Valilik konağı yerine Kız İmam Hatip Sarayı yapılmasına karşıyım. Aslında bütün saraylara karşıyım. Adalet Saraylarına karşıyım mesela. Simit saraylarına da karşıyım. Adaletin kendisi yok sarayı var. Simit bu, sarayda yenecek şey mi? Bu nasıl bir aşağılık kompleksidir? Simit yiyorum ama kralım aslında. Peh.
Kız çocuklarımızın İmam Hatip okullarına gitmesine karşı değilim elbette. Hiç kimsenin hiç bir yere gitmesine de karşı değilim. Düzelteyim bu yamuk cümleyi: İsteyen istediği yere gitsin kardeşim.
Peki neden Kız İmam Hatip Sarayı’na karşıyım? Şundan. Yerine karşıyım. O da şundan. Devletin gücünü, devletin otoritesini, devletin şaşaasını, kamu kaynaklarını kullanma rahatlığını senelerce temsil etmiş, vatandaşla bürokrat arasındaki korunaklı ve asla dokunulmaz bir yerin sembolü olan bir yere... Devletin gücü, iktidarın şaaşası, böbürlenmesi, şuur altına ne kadar işlemiş ki İmam Hatip binası yapmaya kalkınca saray gibi yapıyoruz.
Saray dinde yok. Devlette de olmamalı. Kütüphanede olur. Bilim merkezinde olur. Yoksa ne olur? Bakınız kuruluş ve yükseliş dönemi saray mimarisi, bakınız gerileme ve çöküş dönemi saray mimarisi.
Efendim, saray diyen yok ki, bildiğin Kız İmam hatip Lisesi bu. Hah işte, ben de bunu diyorum, niye böyle algılatıyor ya da algılanmasına izin veriyorsunuz?
Mesela, piyasaya sürülen resimdeki kadınlar hakkında diyeceğim şu. Siz eğer başı açık kadınların da kıyafetlerinden bağımsız olarak dindar olabileceklerini düşünmez ve bunu hayatınıza aksettirmezseniz, o resme eteği diz üstünde kadın resmi koydunuz mu, gazeteci de lafı koyar.
Üniversite ve büyükşehir dahil basın bürolarında kimlerin çalıştığını, ne işe yaradıklarını merak ediyorum. Bu resmi oraya koyan mimara, projeciye her kimse, kardeşim burası Adapazarı, bu okula kızını gönderecek hacı amca bize sormaz mı? “Bu ne evladım demez mi, kızlar mezun olunca böyle giyinecekse neden Robert Koleje göndermiyoruz da buraya gönderiyoruz” demez mi diye sormaz mı? İletişimciler tabii danışmanlar, sadece bülten yazmayı ya da dedikodu, kulis üretmeyi, laf taşımayı iletişim zannetmeyen insanlardır.
Konumuza dönelim. İmam Hatip okullarına karşı değilim. Hiç bir okula karşı değilim. Yalan dolana karşıyım. Şuursuzluğa karşıyım. Şuuraltına işlemiş pejmürdeliğe karşıyım, vali konağı yerine imam hatip trampasının kalitesizliğine karşıyım.
Doğru düzgün eğitim almamış... İyi bir üniversiteyi bitirmemiş... Yüksek lisansı, doktorası olmayan... Dünyayı gezip görmemiş... Telif eser vermemiş, kitap yazmamış... Dil bilmeyen... Görgü kurallarından, müzikten, resimden bihaber... Diğer dinleri, en az o dinlerin papazları, hahamları, rahipleri kadar iyi bilmeyen insanların imam ve hatip olmalarına da karşıyım.
Delikanlı gibi bitirelim mi? Bırakalım ulusalcı yerel medyanın saray yakıştırmalarını bir kenara da diyeceğimizi yekten diyelim. Kadınlar dinini öğrenmesin mi? Öğrensin. Ama önce dünyayı öğrensin. Her insan gibi. İnsan gibi. Kabul edelim, kızlar imam hatipe gitmek istemiyorlar. Gönderiliyorlar! Yeni kuşak baş örtülü kızlarımızın kıyafetlerine, konuşmalarına, yürüyüşlerine, makyajlarına bir bakın ne demek istediğimi anlarsınız. Anladınız mı? Anladınız. Peki utandınız mı?