“Ya hayır söyle ya da sus” denilecek bir konu haline geldi, Sapanca Gölü’ndeki su kaybı nedeniyle ortalığı yakıp yıkanların tutumu…

Olur olmaz, ilgili ilgisiz, yetkili yetkisiz, yazar çizer kim varsa felaket tellallığına soyundu…

Sanki böyle bir sonucu özlermişçesine…

Sonu nereye varacağını bilmeden, göldeki çekilmeye yönelik neler yazılıp söylenmedi ki…

“Gölde yaşanan tablo yeni değil” dedi, işin içinde olup da tarihi süreci bilenler…

Böyle kurak geçen mevsimlerde benzer senaryolar üretilir…

“Sonunda gölü kendine getirecek yağışlar başlar ve sorun kalkar ortadan” demelerine rağmen, durmadı saldırılar…

Peşin peşin suçlu arayıp asmak yerine, eskilerin yani güngörmüşlerin yaşadığı süreçlerden yola çıkarak “Sabırla tedbir almak ancak takdiri Mevla’ya bırakmak” şeklinde olmalıydı aslında, tutum ve davranışlar…

Zira bilinir ki tedbir takdiri değiştirmez…

“Hayır göl kendine gelmez... İçme suyu kaynağımız yok olacak” şeklinde saldırıya geçenlerin yanıldığını gösterir gelişmeler başladı, ufak da olsa şu sıralarda…

Bu konuda ilk müjdeli haber, işin patronu SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş’ten geldi.

Bu sıkıntılı süreçte sabredip yağmurların gelmesini bekleyen Rüstem Keleş, son yağmurlarla tehlike sınırı olan yüzde 26 bandının kısa sürede yüzde 30’lara çıkmasıyla, endişelerin yersizliğini dile getiriyordu...

Henüz istenilen oranda olmasa da mevsim gereği beklenen yağışlarla kendini toparlanmaya başlayan Sapanca Gölü’nün eski haline gidişiyle yüzü gülmeye başlayan SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş’in sevincine, mutluluğuna ortak olmamak mümkün mü?

Sadece Keleş’in ve bizim değil, gölden istifade eden herkesin aynı mutluluğu duyduğunu hisseder gibiyiz…

O kötümser, karamsar ve de önyargılı sözleri, yazıları ve yorumlarıyla bir yerlere mesaj gönderenlerin yanıldığını görmek de bir başka sevinç kaynağı…