Adaletsiz dünyadan, adaletsizliğin, emperyalizm ve ziyonizmin ve onların yerli uşak ve işbirlikçilerinin bütün bir yerküreyi kasıp kavurduğu, KAN GÖLÜNE çevirdiği bir zamanda,

              Zulmün ve zalimliğin son mağdur ve mazlumu, son halkası ve son kurbanı olmayacak bir “İnsan” daha, altı sene boyunca her gün, her saat, her dakika ve her saniye tekrar tekrar öldürülen, azap edilen,  Mısır’ın, halkın oyuyla seçilen tek C Başkanı M. Mursi, 17 Haziran da,

             Zerre iyilik ve kötülüğün bile heba edilmeyeceği, herkesin yaptığının karşılığını bulacağı, “Büyük Hesap Gününün” görüleceği ve “MUTLAK ADALETİN” tecelli edeceği,  mazlumların rahata, zalimlerin cezaya, “Büyük Azaba” duçar olacağı yere, Ahirete, muvakkat dünyadan, EBEDİ ALEME göç eyledi. İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun (Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aitiz ve şüphesiz O’na döneceğiz ).

             Şüphesiz O, alçak ve vahşi bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılmış, silahsız ve sivil halkın direnişine, darbecilerle kurşun yağdırılmış, yüzlerce insan meydanlarda katledilmiş ve o günden bu güne daracık bir hücrede, tamamen dış dünya ile bağlantısı kesilmiş, tam bir tecrit altında ölüme terkedilmiş, her  türlü insanlık dışı şartlarda ve her gün öldürülerek bu günlere gelinmiştir.

             Devrilmesi hukuk ve insanlık dışı olduğu gibi, hücrede geçirdiği yıllar ve ölümü de,  alelacele ve gizlenerek defnedilmesi de hukuk, akıl, izan ve vicdan dışı olmuştur.

               Daha ilk günden itibaren duruşmalarda, Mısır Firavun idaresinin mahkemelerinde, mahkumlara mecburi kıldığı “beyaz elbiseyi” giymeyi reddetmiş, sözde hakimlere: “Senin meşru başkanın benim, hükmü geçersiz olan sensin” ve “Ben hala bu ülkenin c. başkanıyım. Anayasaya göre sıradan mahkemeler bana soruşturma açma yetkisine sahip değildir” diyerek kukla ve “talimatlı” mahkemeleri tanımamış, eğilip bükülerek, kıvırarak, ezilerek ve yalvararak, yalakalık yaparak hiç konuşmamış, hak davasında sürekli “dik” durmayı becerebilmiş nadir insanlardan olmuştur.

              Elbette zulme uğrayan, idam ve katledilen sadece ve ilk Mursi olmamıştır. Çok uzaklara gitmeye gerek olmadan, yakın tarihimizde Filistin,  Afganistan, Çeçenistan, Bosna, Irak, Suriye, Arakan, Karabağ, D.Türkistan, Libya, Yemen ve Afrika’nın birçok yerinde yaşananların bir halkası olarak Mısır İhvanı da buna eklenmiştir.

               Dünyanın, insanlığın ve hususen “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” inancını kaybetmiş Müslüman Alemin, baştan beri ve her zamanki SUSKUNLUĞU, bütün bu mezalimleri ve bugün de Mursi’ye yapılanları kolaylaştırmış ve sıradanlaştırmıştır.

               Ne yazık ve çok acıdır ki, seçildiği ilk günlerde, Müslüman alemden işbirlikçilerle, emperyalistlerin tavsiyeleri ve mesajları ona ulaştırılmış, ilk günden itibaren çok gereksiz bir şekilde ve “BÜYÜK ŞEYTANIN ve KAYITSIZ ŞARTSIZ DESTEKLEDİĞİ İZRAİL’ in” emirleri ile İran ile arasını bozacak tavır ve konuşmalar yaptırılmış, Batı ve hususen ABD ile iyi geçinme yanlışına az da olsa düşürülmüş, kendisine “Laiklik” tavsiyesinde bulunulmuş, daha işin başında ve çok zayıf iken, İslami hassasiyetleri olan tabanıyla ters düşürülmüş, İhvan’nın henüz yönetime tam hazır, muktedir ve ekseriyete sahip olmadığı bir zamanda, seçime girmeye ikna edilmiş, MEYDANA ÇEKİLMİŞ, bir süre “Rabia” sıloganlarıyla desteklenir gibi olmuş, daha da zora sokularak, sonrasında “TERKEDİLMİŞ,” “ YALNIZ BIRAKILMIŞ,” “UNUTULMUŞ, UNUTTURULMUŞ”, ölümüne kadar bir daha gündem edilmemiş, ağıza bile alınmamıştır. 

