Acı-tatlı nice olaylardan sonra geldik bir eğitim-öğretim dönemi başına…

İlk, orta, lise ve üniversite öğrencileriyle hareketlenen trafik çarpıyor göze daha ilk günde…

Okula yeni başlayan minik yavrulardan tutun da üniversiteyle tanışma heyecanı yaşayan gençlerin hiç kuşkusuz muhtelif ihtiyaçları olacaktır…

Şehrin sosyal, kültürel ve ticari hayatına katkılar sağlayacak bir dönem başladı böylece…

Onların ihtiyaçlarını giderecek işyerleri ile velilere düşen önemli görevler var…

Minik yavruların sırtına vurulacak çanta ağırlığından yiyecek- içeceklerine dek özen gösterilmelidir…

Bu anlayış, onları sağlıklı bir başlangıç adına hem motive edecek, hem de okullarını sevdirecek...

Orta ve lise dengi okullarda öğrencilerin farklı bir kültürle tanışmasının önündeki engelleri kaldırmak adına okul yöneticileri yanında velilere de görevler düşüyor…

“Saldım çayıra, Mevlam kayıra” deyip çocukların peşini bırakmak, her şeyi okuldan ve öğretmenlerden beklemek, sonu son derece üzücü bir geleceğe çıkarılmış davetiye olur...

O nedenle, en delişmen çağda çocukların ne yaptığını takip etmek, kontrol altına almak, özellikle akıllı telefon (!) denilen bir aletin etkisine kapılacak gençler için sanırım hayati önem taşımalıdır…

Sonradan saç-baş yolmanın bir faydası olmayacağına göre, suyu başında kesip önceden önlem almak kaçınılmaz olmalıdır…

Esnafa gelince…

Hem alışverişte hem de eğlenme ve dinlenme gibi ihtiyaç için gidilen restoran, kafeterya benzeri yerlerde öğrenciye  “Yolunacak kaz” gözüyle bakmak, biline ki binilen dalı kesmek anlamına gelir ancak…

Kaçırmamak ve sürekliliği sağlamak adına öğrenciye gereken kolaylığı ve dahi indirimi sağlamak varken, aksine hareket bu şehrin esnafına yakışır bir tavır olamaz, olmamalıdır da…

Her eğitim-öğretim dönemi başında bir görev haline geldi bizde, böylesine uyarılarda bulunmak…

Faydalı olabiliyorsak, ne mutlu…