Aklımızdan çıkmayan, gerçekliğini de hatırlatan deprem üzerinden geçen 21 yılı rağmen henüz önlem aldık, gereği yapıldı güven içinde, endişeye mahal yok diyemez durumdayız.

Geçtiğimiz aylarda Bingöl’de 4.00 şiddetinde bir deprem meydana geldi neyse ki can kaybı yaşanmadı, deprem bilimciler o bölge için uyarılarda bulunuyorlar.

İrili ufaklı benzeri birçok deprem yaşanmakta Ülkenin farklı bölgelerinde, deprem risk altında olduğumuz gün gibi gerçek ve herkesin de ezberinde.

Bir diğer tarafı ise her 30 yılda bir bizim coğrafyamızda deprem yaşandığı gibi garip bir istatiksel tespit vardır.

Dolasıyla bu bilgi üzerinden hareketle son dönemece girmiş bulunmaktayız.

Buna rağmen biz de deprem tartışması, tartışma ve konuşmalarda öte geçemedi.

En son bu hususta ki çıkış Adapazarı Belediye Başkanından ve Sakarya Büyükşehir Belediyesinden yerinde kentsel dönüşüm adı altında çok katlı binalarla dönüşüm fikri geldi ki çok tehlikeli bir öneriydi!

Umarım ortaya atmış oldukları çok katlı dönüşüm tezinden geri dönerler.

Diğer çalışma ise üzerinde durulması gereken sorumlulukta!

Sakarya Üniversitesi Doğal Afetler ve Yönetimi Öğrenci Topluluğu’nun düzenlediği, “Afetlere Hazırlıkta Adapazarı” başlıklı söyleşide “Kentsel dönüşüm el birliğiyle olur” tespiti ve açıklaması oldu Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’ nun.

Takiben de “kentsel dönüşüm şehrin tüm dinamiklerinin bir araya gelmesiyle, ortak bir irade göstermesiyle gerçekleşebilir” diye de benimde çok katıldığım bir ifadesi var.

Yıllar yılı benzeri açıklamalara tanıklık etmeliyiz ancak bu hususta atılmış bir adımda olmadı bugüne dek.

Zamanda daralıyor, içinde bulunduğumuz ana kadar yaşanmamış olan deprem de tamamen şansımız oldu.

Bu kentte siyaset yapan ya da yaşayan her yurttaşın deprem ve buna ilişkin önlemler hususunda bilgisi de vardır söyleyecek sözü de.

Yaşayarak edinilmiş tecrübeler var nihai.

Işıksu’ nun önerisine gelince; el birliğiyle, şehrin tüm dinamiklerinin bir araya gelmesi ve ortak irade gösterilme meselesinin hayat bulabilmesi için öncelik siyasi otoritenin ve yönetici kadrolarının.

Kentsel dönüşüm mücadelenin olmazsa olmazı, birkaç kez de sözün sarf edilmesi adına paylaşımlar oldu, hepsi o kadar.

Kararlılık sergilenemedi, sarf edilen sözlerin altı bir türlü doldurulamadı.

Bırakın kentsel dönüşüm çalışması, hasarlı katlı binaların sorununu, bir var bir yok hükmünde olan hasarlı okullar sorununu çözemedik geçen bu 21 yıl içerisinde.

Daha ötesi ise deprem gerçeği ile oluşmuş olan Yenikent bölgesine sahip çıkmadık, gelişmesini sağlayamadık.

Zorunlu ikamete mahkûm edildi insanlar o bölgede, kamu aklı bir türlü kabul edemedi Yenikent bölgesini.

Depreme ilişkin mücadeleye önce buradan başlamalı, kararlılığınız var ise Yenikent bölgesini cazibeli kılın, zorunlu ikametten çıkarıp yaşanılası bölge haline dönüştürmek ile işe başlayabilirsiniz.

Bir şey yapıyor olmalısınız.

Bunun yolu da bölgeye sosyal donatılı yatırımların sayısını artırmak, şehir merkezi ile bağlantıyı ulaşımı sağlıklı hale dönüştürmek.

Yani raylı sisteme bölgenin kavuşturulması.

Ardından da hasarlı bina stoku ve yerinde kentsel dönüşüm ile kat sayısını arttırmadan sorunu çözmek.

Yola siz bir girin şüpheniz olmasın şehrin tüm dinamikleri arkanızdan gelecektir.

Yeter ki siz kararlı olun, kamu yatırımı olan Adliye Sarayı inşaatına bir an evvel bölgede başlayın, peşi sıra yeni yatırımlar kazandırın bakın görün sorunun üstesinden gelinecektir.

Hiçbir şey yapmayıp, sadece sözle yetinir kalırsak yolda kat edemeyiz karşılaşacağımız ilk depremle de istenmeyecek ve bedeli ödenmeyecek ağır kayıplar yaşarız.

Ete-kemiğe bürünmüş, eyleme dönüşmüş işler yapmalıyız, aklımıza geldiğinde depreme dair açıklamalar yapmayı terk etmeliyiz.

Şairin dediği gibi umut vaat edici sözleri bırakmalı, somut adım atmalı.

Zaman daralıyor.

Fakat artık ümit yetmiyor bana,

Ben artık şarkı dinlemek değil,

Şarkı söylemek istiyorum.