En'âm Suresi 1,

Hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a aittir. Böyleyken kâfirler, birtakım putları Rablerine denk tutuyorlar.

Yaptığım araştırmaya göre karanlık geçtiği bütün ayetlerde çoğul yani karanlıklar olarak aydınlık tekil olarak kullanılmış. Yanlış araştırma yapmış isem sutun her zaman düzeltmelere açıktır. Karanlığı çoğul aydınlığı tekil olduğunu gördüğümde çok şaşırdım. Bu ne muazzam bir bakış açısı öğretisidir. Bu emir bile bizlere karanlıklara düşmememiz için nelere şüphe ile bakmamız gerektiği neyin aydınlık olarak önümüzde durduğunu görmemiz için yeterli olduğunun delilidir. Bizleri affetmesi umuduyla…

Neden karanlıklar denmiş diye başlayalım.

Bütün semavi dinler bedeni ve fikri karanlıklardan kurtarmak için indirilmiş ve çeşitli ayetlerle kurtuluş yolları gösterilmiştir. Sonra birileri dinleri kendi çıkarları için dini inanç ve düşünce sistemlerini kendileri için kullandıkları an karanlıklar çağı başlamıştır. Bu kurtuluş yollarından başka fikirlere ve insanlara ve onların yollarını kurtuluş yolu olarak görenler ALLAH I değil onları Rab edinmiş oluyorlar. Yolları ve üslupları çeşitli olduğu için çoğul olarak kullanılmıştır. Karanlıklar denmiştir. Karanlıklar aydınlığın kaybolması sonucunda ortaya çıkan durumdur. Karanlık aydınlığın olmadığı durumlarda vardır. Karanlık asla aydınlığı yok edemez. Saptırmanın yolları çok olduğu için karanlıklar denmiş olamaz mı ? Böylece bütün karanlıklar tek bir çatı altında toplanmış oluyor. Aydınlık tektir. Teklik aleminin olduğunun göstergesi olarak tekil kullanılmıştır. Karanlıklar ve aydınlık bizim taleplerimizin sonucudur. Belki de edindiğimiz ve Rabbimizin yerine koyduğumuz bir sürü bedeni ve fikri olarak teslim olduklarımızı Rab’laştırdığımız için kölelikten kurtulamayıp karanlıkların hakim olduğu bir dünya meydana getirmişizdir.

Kurtuluş gösterilmiş.

Aydınlığa talip olup okumamız ve aydınlığı yaşamamız gerekmekte. Başka çıkış yolu olmadığı Aydınlık gibi meydandadır.