               Kurulduğu tarihten beri Mısır’ın milli, yerli, sivil ve İslami bu halk hareketi, her zaman mazlum ve mağdur edilmiş, hiçbir zaman eline silah almayan, teröre  bulaşmayan bu oluşum, sürekli  “Devlet terörüne” maruz bırakılmış, ama en büyük ölümcül darbeyi bu dönemde yemiş, İhvan-ı Müslimin hareket mensupları meydanlarda doğranmış, katledilmiş, cezaevlerine tıkılmış, akıbetleri meçhul edilmiş, yüzlercesi idam edilmiş, binlercesi zindanlara tıkılmıştır. Halen zindanlarda insanlık dışı her türlü muamele devam etmekte, idamlar zincirine yenileri eklenmek üzere, insanlığın gözü önünde Firavun’un çağdaş versiyonu SİSİ, arkasına emperyalist ve ziyonistleri ve onların bölge uşaklarını alarak  zulmüne devam etmektedir.

                 Kısacası, “Firavun ölmedi, kıtalar dolaşıyor.” Torunları Mısır da  dedelerinin izinde gitmeye devam ediyorlar. Milenyum denen çağda, “tarihin en karanlık ve kara günleri”, insanlığın gözü önünde yaşanmaya devam ediyor.

                 Esasen; Mursi, Afganlı, Bosnalı, Yemenli, Arakanlı, D.Türkistanlı değil, “İNSANLIK ÖLÜYOR,” insan olmanın tüm vasıf ve özellikleri yok ediliyor, insanlık insanlıktan çıkarılıyor!

                 Bizim az da olsa tepkilerimiz de, önemli ama “saman alevi” gibi yanıp hemen sönüyor, “devamlılık” arzetmiyor, daha ziyade iç siyasete yönelik, “gaz alma” ve “dostlar alışverişte görsün,” “bir şey yapmadı demesinler ve tiribünlere,” “vicdanları rahatlatma” yönelik olmaktan öteye geçmiyor.

                Elbette zulüm ebedi olmayacak, önünde sonunda  zafer adaletten, haktan, ahlaktan, doğruluk ve dürüstlükten yana olanların olacak, dünyada olmasa, “BÜYÜK HESAP GÜNÜNDE” adalet yerini bulacak, zalimler o yakıcı ateşe maruz kalacaktır.

                Kazanan Mursi ve Müslüman alem de şehit edilen milyonlarca insan olacak, kaybeden ise; vazifesini yapmayan, susan ve imtihanı kaybeden insanlık ve bizler olacağız.

                Bize düşen vazife ise; dünyadaki tüm zulümlere karşı, zulüm bitene kadar ayakta durmak, oturmamak, sürekli “DİRENMEK” olmalıdır.

                Saman alevi gibi gaz almaya matuf arada bir ses çıkarma keyfiyetinden uzaklaşıp, “HAK, HUKUK, ADALET VE AHLAK” dairesinde mücadeleyi sürekli tutmaktır.

                 Evet, Habil ve Kabil ile başlayıp, tarih boyu devam eden, yakın tarihte de Afganistan ile başlayıp, Mursi’ye kadar uzanan ve halen birçok Müslüman ülkede devam eden mezalimlerle, insanlar ya da  Mursi değil, bütün bir “İNSANLIK”, insani tüm değerler ölüyor, “HAYVANLAR ALEMİ” çok ama çok “MASUM” kalıyor!

               NOT:  YENİ SAKARYA gazetesinin 65.yılını tebrik ediyor, hak, hukuk, adalet, ahlak yolundan sapmadan, daima halkın ve haklının, mazlum ve mağdurun yanında yer alarak, zulme ve zalimin karşısında durarak, sağlık, saadet ve muvaffakiyet içinde daha nice uzun yıllara erişmesini Mevla’dan niyaz ediyoruz.