15 Temmuz’daki hain ve kalleş darbe girişiminin çatı iddianamesi mahkeme tarafından kabul edildi…

Yurtta Sulh Konseyi üyeleri başta olmak üzere kıyısından köşesinden bu işe bulaşanlar tek tek, isim isim listelendi…

İddianamenin açıklanmasıyla medyada da buna dair haberlere öncelik ve ağırlık verilmeye başlandı…

Son günlerde hakkında en çok haber yapılan isimlerin başında ise eski tümgeneral Mehmet Dişli’nin geldiğini görüyoruz…

Gerek ana haber bültenlerini, gerek yazılı basını, gerekse internet medyası ve ajansları Mehmet Dişli’ye dair haberler süslemeye başladı…

Ne amaçla ve hangi hesapla olduğunu anlayamamakla birlikte, “ısrarla ve özenle” görmezden gelenleri saymazsak Sakarya medyasının da konuya ilgisinin bir hayli fazla olduğunu söyleyebiliriz…

Onca insan dururken Mehmet Dişli’ye gösterilen bu ilginin altında şüphesiz ki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Şaban Dişli’nin kardeşi oluşu yatıyor…

Şayet böyle olmasa onca general dururken sürekli ve özellikle Mehmet Dişli’nin izi sürülmez, haberleri yapılmazdı…

İddianameye baktığımızda Mehmet Dişli’nin 38 kişiden oluşan Yurtta Sulh Konseyi üyelerinden biri olduğunu görüyoruz…

Hürriyet’in haberine göre emrindeki 20 subayın 18’i FETÖ’cülerden oluşuyor…

Oda TV’nin haberine göre Azerbaycan’da büyükelçilikte çalışan oğlum M. B. Dişli de FETÖ’cü ve firari durumdaymış…

Anadolu Ajansı’nın haberine göre Mehmet Dişli ihanetini yalanlarla örtmeye çalışan biriymiş…

Verdiği ifadelerle elde edilen görüntüler birbiriyle çelişiyormuş…

Karargâha silah sokmanın yasak olmasına karşılık içi silah ve Dolar dolu bir çantayla 15 Temmuz günü saat 20.00’de kartını dahi okutmadan karargâha gitmiş…

Dişli, darbenin sabahı gözaltına alınmış ve bir zaman sonra ordudan da atılmış…

Darbeci bazı askerler verdiği ifadelerle Dişli’nin oynadığı rolü gözler önüne sermiş…

İddia edildiğine göre FETÖ’den tutuklu işadamı Durmuş Ali K., kendisinin Sakarya’daki iş ortağıymış…

Yine birtakım iddialara göre FETÖ’den tutuklu Ahmet A., kendisinin avukatıymış…

Bir başka rivayete göre de daha darbe olmadan evvel kendisi hakkında FETÖ’cü olduğuna yönelik rapor hazırlanıp ilgililerin bilgisine ve takdirine sunulmuş…

Kendisi hakkında Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk bir ara “Mehmet Dişli cezaevinde olmayabilir” diye bir yazı bile yazmıştı…

Yine AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, Mehmet Dişli’nin çok kilit bir isim olduğunu ve cezaevinde özel önlemlerle korunması gerektiğini, kendisine suikast yapılabileceğini ileri sürmüştü…

Binlerce haber, yüzlerce yorum, bir o kadar da varsayım var hakkında…

Hal böyleyken, iddianamede yazılanlar ve verilen ifadeler ve de çekilen görüntüler ortadayken Mehmet Dişli’nin masum olduğunu savunan bir kesim de mevcut…

Onlara göre Mehmet Dişli kesinlikle FETÖ’cü de değil, darbeci de…

Gelen duyumlara göre kendisinin bir kahraman olduğu, avukat dahi kabul etmediği ve ilk mahkemede kahramanca cezaevinden çıkacağını söyleyenler bile var…

Hatta o kadar ki “heykeli dikilecek adam” yorumu yapanların dahi olduğu söyleniyor…

İşin garibi sözüne güvendiğim birkaç Geyveli ahbabımla yaptığım sohbetlerde benzer ifadeleri bizzat işittiğim de oldu…

Elbette ki suçu ispat edilene kadar her insan masumdur…              

Elbette ki Mehmet Dişli iftiraya da kurban gitmiş olabilir…

Ancak diğer darbeci askerlerin ifadeleri ve iddianamede yazılanlara bakınca insanın kafası bir hayli karışıyor açıkçası…

Gerek kendisini peşinen hain ve darbeci ilan edenlerin, gerekse onun masum ve kahraman bir insan olduğunu ileri sürenlerin ısrarı Mehmet Dişli'yi bir hayli gizemli bir şahsiyet haline getiriyor…

Bu nedenle kendisi hakkında verilecekkararı çok ama çok merak ediyorum…

 

