Soru kutsaldır. Zira insanın yeryüzünde halife olarak görevlendirilmesi üzerine melekler bu işin sebebini ve kendilerince sonucunu sormuşlardır. Daha sonra Allah Teâlâ ise meleklere “esma” hakkında soru sormuş ve onlar bilemediklerinden dolayı özür beyan etmişlerdir. Daha sonra ise iblise neden Âdeme secde etmediği sorulmuştur. Sonuç olarak Kur’an’ı Kerimde çeşitli soru ve cevapların var olduğu hepimizin malumudur.

            Medya dediğimiz yazılı, görsel ve sesli âlem, insanların karakterlerine göre çeşitlenmektedir. Bu sebeple insan en uç noktalarda soru sormuştur. Peygamberler dahi Rabbimize taleplerini soru ile sormuşlardır.
            Soru ahlakıyla ilgili çeşitli ayetler vardır. Mesela; “Ey İnananlar! Size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır (ama üzülürsünüz). Allah sorduğunuz şeyleri affetmiştir. Allah bağışlayandır, Halim'dir.” 5/101. Bazı sorular vardır ki soranını veya muhatabını üzer. Bu sebeple soru hikmet ve ilim gerektirir. Soru insanın karakterini ortaya koyar. Soru usulü ve edebi, sorudan daha az önemli değildir.

            İnternet medyası sorunun dışında konuya dâhil olanların yorumlarıyla da konuyu ve insanı farklılaştırmaktadır. Sıradan bir haberin yorumları bazen soranı linç ederken bazen de sorulanı suçlu ilan etmektedir. Medyanın hak ve hukuk derdi sadece kazançtır. Bu sebeple masum gözüken bir yayın vahşete sebep olmaktadır. Ahirete inanan insan için haber ve soru ilahi ve insanı kul haklarındandır. Bu söylenilenler sadece Müslüman mezarlığına hesap vermek için gideceğini inananlaradır.

            Gerek yerel ve gerek ulusal medyada bazı haberlerin yoruma kapalı yayınlandığını insan merak etmeden yapamıyor. Biliriz ki medya bazen menfaat tetikçiliğine soyunur. İster hediye, ister reklam, isterse vaad sebebiyle olsun bazı haberler sitelerden erken düşer, silinir ve yorumları gizlenir. Bazı kalemşorlar “Tellal” gibi kazanç sağlamaktadırlar. Sağduyuya değil, sokağa seslenmektedirler. Sokağın ise hikmeti ve aklı azdır.

Üç satırlık bir haber on binin üzerinde okunup, yüzlerce yorum ve binlerce beğeni almasıyla medyanın malzemesi olmak bir anlamıyla haber sarhoşluğunun mezesini oluşturmaktadırlar. İnsanları korkutan ve endişelendiren bazı medya mensupları, korku imparatorluğunun kardan adamlarıdırlar. Zira karşılarında sıcaklık bulduklarında erir ve ayakaltında sürünürler. Kalp ve akılda şahsiyet bulamayan insanlar bedenlerini değil, kalem ve sayfalarını satarak sözde ekmek yediklerini sanırken aslında zakkumu tatmaktadırlar.

Medya yorumcuları ister taraftar, isterse karşı fikirde olsunlar edebi bırakmamalıdırlar. Yorum; Bir yazının veya bir sözün, anlaşılması güç yönlerini açıklayarak aydınlığa kavuşturmak veya bir olayı belli bir görüşe göre açıklama, değerlendirmektir. Yorumlarda isimlerin gizlenmesi, hakaret ve benzeri aşağılayıcı sözler yazarak kalemi kirletmişlerdir. Yorumlar zihin kirliliğine de sebep olmaktadır. Yorumlar admin tarafından gözden geçirilerek yayınlanmaktadır. Bazıları ise farklı sebeplerle gizlenmekte ve yayınlanmamaktadır.

Son Sözü ayetten alalım. “Ey o bütün iyman edenler! Eğer size bir fâsık bir haberle gelirse onu tahkik edin ki cehaletle bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz” Hucurat, 6.