Son dönemde deprem tehdidini her an hisseder gibiyiz. Coğrafya deprem gerçeğini bir türlü unutturmuyor bizlere.
‘’Deprem öldürmez, bina öldürür.’’ Sözü yanılmıyorsam Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’ya ait.
17 Ağustos 1999 tarihli arşivlere ‘’Asrın felaketi’’ olarak geçen, Marmara depreminde tanıdık kendisini, ‘’Deprem dede‘’ olarak anıldı yıllarca. 
Marmara depremi sonrasında toplumu bilinçlendirme adına birçok çalışma yürüttü, akıllarda kalan en önemli tespiti ‘’ Deprem öldürmez, binalar öldürür.’’ sözü kaldı.
Sonrasında yaşanan birçok depremde sözün doğruluğu maalesef görüldü.
Van’da yaşanan 5,9 büyüklüğünde ki sarsıntı nedeniyle 9 yurttaşımız hayatını kaybetti, 37 yurttaşımızda yaralandı.
Can kayıplarının çoğunu kerpiç evlerin yıkılmasıyla yaşadık. Depreme dayanaksız yapı ülkenin temel problemi. 
Kısa bir zaman önce Elazığ ve Malatya’da 6,8 büyüklüğünde deprem yaşanmıştı. 41 yurttaşımız hayatını kaybetti, binlerce yurttaşımız yaralanmıştı.
AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı tarafından deprem bölgesi 1 Ocak 2019 tarihinde güncellenmiş, incelendiğinde görülecektir ki deprem riski coğrafyanın büyük bölümünü tehdit etmekte.
Depremleri önlemek mümkün değil ancak alınacak önlemlerle etkilerini azaltmak mümkün.
Depremlerle yaşamayı öğrenmek, yaşanacakları en az zararla atlatabilmek demek olduğunu öğrenmeliyiz.
1999 Marmara depremi (asrın felaketi) üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen ne yazık ki dersler alamamışız.
Sanırım henüz Sakarya ‘da asrın felaketinden kalan hasarlı yapı stokunun akıbetinin ne olduğu bilinmemekte.
Depremle yaşayabileceğimiz konutları inşa etmek için harcayacağımız bütçeleri nerelere harcadık, önceliğimiz ne oldu belli değil!
Bilinen bir gerçek var ki deprem ve depreme uygun yaşam koşullarını oluşturmak maalesef önceliğimiz olmamış.
Her yaşanılan deprem felaketiyle birçok yurttaşımız yaşamları sonlanıyor.
Bilindik bir ezber vardır, Japonya da deprem gerçeğiyle yaşamakta ve bizde ki ölümlü sonuçlar yaşanmıyor. Her deprem sonrası risk analizleri yapıyor ve yeni tedbirler alarak, daha güvenli halde depremle yüzleşiyorlar.
Biz de tam olarak eksik olan, yapılması gereken bu.
Risk analizlerinin tespit edilmesi, yapı stokunun tespit edilmesi yol haritamız olmalı. 
Depremi önceden bilmek mümkün olmayacağı için, depreme dayanaklı yaşam alanları inşası önceliğimiz olmalı.
Deprem olduğunda ne yapmak değil, depreme dayanaklı yaşam inşa etmek olmalı devletin önceliği!    
Deprem gerçeğiyle yaşamak ve bu sınava hazırlanmak hususunda sınıfta kaldığımız ortada.
Oysa ki tek başına ve güçlü iktidar, büyüyen ekonomi naraları atanlar, deprem gerçeğini geçen bunca yıla rağmen bir türlü göremediler.
Yaşanılan her yer sarsıntısı ölüm haberleriyle karşımıza çıkıyor 
Deprem öldürmüyor, binalar öldürüyor. 
[email protected]