Sakarya‘ya verilen değer

Sakarya her seçimde olduğu gibi referandum öncesinde de özel önem ve değer verilen illerin başında geliyor…

Öyle ki bütün liderler Sakarya’da miting düzenliyor…

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 8 Mart’ta Sakarya’daydı…

16 Mart’ta bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da gelerek vatandaşlarımıza hitap edecek…

Her yere gitmiyor bildiğimiz gibi Erdoğan…

Miting programını hayli kısıtlı tutan ve sadece 9 şehirde miting düzenleyecek olan Devlet Bahçeli de 1 Nisan’da Sakarya’da olacak…

Düşünün 81 vilayetten sadece 9’u ve bunlardan biri de Sakarya…

Mecliste grubu bulunan partilerin haricinde programları en çok ilgi gören isim olan Meral Akşener dahi ilimizi es geçmemiş…

Öğrendiğimize göre kendisi de 26 Mart’ta Sakaryalılara seslenecek…

Görüldüğü gibi Sakarya vilayeti yine liderlerin gözbebeği durumunda…

Ezelden beri zikredilen “Sakarya, Türkiye’nin aynasıdır” sözü boşa söylenmemiş demek ki…

 

Erdoğan sırtımı sıvazlarsa

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için çok farklı duygular besledim bugüne değin…

Kendisini çok sevdiğim anlar da oldu…

Kendisinden nefret ettiğim anlar da…

Gazeteciliğe başladığım 2004 ile 2010 yılları arası Erdoğan ve AK Parti’yi eleştirmekle geçti…

Hem de ne eleştirmek!

Ülke genelinde durum nedir bilmem ama Sakarya’da en ağır eleştirileri ben yapmışımdır…

Ağzıma geleni söylüyor, aklıma geleni yazıyordum o yıllarda…

Hem yerelde, hem genelde…

Allah ne verdiyse döşeniyordum!

Askere gidip geldikten sonra kafa yapım biraz değişti…

2012 yılı ortalarıyla birlikte iyiden iyiye başka bir adam oluverdim diyebilirim…

O zamanlar pek rüyama girmezdi Erdoğan…

Lakin nedendir bilinmez geçen hafta iki kez üst üsteErdoğan’ı gördüm…

İlkinde hemen hemen bütün devlet erkânının olduğu bir salonda yan yana oturuyoruz…

Sırtımı sıvazlayarak, “Bu çocuğa sahip çıkın” diyor etrafındakilere…

Etraftakiler de başlarını sallıyor, “Başüstüne” der gibi…

Odaya sonradan giren Başbakan Binali Yıldırım, biraz da hiddetlenerek, “Ne yemek yiyeceğimizi de soralım mı” diyor…

“Evet soracaksınız. Mönüyü de o hazırlayacak” diyor Sayın Cumhurbaşkanı ve bizzat Başbakan’a dönerek, “Binali… Sahip çıkın bu çocuğa... Ne derse onu yapın” diye tekrarlıyor…

Pek bir memnun oluyorum ben de…

İkinci rüyada ise bir binanın teras katında Sayın Cumhurbaşkanı, Mustafa Varank ve ben varız…

“Seni 16 Nisan’dan sonra yanımıza alacağız Engin bey” diyor Erdoğan…

“Bey” diye hitap etmesine şaşırıyorum…

Yanımızdaki Mustafa Varank da fena halde bozuluyor Erdoğan’ın bu sözüne…

Kendisinin yerine düşünüldüğümü varsayıyor olabilir…

Diyeceksiniz ki nereden çıktı şimdi bu rüya işi…

Köşe komşum Namık Öze, bugünkü yazısında rüyalara ve önemine değinmiş…

Onu okuyunca aklıma geliverdi…

Rüyada devlet büyüklerini görmek genelde hayra yorulur…

Bakalım Namık kardeşim nasıl bir mana verecek?

 

Nereden nereye geldik

Adapazarı’nın nüfusunun 40 bin olduğu zamanlarda şehirde 7 tane sinema hizmet veriyormuş…

Melek, Saray, Yıldız, Yeni, Atlas, Feza, Fitaş…

Bir de bu sinemaların yazlık versiyonlarıvarmış…

Her bir sinema minimum “bin” koltuk kapasitesine sahipmiş…

Ve hepsi de tıklım tıklım dolarmış…

Gel şimdiye…

Nüfus 1 milyona dayandı…

Kaç sinema var şehrimizde?

Evet, AVM’lerin içinde var birden fazla salon…

Peki, kapasiteleri ne bu salonların?

Ve de hepsi tıka basa dolu mu?

Tamam, gel zaman git zaman meşgaleler arttı, teknoloji falan gelişti, imkanlar çeşitlendi…

Fakat yine de rakamlar bir hayli ilginç değil mi?