Moderatörlüğünü Aykut Ertuğrul’un yaptığı ‘Edebiyat Söyleşilerinin’ bu haftaki konuğu Necip Tosun oldu. Katılımcılarla öykü yazarlığına nasıl başladığını paylaşan Tosun, edebiyat hakkındaki düşüncelerini belirtti.

YAZILMA VE ATMOSFER ANI
Necip Tosun, “Yazar bir karakter yaratırken veya bir duyguyu aktarırken çok yakından tanıdığı ya da en yoğunlaştığı dönemde yazabiliyor. Eğer o atmosferden çıkmış iseniz, o duyguyu kaybetmiş iseniz yeniden ona dönmek çok zaman ister. O duyguyu besleyecek yeni bir olay başka bir atmosfer olması gerekiyor. Dolayısıyla öykülerin bir yazılma anı bir de atmosfer anı vardır. O anı kaçırmayıp yazmak gerekiyor. Erteledikçe o duygulardan uzaklaşıyorsunuz çünkü hayatta karşınıza başka şeyler çıkıyor. Bende kuram yazılarını bu görev bilinci ile yazdım” dedi.

OKUMA ODAĞINI KAYBETTİK
Tosun, “Bizim yazarlardan öğreneceğimiz çok şey var. Bir kelime bir cümle bile öğrensek o yazara minnet duymak lazım. Hayata, edebiyata bakış anlamında temel mesele okuma dediğimiz kavramın anlamını ortaya koyamamaktır. Biz edebiyatçılar neyi okuyacağız, nasıl okuyacağız ve bu okuduğumuz eserleri nasıl değerlendireceğiz sorusunu sormalıyız. Dolayısıyla bütün bu okuma odağını kaybettik. Ben şunu savunuyorum; okuma dediğimiz şey rastgele, sağdan soldan duyduğunuz veya önünüze gelen popüler bir kitabı okuma gibi bir eylem değildir.”

EDEBİYATIN YARISI SEVGİ YARISI ÖFKE
Tosun, “Edebiyatıma ve yazma coşkuma engel olacak her şeyi engelledim. Gündelik hayatımda ki insani ilişkilerimi asgariye indirdim. Bir yazarın yalnızlığa ihtiyacı olduğunu düşündüm. Sadece edebiyat yapmak istedim. Yazarken ise insanlara çelme takan, yazma heveslerini kıran, hasetlik ve kıskançlık gibi duyguları aşarak yazdım. Bu duyguları aşmayı edebiyatı çok severek yaptım. Edebiyatı ben şöyle ayırıyorum; Edebiyatın yarısı sevgi ise yarısı da öfkedir. Yani insan çok sevdiği için severek yapıyor, bazen de çok öfkelendiği için yapıyor. Beni çok üzen ve kıran birçok olay oluyor. Ben de hemen edebiyatıma sarılıyorum. Bu duygular bana daha çok çalışma şevki veriyor. Dört saat çalışacakken o hırsla sekiz saat çalışıyorum” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi