AK Parti Sakarya İl Yönetim Kurulu’nda yer almak isteyenler için başvurular bugün başlıyor…

“Nasıl yani” diye soranlar olabilir…

Evet, yanlış duymadınız…

Milletvekilliği, belediye başkanlığı veya meclis üyeliği aday adaylık başvurusu değil bu…

Yönetim kurulu üyeliği için başvuru…

Partide kurulan komisyona bir dilekçe, bir fotoğraf ve nüfus cüzdanı fotokopisi ile 23 Şubat Cuma gününe kadar başvuru yapılabilir…

Bizim bildiğimiz kongrede aday veya adaylar çıkar, herkes listesini hazırlayıp divan başkanlığına sunar…

Ama AK Parti sıradan bir parti değil…

Burada işler çok farklı ilerliyor…

AK Parti’de yönetim kurulu üyesi olmak da büyük iş anlayacağınız…

Aldığım duyumlara göre yüzlerce başvuru bekleniyormuş…

Sayı binleri bulabilir diyenler bile var…

Peki, başvurular nasıl değerlendirilecek?

Sanırım başvuranlar arasında daha sonra Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) gözcülüğünde bir sınav yapılacak…

Belli puanı aşan adaylardan üniversite diploması, hatta yüksek lisans veya doktora da talep edilebilir…

Hatta hatta TOEFL puanı bile istenebilir deniyor…

Sonuçta AK Parti yönetim kurulu üyeliği bu kardeşim!

Tüm bunlardan sonra da mülakat aşamasına geçilecektir…

Başvuranların haklarında yapılacak güvenlik soruşturmasını da es geçmeyelim…

Her şey tamamlandıktan sonra “Ankara’da dayın var mı” benzeri sorular gelebilir katılımcılara…

Bir yerlerden torpil bulmaları gerekebilir…

Tüm bu zorlu ve sancılı süreci başarıyla atlatanlar da “kuantum sıçraması” yaparak kendilerini yönetim kurulunun içinde bulabilirler…

Alt tarafı bir yönetim kurulu üyeliği demeyin arkadaşlar…

AK Parti sıradan bir parti değil diyorum size…

“Niye bir insan yönetim kurulu üyesi olmak ister ki” diye de sormayın…

Neden olacak; tabii ki “devlete, millete ve şehrimize hizmet” için…

Ben bilhassa AK Parti içinde hizmet aşkıyla yanıp tutuşan nice insanlar tanıyorum…

Şayet siz de böylesi bir aşka duçar olduysanız bugünden tezi yok il başkanlığının yolunu tutun…

Allah yar ve yardımcınız olsun…

 

Cihan Saraç treni getirebilir

Cihan Saraç’la hiç karşılaşmadım…

Ama adını çok duydum…

Bilhassa sosyal medyayı hayli aktif kullanan birisi…

Ben de Facebook’ta arkadaşım kendisiyle…

Ne iş yaptığı konusunda bir fikrim yok…

Profilinde 25. dönem AK Parti Sakarya milletvekili adayı yazıyor…

Herhalde “aday adayı” demek istedi…

Bir de Yeni Akit ve İstiklal gazetelerinde köşe yazıyormuş…

Meslektaş sayılırız yani…

Sayın Saraç’ın sayfasına ne zaman denk gelsem kendisini Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’la tokalaşırken görüyorum…

Bir sürü fotoğraf var böyle…

Neredeyse gün aşırı ya külliyede ya da mecliste…

Sadece Erdoğan’la da değil, onun yakın çalışma arkadaşlarıyla, Bakanlar Kurulu üyeleriyle, komisyon başkanlarıyla, milletvekilleriyle boy boy fotoğrafları var…

Değişik bir tarzı var…

Cumhurbaşkanı ile tokalaşmakla yetinmiyor örneğin…

Sohbet ediyor…

Sayın Cumhurbaşkanı kendisi aracılığıyla Sakarya’ya selam gönderiyor…

Ve de talimat şeklinde yapıyor bunu…

Bakanlarla da hayli sıkı fıkı görünüyor…

En son Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile fotoğrafını koymuş…

Altına da, “Reis’i beklerken sayın bakanla hasbihal ettik” diye yazmış…

“Çoluk çocuk nasıl” diye soracak hali yok sayın bakana…

Tahmin ediyorum ki devam eden Afrin Operasyonu, Amerika ve Almanya ile yumuşayan ilişkiler ve de Ege denizinde yaşanan gerginlik konuşulmuştur ayaküstü…

Muhtemelen zaman dar olduğu için “Geçmişten günümüze Türk dış politikası ve gelecek perspektifi” konusuna dalamamışlardır…

Her neyse…

Sayın Saraç adeta Cumhurbaşkanı Erdoğan neredeyse orada!

