, bir özü olmayan şey var olamaz demiş filozoflar. Öz genel olarak, bir şeyin kendisi olmadığında olduğu şey olamayacağı yapısını ve temel özelliğini ifade eder. Yanı seni sen yapan şey yoksa sende yoksun diyor felsefe tarihi. Buna şöyle bir örnek verebiliriz, sosyal medya da daha çok olmak istediğimiz gibi görünmeye çalışırız ya eğer orada seni sen yapan özelliklerin değil de başka şeyler varsa sen orada yoksun aslında. Ya gerçeği gizliyorsun ya da gerçekliğinden uzak bir şekilde gösteriyorsun. Sen ya orada yoksun ya da oradaki sen değilsin. Onda. Dışında tüm nesnelerde özün varoluştan önce olduğu, yalnızca insanda varoluşun özden önce geldiğini, insanın kendisini nasıl yapar ya da kurarsa öyle öldüğü, onun özünü kendisinin belirlediği öne sürülür. İnsan önce var olur, doğar sonrasında kendisi ve çevresi onun özünü oluşturmaya çalışır. Her ne kadar çevreyle insanı şekillenirse de insan kendi özünü kendi belirler. Özümüzü belirleyebilirmiş içinde önce varılmamış gerekir. Varoluşçu filozoflar da bu düşünceyi savunarak varoluş özden önce gelir demişlerdir. 

İnsan varoluş itibariyle her ne kadar sınırlı bir varlık olsa da özünde sonsuz iyiliği barındırabilir. Zaten "özün e iyi bak" cümlesinin asıl amacı da budur, içinde ki iyiliğe, güzelliğe, merhamete ve vicdana iyi bak. Bu yüzden bazı insanlar kötülük yapsa bile aslında özünde çok iyi insan diyoruz. Her ne kadar farklı farklı özelliklerimiz olsa da bütün insanlığın ortak bir özü vardır. Bu öz içinde o güzellikleri barındırır. Birisi başkasına "özün e iyi bak"  derken içinde ki o güzelliklere iyi bak onları daha güzel besle demek ister. Benim “özüne iyi bak" cümlesinden çıkardığım anlamlardan biri de budur. 

Hepimizin içinde ki bu ortak özü birbirimize hatırlatıp daha iyi bakmamız için sürekli olarak iyi bak temennisinde bulunmamız çok güzel olmaz mi? Ne dersiniz?

Özünüze iyi bakın...