Hayatı sevimsiz ve sıkıntılı kılan olaylar vardır zaman zaman gündeme gelen…
Bunlardan birini hem de şiddetli bir şekilde yaşıyor toplumumuz…
Panik denilen illetin bir illetin pençesine kapılmışız…
Abartıp duruyoruz, rutin olan her şeyi…
Deniliyor ki tedbiri alın, evden çıkmayın…
Çünkü Koronavirüs denilen ve hemen hemen dünyanın bütün ülkelerine yayılan bir salgınla karşı karşıyayız…
Önlem alınırsa ve itaat edilirse bu konudaki devlet uyarılarına, sorun kalmaz…
Paniğe de gerek yok çünkü deniliyor ki “Panik bu virüsün yayılmasında yüzde 50 etken olabiliyormuş.”
O halde gelin, panik sonucu meydana gelen bir olayı hatırlayalım birlikte…
“1950’li yıllarda bir İngiliz şilebi Portekiz’den aldığı Madura şaraplarını İskoçya’ya götürür. Demir attığı limanda yükünü boşalttıktan sonra, şilepte çalışan denizcilerden biri unutulan şarap kolisi kaldı mı diye denetlemek üzere soğuk hava deposuna girer. Onun içerde olduğunu fark etmeyen başka bir denizci ise, kapıyı dışardan kapatır. Soğuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini. Çakısıyla içerden açmaya çalışır kapıyı, mümkün değildir. Boş şilep, yeni yükünü almak üzere Portekiz’e doğru yola çıkar.
Mahsur denizci, depoda açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek bulur. Ama deponun dondurucu soğuğuna fazla dayanamayacağının bilincindedir. Kapıyı açamayan çakısıyla, çelik duvarlara kendisini bekleyen ölüm sürecini yazmaya, daha doğrusu kazımaya başlar. Günbegün, adeta bilimsel bir titizlikle soğuğun vücuduna önce uyuşturucu sonra yavaş yavaş öldürücü etkilerini, el ve ayaklarının nasıl duyarsızlaştığını, donan burnunu ve buz gibi havanın dayanılmaz yakıcılığını anlatır.
Şilep Lizbon’a demir attığında, soğuk hava deposunun kapısını açan kaptan, zavallı denizcinin cesediyle karşılaşır. Duvarlara kazıdığı acılı sonunu okur ve.. kendisi de hayretten dona kalır.
Çünkü soğuk hava deposunun derecesi 19’dur. İskoçya’ya götürdükleri Madura şarapları 18 derecede taşınmayı gerektirmiş, şilep yükünü boşalttıktan sonra soğutma sistemi zaten kapatılmış olup, kendi haline bırakılan deponun sıcaklığı bir derece de yükselmiştir.
Yani biçare denizci donarak ölmemiş, donduğunu sandığı (ya da donacağına inandığı) için ölmüştür.
(Kaynak: Bernard Werber, ‘İzafi ve Mutlak Bilgi Ansiklopedisi’)
Paniğin bağışıklık sistemini % 50 zayıflatan bir etkisi vardır. Ve zihnimiz bize inanılmaz oyunlar oynayabilir. Korku çoğu zaman iyidir, sizi hayatta tutar. Lakin panik her zaman kötü sonuçlar verir. İnsanın boş kaldığı, amaçsız hissettiği anlar ise zihnine en kolay yenildiği anlardır.
Sürekli sıkıldığınızı düşünmek, haberleri takip ederek olası felaket senaryolarına kafa yormak, sosyal medyadaki komplo teorileri ve asılsız haberler ile paranoyada level atlamak yerine zihninizi oyalayacak işler ile meşgul olmayı deneyin.”

İnsanın paniği üzerinden atabilmesi için yukarıdaki öğütlere ilgi duyması gerekir…
Bu sıkıntıdan bir an önce kurtulmak için, önce panik illetinden kurtulmamız dileğiyle, Bizim Bahçe’den “bahar dalı” gönderelim istedik okuyucularımıza…