Artık bu durumu Sayın Cumhurbaşkanı da kanıksamış olacak ki kendisinin dediğine göre arkalarda dahi olsa onu görüp elini uzatıyormuş…

Sayın Saraç Sakarya’da olduğu günlerde de mutlaka esnafı gezip sorunlarını dinliyor, AK Parti ilçe teşkilatlarının toplantılarına katılıyor, sivil toplum kuruluşu temsilcilerini ziyaret ederek istek ve şikâyetlerini not ediyor…

Daha sonra herhalde topladığı bu bilgileri Ankara’daki yakın çalışma arkadaşlarına aktarıyordur…

Benim kendisinden naçizane istirhamım, bir daha Reis’le karşılaştığında şu Ada Treni meselesini bir açsın kendisine…

Trenin şehrimiz için önemini ortaya koysun…

Kısa sürede Ankara’da elde ettiği derin bağlantıları ve lobi gücünü şehrimiz için harcasın…

Artık taşın altına elini koysun…

Hadi Sayın Saraç…

Ankara’da koyun ağırlığınızı, bitirin şu işi…

Tek umudumuz siz kaldınız bu meselede…

 

Adapazarı’na Özüm

Erenler’e ise Kıratlı

Geçen hafta Adapazarı ve Erenler belediye başkanlıkları için başvuru patlaması yaşanacağını yazmıştım…

Zira Süleyman Dişli ve Cavit Öztürk’ün son dönemi ve bir daha aday olamayacaklar…

Kimler adaylık başvurusu yapar diye araştırma yaparken ciddi bulgulara ulaştım…

Rivayete göre Adapazarı Belediye Başkanı Süleyman Dişli, kendisinden sonra başkan yardımcısı Rıdvan Özüm’ü hazırlıyormuş…

Erenler Belediye Başkanı Cavit Öztürk de ha keza yardımcısı Muhammet Kıratlı’nın kendisinden sonra başkan olmasını istiyormuş…

İki başkan bu yönde çalışmalar yürütüyormuş…

Özüm ve Kıratlı iki belediyenin en göz önünde isimleri…

Adapazarı ve Erenler’de yapılan birçok projenin ve önemli hizmetlerin altında imzaları olduğu söyleniyor…

Peki, olabilir mi böyle bir şey?

Bence olmaz…

Zira aynı yönetimle devam edilecekse üç dönem kuralının bir mantığı kalmaz…

15 sene belediyeyi yöneteceksiniz, sonra ekibinize bırakacaksınız birkaç dönem de onlar yönetecek…

Ne ala memleket!

Osmanlı İmparatorluğu’ndaki saltanat sistemine benziyor bu iş…

Metal yorgunluğu deyip durmuyor mu Sayın Erdoğan?

Başkanlar yorgun da ekipleri değil mi yani?

Yani anlayacağınız uzak bir hülya gibi geliyor bana bu düşünce…

Kaldı ki illa başkanların ekibinden birileri başkan adayı yapılacaksa her iki belediye için benim bir önerim var…

Adapazarı için tutkuyla bağlı olduğum 4 kişiden biri olan Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Muhammet Durmaz’ı tek geçerim…

Erenler’de de aynı şekilde Kemalettin Kaya’dır benim adayım…

Yıllarca başkanlar sefa sürerken cefayı çeken bu insanların hakkı olmalıdır adaylık…

Kamera arkasındakiler kamera önüne geçmelidirler artık…

Hep yöneticiler yapacak değil ya, biraz da dava adamları başkanlık yapsın…

Değil mi ama?

AK Parti sıradan bir parti değil ne de olsa!

 

Toçoğlu gittikçe gençleşiyor

Geçenlerde bir şekilde Zeki Toçoğlu’nun eski ve gözlüklü bir fotoğrafına denk geldim…

Muhtemelen Serdivan Belediye başkanlığından kalma bir fotoğraf…

Bir o fotoğrafa baktım, bir de şimdiye; arada dağlar kadar fark var…

Zeki başkan resmen birkaç yaş gençleşmiş…

Hem eskiden hep takım elbise giyerdi; şimdi ise deri montlar, lakos tişörtler, yeşil gömleklerle falan görüyoruz kendisini…

Bildiğin “stil sahibi” bir başkan oluverdi kısa zamanda…

Herhalde Serdivan Belediye Başkanı iken yükü baya ağırdı…

Ondan dolayı avurtları çöküyor, omuzları düşüyordu…

Şimdi maşaAllah kapı gibi bir belediye başkanı portresi var karşımızda…

Demek ki Büyükşehir’e gelince iş yoğunluğu ve stresi azalmış…

Şayet Zeki başkan bir dönem daha başkanlık yaparsa 40-45’li yaşlarına geri dönecek gibi duruyor…

Rabbim nazarlardan muhafaza etsin…

 

Stratejik plan nasıl belirleniyor?

Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası (SATSO) geçtiğimiz günlerde ilin stratejik planını belirlemek adına toplantı gerçekleştirdi…

Dış paydaşlarla yapılan toplantıya bazı milletvekilleri de katıldı…

Fotoğraflardan anladığım kadarıyla her masada hummalı çalışmalar yapılıyor, fikir teatileri gerçekleştiriliyor ve canhıraş bir şekilde notlar alınıyordu…

Hep merak etmişimdir ilin perspektifi, stratejik planı nasıl belirlenir diye…

İnsanlar o yuvarlak masada ne konuşurlar, önlerindeki kâğıtlara ne yazarlar!

İnşaAllah bir gün ben de dâhil olurum böylesi bir toplantıya da benim kendi perspektifim de gelişir…

Çok önemsiyorum böyle toplantıları…

Bakarsınız tam bir “strateji dehası” olup çıkarım!