Tarih tekrardan ibarettir denir…

“Hiç ibret alınsa tekrar eder mi” diye de devam eder…

Acaba bu aşı mevzuu yeni bir şey mi yoksa tarihte yeri var mı; pek bakanımız yok!

Lafa gelince süslü laflar çok…

Mevzuya aşı üzerinden bakarsınız olmaz, ilaç üzerinden bakacaksınız…

İlaçların savaş aleti olarak kullanılmasından, birden değil yavaş yavaş canlarının, mallarının, ailelerinin, hayallerinin, hedeflerinin yok edilmesinden bahsediyorum…

Aşılarla mı hayata devam, aşısız mı yola devam; kişi kendi tercih edecek, tıpkı daha öncekiler gibi…

Yani herkes geleceğin kanser adayı, obez adayı, kalp hastası adayı, felç adayı olacak!

Bir tercih yapın derken kimse böyle edepsizce laflar etmiyor…

Niyet halis olsa devletler gerçek müdahalelerini asitli içeceklere, sigaraya, aşırı şekerli fruktozlu ve içinde ne olduğu meşhur unlara, her yanımızdaki radyasyonlu cihazlara karşı yapardı…

Ama sistem ve dert başka olunca her yıl yüzbinlerce ölüme ve milyarların çöpe gitmesine rağmen sadece sigara konusunda bile bir arpa boyu yol aldırmadılar bize…

Ne önlem, ne tecrit, ne uyarı!

Bu ikiyüzlülüğün ve art niyetliliğin en üst perdesidir!

Daha ne diyelim; yalancısınız işte!

İnsan için iyi olan, fıtri olan her şeyi yok ettiniz…

En son olarak insanlara da tasmayı geçirdiniz… Bunun izahı budur!

***

“Aşı olun”culara gelince…

Ellerinde bir hastalık, bir de hastalığı çıkaranların istedikleri bilgiler var…

Sahte rakamlarla, gördükleri halde görmeyerek, bildikleri halde bilmeyerek, duydukları halde duymayarak, çokluklarına güvenerek tek ağızdan aynı laflarla olmayan endişe ve korkuları gün yüzüne çıkararak yola devam ediyorlar…

Spor yapmanın, yemeği karıştırmanın, temiz nefes ve sağlıklı beden için alışkanlıklardan vazgeçemeyen iradesizliğin bir iğne ile telafisinin kolaycılığını dillendiriyorlar sadece…

Yani; “Sigarayı alkolü, bol şekerli unlu abur cuburları bırakmaktansa aşı işime gelir” demekten başka da bir şey değil mesele…

Sanki bağışıklık, antikor, savunma dediğimiz gücü düne kadar böyle kazanıyormuşlar gibi bir tükenmişlik halindeler…

Bilim adamları böyle söylüyormuş!

O bilim adamları kimse artık, söyleyip duruyorlar…

Onlarla aynı sıralarda, aynı saatlerde, aynı masalarda, aynı deney çalışmaları yapan, aynı hocalardan ders almış diğer bilim adamları aksini söylediğinde nedense onlar bilim adamı değil şarlatan ve hain oluyor...

Elbette sigarayı, aşırı yiyip içmeyi, zevki sefayı bırakmadan bağışıklık güçlenmez demeleri de bu işine gelme durumunda olayı cazip hale getiriyor...

Evet onlar bilim adamı ve doktorlar ama diğerleri de bilim adamı ve doktorlar…

Ama işlerine gelme ve gelmeme meselesi mevzu bahis…

Anlayacağınız salgın bahane…

Nihayetinde “aşı olun”cuların hikayesi tasarımsal ve tasmasal olarak devam edecek iken “aşı olma”cıların hikayesinin daha tarihsel olduğunun farkında değiller…

***

2. Dünya Savaşı’ndan sonra silah olarak kullanılan ilaçların ve aşıların okullarda kapı kapı dolaşarak nasıl yapıldığının ve köylerde türlü türlü hastalık ve sakat doğumların nasıl artığının, nüfusun birdenbire yeni hastalıklarla nasıl karşılaştığının bilgisini evdeki ihtiyarlara sorabilirsiniz (Eğer kaldılarsa tabi)…

Malum artık bu bilgileri internette bulmak zor…

Çoğu buhar olmuş ama yıllardır aşılarla nüfusları ve insanları kontrol altına alacaklarını söyleyen onlarca video var (Kaldırmadılarsa tabi)…

Eskilerin aşıları ortada yok…

O yüzden eskiden onlarca hastalık aşılarla bitti savunması gerçekçi değil… İçinde hiçbir fıtri malzeme olmayan, tasarlanmış suni bir su ile eski bitkisel ya da hayvansal kaynaklı aşıları karıştırmak abesle iştigal…

Kimyasallar, ilaçlar evlere girdiğinden beri yeni hastalıkları olanlar aynaya baksalar tarihin nasıl tekrar ettiğini görecekler…

Yeni şeyler söylemeye gerek yok…

Herkes bir ilacın bir hastalığı durdururken başka bir hastalığı ortaya çıkaracağını zaten biliyor…

Çok da uzatılacak bir mevzu değil…

Gerçek mevzu; neden her an kalp krizi geçirme riskine rağmen gidip kalp ameliyatı olmuyoruz ya da ya kanser olursak diye önceden kemoterapi almıyoruz!

Yahut bir gün apandisitim patlarsa diye gidip apandisiti aldırmıyoruz ya da şeker tansiyon astım oluruz diye gidip onların ilacını kullanmaya başlamıyoruz!

Bunları yapmıyoruz ama ya hastalığa yakalanırsak diyerek aşı vuruluyoruz... Ne bu telaş!

Diğerleri en az bu hastalıktan ölmek kadar bize yakın ve etrafımızda ve de ailemizde daha fazla örneği var…

Hasılı; ilaçla ve aşıyla hastalıkla savaşamazsınız…

Fıtri olan, bozulmamış olan sporunuzla, yemeniz içmenizle, kan temizlikleri ile ihtiyaç olan vitaminlerin takviyesi ile beden ve bağışıklık güçlenir, antikor gelişir…

Buna da ölmeyen milyonlar şahittir…

Aşı dediğiniz bir senedir var, öncesinde nasıl hayattaydınız acaba!

Bekleyip göreceğiz…

Hiçbir şekilde bağışıklığın güçlenebileceği bir seçenek olmadığını söyleyenlerin tek çare olarak sundukları aşı ile kurtulabileceğimiz bu gripten sonra, neyimizi feda ettiğimizi bekleyip her beraber göreceğiz…