Dile kolay, 120 sene bu şehre hizmet verdi Adapazarı Ekspresi…

Gitti geldi, gitti geldi, gitti geldi…

Bazen düdüğünü çala çala geldi, bazen salına salına…

Kimi zaman acılar getirdi, kimi zaman sevinçler götürdü…

Kâh sevdiklerimize kavuşturdu, kâh sevdiklerimizden ayırdı…

Bu trenle yolculuk yapmayan, bu trene dair anısı olmayan çok az insan vardır…

Adapazarı-Haydarpaşa seferleri 2012 yılında hızlı tren hattı çalışmaları nedeniyle durduruldu…

Gel zaman git zaman seferlere ancak geçtiğimiz yıl başlanabildi…

O da Ariye-Pendik arasında; günde karşılıklı üç sefer…

Nerede o ihtişamlı Ada Ekspresi, nerede bu seferleri ve güzergâhı kuşa çevrilmiş Arifiye-Pendik ekspresi!

Hepimiz özlüyoruz o eski günleri…

Hepimiz istiyoruz trenimiz geri gelsin…

Kimimiz yazıp çiziyoruz, kimimiz sokağa dökülüyoruz, kimimiz imza topluyoruz…

Lakin bu çabaların hepsi beyhude canım efendim!

O tren kaçtı gitti, bir daha da geri gelmez!

Oldu da Büyükşehir Belediyesi ikna oldu rayların yeraltına alınmasına, senelerce inşaatı bitmez…

Hadi oldu inşaat da bitti, tren Pendik’ten öteye gidemez…

O tarihi Haydarpaşa Garı, artık otel mi olur, müzeye çevrilir bilinmez…

Velhasılı kelam Adapazarı-Haydarpaşa arasında tren yolculuğunu rüyalarımızda yaparız ancak…

Bu konuyla yakından ilgilenen ve de son derece iyi niyetli bir şekilde çaba gösteren insanlara seslenmek istiyorum:

Siz bırakın Ada Ekspresi’ni, ADARAY’ı geri getirin, öpüp de başımıza koyalım!

SİYASETÇİLER KİMSEYİ SEVMEZ

Geçenlerde bir rüya gördüm, daha doğrusu kâbus diyelim; uzun müddet etkisinden kurtulamadım…

Memleketim Sapanca’da, seher vaktinde, gölün kıyısında dolanırken birden aksakallı bir dede karşıma dikiliverdi…

“Ey oğul” diye başladı nasihat vermeye:

“Ey oğul…

Sana bazı nasihatlerde bulunacağım…

İyi dinleyesin beni…

Siyasetçilere fazla kaptırma kendini…

Bil ki onların bambaşka dünyaları vardır…

İçlerinde fırtınalar kopar her daim…

Herkese bir şüpheyle bakar, ‘Acaba hakkımda ne düşünüyor’ diye kafalarında hesap yaparlar…

Herkesi kendilerine düşman zanneder, mesafeyle yaklaşırlar…

Ne yapsan, ne etsen onlara yaranamazsın…

İyi yazdığında yüzüne güler, en ufak bir eleştirinde suratlarını asarlar…

Gün gelir geçmişte yaptıklarını unutur yüzüne dahi bakmazlar…

Şunu bilesin ki hiç kimseyi sevmezler…

Gülücükleri sahtedir, övgüleri de öyle…

Bilhassa sen çok saf bir çocuksun...

Duygusal bir yapın var…

Hemen kandırırlar seni…

Ensene vurup lokmanı alırlar…

Kullanırlar seni evlat…

İşleri bitince de bir mendil gibi buruşturup bir kenara fırlatırlar…

Sen sen ol, hiçbir siyasetçinin sevgisine aldanma…”

Kan ter içinde uyandım ki, “Ben sevgisiz yaşayamam. Ben sevgisiz yaşayamam” diye sayıklıyorum…

Neden hep böyle rüyalar gördüğüme de bir anlam veremiyorum açıkçası…

Birilerini göresim mi geldi acep?

SAKARYASPOR MAÇLARINA NEDEN GİTMİYORUM?

Bilinenin aksine tam bir futbol tutkunuyum…

Hangi lig olursa, hangi maç olursa olsun izler ve yorumlarım…

Yorum ve analizlerimin Rıdvan Dilmen ve Metin Çerlik’ten aşağı kalır yanı yoktur…

Bu yönümü bilenler neden Sakaryaspor maçlarına gitmediğimi soruyor zaman zaman…

Maç günleri genelde çalışıyorum da ondan…

Sayfalarla boğuştuğum için vakit bulamıyorum…

Öncesiydi, sonrasıydı bir maç en az 3 saatini alıyor insanın…

Nerede bizde o kadar bol vakit hemşerim?

Yoksa ben de kurulurdum Şeref Tribünü’nde Zeki başkanın sağına, soluna veya arkasına…

Oraya almazlarsa da Basın Tribünü’nde yerim garanti…

Oturur keyifle maç izlerdim…

Bir yanıma Erdem’i (Yıldırım) alırdım, diğer yanıma da Şenol’u (Çivicik)…

Gençlere hiç sakınmaksızın aktarırdım tecrübelerimi…

HELAL OLSUN VALİ COŞ’A

Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş, geçmişten günümüze medya dünyasıyla belki de en sıcak ilişkiler kuran validir…

Belli periyotlarla gazeteleri ziyaret ederek çalışmalarıyla ilgili bilgiler verir, soruları cevaplandırır, istişarelerde bulunur…

Sadece gazetelerle de sınırlı değildir Sakarya medyasıyla olan ilişkileri…

Dergilere röportaj verir, ajanslara konuşur, internet sitelerine konuk olur, radyo programlarına katılır…

Gazete olsun, radyo olsun, internet sitesi olsun kimseyi ayırmayıp, kimseyi küçümsemeyip, herkese eşit mesafede yaklaşıp davetlere olabildiğince icabet eder…

Böyle yaparak aynı zamanda bir Peygamber sünnetini de yerine getiren Sayın Valimiz Coş’u, bir basın mensubu olarak bu hassasiyetinden ötürü bir kez daha kutlamak istedim…

Hem devlet adamı olmak, hem de gönül insanı olmak her kula nasip olmasa gerek…

SELİM GÜNDÜZALP YAZILARINA BAŞLIYOR

Zafer Dergisi Genel Yayın Yönetmeni, kıymetli büyüğümüz, ağabeyimiz, hocamız Selim Gündüzalp, o tadına doyulmayan yazılarına yeniden başlıyor…

Gazetemizde haftanın iki günü yayınlanan ve hayli ses getiren, birçok kesimden büyük takdir gören yazılarına yoğun programı dolayısıyla ara veren Gündüzalp’in ilk yazısı önümüzdeki Cuma günü Yeni Sakarya sütunlarında yer bulacak…

Gönül dünyamızı ısıtan, maneviyatımızı kuvvetlendiren, Allah ve Resul sevgisi aşılayan, okuyanlara ümit veren ve de bizleri her zaman iyiye, güzele, doğruya yönlendiren bu yazıları imkânınız varsa bizzat gazeteyi satın alarak, olmadı internet sitemize girerek mutlaka takip edin…

Emin olun bir okumaya başladınız mı bir daha vazgeçemeyeceksiniz…

Yeniden aramıza hoş geldin Selim ağabey…

Allah bizi birbirimizden ayırmasın!