Bazı musibetler vardır insanı üzer ancak bakarsınız sonu, son derece verimli ve hayırlı sonuçlara açılır…

1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası NATO “Bizim silahlarımızı iznimiz olmadan kullandınız” dedi ve uzun süren silah ambargosuna gitti…

Peki ne oldu!

Ülke “Gayırdan gelecek imdattan” ümidini kesip kendi savunma sanayiini kurmak adına düğmeye bastı…

İşte o dönemin başbakanı rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan idi…

Onu görevden uzaklaştırmak için ülke içindeki işbirlikçiler ile birlikte harekete geçen vesayet odakları, daha önce yaptıklarının bir benzerini Refah-Yol hükümetine de uygulayarak, Başbakan Erbakan’ı istifaya zorladı…

Bütün bunlar yakın tarihte halkın gözü önünde gerçekleşti…

Onlar böyle bir hesabın içinde iken Erbakan hocanın bıraktığı yerden bayrağı alıp yola koyulan ve ilk defa Milli Güvenlik Kurulu toplantısında vesayet odakları karşısına dikilen dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yeter, kesin sesinizi!” şeklindeki gür ve cesur çıkışı, bir anlamda ülkenin makus talihini sona erdiren soylu bir tepki olarak geçti siyasi tarihimize…

Daha sonra, halkından aldığı güçle girdiği her seçimi biri hariç açık ara kazanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kurulmuş tuzakları tek tek saf dışı bırakıp, bugünkü özgür ve muktedir iktidarlar dönemini başlatmış oldu…

İslam anlayışından kaynaklanan şuurla olayları farklı bir çerçevede ele alan, yalnız yurt içinde değil, bugüne kadar birbirinden kopuk ve duyarsız bir şekilde varlıklarını yürütmek isteyen tüm İslam ülkelerinin uyanışına da vesile olan bir hareket başlatan devletimiz, bir anlamda “diriliş asrı” denilen sürece de öncülük ediyor…

Siyonist Yahudilerin korkusu olan “o Müslüman anlayışının” harekete geçmesi adına bugün atılan adımların çıkardığı ışık, giderek aleve dönüşecek izlenimi oluşturmuş görünüyor…

Savunmasız Filistin halkının çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek demeden üzerlerine ölüm kusan, bombalar yağdıran İsrail’i de dize getirecek olan tepkiler ülkemizi ve İslam alemi bir yana, dünyanın çeşitli ülkelerindeki insan sevgisi odaklı vicdanları da harekete geçirmiş görünüyor…

İnternet ambargosu ile bugüne kadar görülmemiş bir dirençle karşılaşan İsrail askerleri ve Yahudi polisi, yaşadığı moral bozucu olayların önce ülke içine, sonra da dünyaya yayılmasından korkuyor olmalı ki barbarlıklarının görülmesini engellemek için tüm imkanlarını kullanıyor…

Ancak bu defa döktükleri kanda boğulacaklar!

Yeter ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkemizi haklı kılacak barışçı girişimlere yönelik turlarını tamamlasın…

Bu aşamadan sonra olacakları düşünürken, Ortadoğu’nun farklı bir dünyaya açılacak olan kapısından girecekler, o işgal edilmiş toprakların gerçek sahibini karşılamaya hazırlanacak…

Buna inanmayanlar dün olduğu gibi bugün de olacaktır, hiç kuşkusuz…

Artık güçlülerin değil, Hak için yola koyulup haklı olmanın verdiği moralle zafere koşacak olanların kazanacağı bir yenidünya anlayışının fitilini ateşleyen devletimizin Mevla yar ve yardımcısı olsun diyerek, o günlere tez zamanda ulaşmak adına sefere koyulanlara önce selam, sonra  “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…

“Unutulmasın ki zafer daima inananlarındır.”