TDK sözlüğünde İskandil: İtalyanca. Denizin derinliğini ölçme, bu iş için kullanılan araç, işin içyüzünü öğrenme, bilgi toplama, sorup soruşturma anlamlarına gelmektedir.
Yazının başlığını önyargıyla okuyup “İskambil” oyun kâğıdı zannetmeyiniz. “İskandil” kelimesinin kumarla ve oyunla alaka ve ilgisi yoktur, peşinen söylemiş olayım. İskandil; kısacası denizin derinliğini ölçmeye yarayan bir alettir.

Konumuza dönecek olursak insanlar bir deryaya benzer. Uçsuz bucaksız halleri vardır. Her an değişime ve dönüşüme açıktır. Tek düze değildir. Daima fırtına ve vesveseler arasında yol almaktadır. Bu sebepledir ki insan tanınmadan ilişki kurulamaz. İnsanı sadece beden ve vücut olarak tanımak aynaya bakmaya benzer. Asıl olan onun bilgeliğini, cehaletini, zaaf ve erdemlerini bilmek gerekir. Kur’an’ı Kerimin birçok hükmümde cahillere karşı davranışımız öğretilir. “Kolaylığı seç, iyi olanı emret, cahillere aldırma!” A’râf, 199. Bir diğer ayette ise “Rahmân’ın has kulları yeryüzünde vakarla yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, “selâm” deyip geçen kullardır.” Furkân, 63.

Abdullâh bin Abbâs -ra- şöyle anlatır: Uyeyne bin Hısn, Medîne’ye geldi ve yeğeni Hur bin Kays’a misâfir oldu. Hur bin Kays, Hazret-i Ömer’in istişâre heyetinden idi. Zâten genç olsun yaşlı olsun bütün âlimler (Kurrâ) Hazret-i Ömer’in danışma meclisinde bulunurlardı. Bu sebeple Uyeyne, yeğeni Hur bin Kays’a: “–Yeğenim, senin devlet başkanı yanında îtibârın yüksektir. Beni kendisiyle görüştür.” dedi.

Hur, Ömerden izin aldı. Uyeyne, Hazret-i Ömer’in yanına girince:

“–Ey Hattâb oğlu! Allâh’a yemin ederim ki, bize fazla bir şey vermiyorsun. Aramızda adâletle de hükmetmiyorsun.” dedi.

Hazret-i Ömer hiddetlendi. Uyeyne’ye cezâ vermek istedi.

Bunu sezen Hur: “–Ey mü’minlerin emîri! Allâh, peygamberine, “Af yolunu tut, iyiliği emret, câhillerden yüz çevir!” (el-A’râf, 199) buyurdu.

Benim amcam da câhillerdendir.” dedi.

Allâh’a yemin ederim ki, Hur bu âyeti okuyunca Ömer -ra -, Uyeyne’yi cezâlandırmaktan derhâl vazgeçti.

Zâten Hazret-i Ömer, Allâh’ın kitâbına son derece bağlı idi. (Buhârî)

- Hz. Âişe'den: Bir adam Hz. Peygamber’in yanına (girmek için) izin istedi, Hz. Pey­gamber o adamı görünce "Aşiretin bu oğlu ne kötüdür" (Uyeyne b. Hısn) yahut da; "Aşiretin (fezara kabilesinin) bu adamı ne kötüdür" buyurdu. Adam içeriye girip oturunca onu yumuşak (güler yüz) yüzle, hoş bir şekilde karşıladı. Adam ayrıldıktan sonra Hz. Âişe: “Ey Allanın Resulü (yanına girmeden Önce) onun hakkında söyleyeceğini söyledin sonra da hoş muamelede bulundun” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Ey Âişe! Benim çirkin ifadeler kullandığıma ne zaman tanık oldun?” Diye sordu ve ekledi: “Kıyamet gününde Allah katında insanların en şerlisi, kötülüğünden korkarak insanların kendisini terk ettiği kimsedir" buyurdu. (Buhârî)

İnsanların derinliklerini öğrenmeden yapılacak ilişki ve tepkiler faydalı sonuç vermeyecektir Kaptanlar deryaların derinliğini ölçtüğü gibi, bizlerde insanların derinlik ve hallerini ölçüp biçerek davranmalıyız. Değil mi? (YouTube: vaazevi)