Beklenmedik bir misafir gibi ansızın gelir…

Hem de en sevdiğimiz bir misafir gibi gelir, sürpriz yapar…

Beyaz, bembeyaz elbisesiyle…

“Her bir kar tanesine nezaret eden bir melek var…”

Meleklerin nezaretinde… 

Çok uzak diyarlardan iner gelir dünyamıza usul usul... 

Kar dünyayı özler, dünya da onu… 

Bu hasret yakışır birbirine…

Ve birbirini özleyenler, bir gün olur, kavuşurlar… 

Bir anda koca bir şehir, baştan aşağıya beyaza bürünür…

Dünyamızda her yer, her ev, her eşya, ondan nasibini alır… 

Hangi servet, hangi gayret yeterdi dünyayı bu renge boyamaya? 

Dünyanın bütün mevcut hazineleri bir araya gelse de, yetmez dünyayı bu renge boyamaya… 

Bir düşünsek, “El- hak” deriz…

Seçilen renge bir bakın…

Renklerin en güzeli, en asili, en temizi… 

Bu da düşündürmeli bizi, hepimizi…

Öyle değil mi? 

Zevkler ve renkler tartışılmaz derler ya, Allah’ın seçtiği renk ise, tartışmasız en güzelidir...

Ağaçlar, tarlalar, evlerin çatıları… Bir de minareler…

Beyaz renk onlara ne de güzel yakışır… 

Kim bu rengi seçer? 

Bu güzelliği kim bize armağan edip gönderir?

Hem de tane tane, usul usul kim indirir? Kim?

Üstelik o zarif, dantel dantel işlenmiş taneleri birbirine çarptırmadan, üst üste bindirmeden kim indirir? 

Tam mevsiminde ve tam vaktinde onları dünyamıza kim gönderir?

Bunun cevabını en başta çocuklar bilir, meraklı minikler bilir... 

Onun için ki, çocuklar Allah’ı çok sever…

Allah da bu en güzel hediyelerini onlar sevinsinler diye bu mevsimde onlar için gönderir, belki de onlar için indirir… 

Uzak ülkelerden, belki de yedi kat göklerden o bembeyaz çiçekleri onlar için indirir…

Kıymetini bilenlere bir mektup olur her kar tanesi… 

Bunun için birbirine benzemez hiçbir kar tanesi…

Çocuklar yüzü suyu hürmetine bir güzellik yaşatır Rabbim dünyamıza…

Çok şükür, bu mucizeyi çocuklar bir meteoroloji olayı olarak görmezler, Allah’tan bir armağan bilirler…

Onun için onlar daha fazla sevinmeyi ve her sene karlarla buluşup görüşmeyi hak ediyorlar…

Allah’ın o sonsuz rahmetinin her şeyi kuşattığı gibi, beyaz tanecikler de her yeri kaplar…

Ki biz buna hiç layık olmasak da…

Aramızda bu nimete layık olanların hürmetine, karlar göklerden melekler nezaretinde iner…

Seyrine doyum olmaz bu manzaranın…

Gelişi bir başka, gidişi bir başka güzeldir karların…

Her kar tanesi nefes nefese düşeceği yeri bilircesine usul usul gelir ve gönderilir…

Elindeki adrese rağmen, postacının bile adresi şaşırdığı olur…

Karların nereye, ne zaman ineceği bellidir…

Adresi hiç şaşırmazlar…

Hem de onca uzak mesafelerden... 

Ve öyle bir yere gelip konarlar ki oradaki güzellik, dünyada hiçbir gözün görmediği bir güzellik olarak görünür gözlere... 

Allah’ın ilminde, iradesinde ve kudretinde olan her şey, böyle yerli yerindedir dünyada… 

Ne güneş, ne gün, ne de gece vaktini hiç şaşırmaz…

Ne baharlar, ne de karlar, geleceği mevsimi hiç şaşırmazlar... 

En dakik hesaplar içinde gelirler; bir müddet gözlere görünüp giderler…

Bir kayıp söz konusu değil, üzülecek bir şey yoktur…

Her şey Allah’ın ilmi dâhilindedir…

Vakti geldiğinde tekrar gönderilirler…

Bir misafir edasıyla sürpriz yapıp gelirler ve gönlümüzü fethedip giderler…

Hikmetini ve kıymetini bilen, düşünüp tefekkür eden, bu nimeti de Rabbinden bilenler kazanır...

KISA BİR ÖYKÜ
Güzel düşünmeye devam et

“Ne yapıyorsun?”
“Düşünüyorum.”
“Güzel, güzel düşünmeye devam et.”
“Kinayeli olmadı mı?”
“Olsun… Güzel bir düşünce de ibadet sayılır. Sen güzel düşünmeye devam et…”

NURLARDAN

Nur’dan hayata dair bir cümle:
“Eğer hasmını mağlûp etmek istersen, fenalığına karşı iyilikle mukabele et.”

Bediüzzaman, Mektubat, 256

BR NÜKTE

KIS(S)ADAN HİSSE

Gıybete karşı uyanık olmak
Gıybetin freni:
“Es-salâtüve’s-selâmüaleykeyâRasûlallah…”
Kendi yaptıklarına değil de sana mı bakıyorlar tuhaf tuhaf?
Öyleyse bir daha:
“Es-salâtüve’s-selâmüaleykeyâRasûlallah…”
Ta ki onlar susana, senin de kafan rahat edene kadar…

BİR DUÂ

III. Ahmed, Prut seferine çıkan Baltacı Mehmet Paşa’ya şöyle duâ etmiştir:
“Sancak-ı Şerifi sana,
Seni, Cenâb-ı Bârî Teâlâ Hazretleri’ne emanet eyledim.”

TEFEKKÜR...

Hayata bugün yeniden başlamak isteyenler için:
“Bilmediğin şeyin peşine takılma. Kulak olsun, göz olsun, kalp olsun; bunların hepsi muhakkak ki, ondan mesuldür.” (İsrâ: 36)

Allah kimi sever?

“Allah (cc) gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever.” 
       Hz. Peygamber (asm) Camiu’s-Sağir/ no.1072
Madem öyle, haydi gençler!

VEREN ALLAH OLUNCA

Nimetler bol olduğu için ucuz değil;
Allah verdiği ve O yarattığı için ucuz.
Bir elmanın hakikî fiyatı bir lira değil, bir kâinattır…

BİR FİLMDEN DİYALOG

P. Gauguin: “Tablolarına bakınca çok hızlı çalıştığını görüyorum”

V. Van Gogh: “Sen tablolarıma çok hızlı bakıyorsun.”

BİR ŞİİR

Kalbî bir yaraya belki devâ olur:
“Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa;
Başım, onların hepsi için secdeye varsa…”
 Necip Fazıl Kısakürek

Not: 

Bu sayfanın ciddi takipçilerinden biri olan Kuyumcu Ahmet Köseoğlu Ağabeyi perşembe günü ahirete yolcu ettik. Rabbim rahmet eylesin, günah ve taksiratlarını affeylesin.