Geçtiğimiz günlerde gazetemiz, Melen Baraj Havzası’nda kalan Ortaköy ve civar köylerdeki göçü “Ağlatan veda” başlığıyla ilin gündemine taşımıştı…

Ortaköylüler’i ana kucağı, baba ocağı, doğup büyüdükleri topraklardan istemeye istemeye göçe zorlayan sebep malum…

Köy halkına, yıllar önce günün birinde baraj nedeniyle bu toprakların boşaltılacağı haberi verilmişti…

Melen Barajı projesi, adım adım yürütülerek bugünlere gelindi...

Ve yumurta kapıya dayandı…

Baraj inşaatıyla beraber, yağmurlarda köyü su basmaya başladı.

Önümüz kış…

Yağmur ve kar beklentisi var…

Baraj inşaatı hayli ilerledi…

Köy her an su baskınıyla karşı karşıya kalabilir…

Nitekim önceki günlerde böyle bir sıkıntı yaşanmış…

Bunun önüne geçmenin faturası hayli ağırmış…

Bir kere daha aynı durum olursa,  can ve mal kaybı endişesi taşınıyor…

Köyün boşaltılması, bir an önce tamamlansın isteniyor…

Bu nedenle köy halkına 17 Kasım’a kadar ek süre tanındı…

O gün de gelip geçti…

Yağmurlar yoğunlaşmaya başladı…

Su baskını tehlikesi de gelip kapıya dayandı…

Köylülerin bir kısmı, hala ve inatla evlerini boşaltmamakta ısrarlı…

Hak sahipleri diyor ki, “Evlerimizin istimlak bedeli önendi ancak bağ bahçelerimizin ödenmedi. Onlar da ödensin.”

Buna karşın resmi ağızlardan, “Hak sahiplerinin alacaklarının tamamı ödendi.” İfadesi dökülüyor…

Zıtlaşma sürerken, yetkililer elektriği ve suyu keserek halkın köyü boşaltmasını hızlandırmak istiyor…

Alınan “acele kamulaştırma kararı” karşısında köy halkının yapacak fazla bir şeyi yok...

Kamulaştırma bedelini az bulup almayanlar olduğu söylenen köyde, soruna kısa sürede çare bulunması kaçınılmaz…

Köy halkı milletvekillerini devreye koyarak, sorunun bir an önce çözülmesi konusunda yardım istemiş...

Bu saatten sonra ve bu tür gelişmeler ışığında, fazla bir şeyin değişeceğini sanmak, boşa kürek çekmekten gayri bir şey olmasa gerek…