Yıldız Sineması ve Gonca Düğün Salonu ile Funda Düğün Salonu ve Melek Sineması bir zamanlar bu şehrin düğün, tiyatro, konser etkinliklerinin cereyan ettiği iki önemli merkezdi…
Zaman zaman da bu yerlere şair, yazar, ünlü-ünsüz çok kişi davet edilir, halkla sohbet ederlerdi…
İşte onlardan birinde Gonca Düğün Salonunu içiyle dışıyla nefes alınamayacak şekilde dolduran bir kalabalığı merak edip çıkmıştım yukarı…
Meğer oraya Üstat Necip Fazıl gelecekmiş, konuşmak üzere…
O celalli haliyle nefes kesmeden dinleyen grubun arasına katılarak ilk kez yakından görüyordum merhum Necip Fazıl Kısakürek’i…
Lütfi Salkım dostumuz onun nefislere yönelim muhteşem bir şiirini göndermiş…
İstedim ki bu müthiş şiiri sizlerle paylaşayım, Üstad’a rahmet dileyerek…
Yıllardır kendimi, 
güyâ tanırdım;
Sanık ben, 
yargıç ben, 
hep aklanırdım.
Şeytanı, 
en büyük 
düşman sanırdım;
Ondan da beteri..Nefsimmiş meğer...
Gönlümü, 
hevâya kaptıran oymuş,
Şuûru 
şehvete saptıran oymuş,
Tutkuları, 
putlar yaptıran oymuş,
En sinsi düşmanım.. Nefsimmiş meğer...
Övgü dolu 
sözlerine kanmışım;
''Kalbin temiz'' demiş, 
gerçek sanmışım.
Hakk'ı ancak, 
zor günümde anmışım,
İçimdeki nankör.. Nefsimmiş meğer...
Öyle 
sevdirmiş ki,dünyayı bana;
Saraylar kurmuşum, üç günlük cana.
Hevâ heves 
denen, 
çöplükten yana
Beni sürükleyen.. Nefsimmiş meğer...
Meyhâne meyhâne, hayâl kurmuşum,
Çamurlu yollarda, yalpa vurmuşum,
Adresi hep, münâfıktan sormuşum;
Koynumdaki yılan.. Nefsimmiş meğer...
Dalmışım.. 
Her akşam cümbüşle meşke,
Kalmamış 
dilimde, 
riyâdan başka.
Bir kadehlik, 
ömrü olan bir aşka;
Beni kul eyleyen.. Nefsimmiş meğer...
Tutkuya döndükçe, giyim markası,
Yerde paspas olmuş, hayâ hırkası.
Kuşatmış kaleyi, şeytan fırkası;
İçindeki casus.. Nefsimmiş meğer...
Ne kadar soyarsa, insan bedeni;
O kadar 
olurmuş, 
güyâ medenî.
Bu afyonu,
 bir çağdaşlık nedeni,
Diyerek yutturan.. Nefsimmiş meğer...
İkbâl 
korkusuyla, kıstırmış beni,
Kur'ân 
kapısına, 
küstürmüş beni,
Zulüm 
karşısında, susturmuş beni;
Nefsimin zâlimi. Nefsimmiş meğer...
Namaza, 
''Bayramlık'' 
fetvâsı veren,
Kullukta,
 ''Mevlid''i yeterli gören,
Farz dururken, nâfileyi gösteren;
Dalâlet rehberi.. Nefsimmiş meğer...
Ağzım bağlı, 
güya oruç tutmuşum,
Haramları, gözlerimle yutmuşum.
Seher vakti, yorgan döşek yatmışım;
Secdeye musallat.. Nefsimmiş meğer...
Bağ bahçede, hasat vakti gelince;
Hesaplar yapmışım, inceden ince,
Lâkin, Allah için zekât denince;
Elimi bağlayan.. Nefsimmiş meğer...
Vermişim, 
''Ne cömert'' desinler diye;
Üç beş çürük çarık, güyâ hediye.
Arkasından, dilenmişim medhiye;
Bu alkış delisi.. Nefsimmiş meğer...
Komşuda 
katık yok, 
ben tok yatmışım,
''Tembel'' demiş, gıyâbında çatmışım,
Şevkât dersi vermiş, nutuk atmışım;
Bu sahtekâr maske.. Nefsimmiş meğer...
Kur'ân ehli görmüş, küçümsemişim,
Üstelik 
cür'etle ''Yobaz'' demişim.
Nice kul hakkını, 
böyle yemişim;
Oysa gerçek yobaz.. 
Nefsimmiş meğer...


O’na bu ölümsüz eseri nedeniyle yüce Mevla’dan rahmet, Lütfi Salkım’a “Peygamber çiçekleri” gönderiyoruz…