Ülkemizin siyasi tercih ve rejimi din eğitimi konusunda hiç iyi bir sonuç vermemiştir. Zira bir ülkenin din hürriyeti  “Din eğitimi hürriyetine” bağlıdır. Maalesef ilk çeyrek asırda din, din adamı, din eğitimi ve dini yayın çok sıkı bir takip ve baskı altında tutulmuştur.

İmam hatip okulları din eğitimi açısından daima gündemde olan ve tartışma değerini kaybetmeyen bir olgudur. Şimdi ise imam hatip mezunlarının üstün başarılıları kendi alanlarının dışına yönelmekte ve bu alanda yarışmaktadırlar. Bir diğer husus ise imam hatiplere kız öğrenci alınma meselesidir. İmam hatiplerin gece eğitiminde de hatırı sayılır yirmi yaş üzeri öğrenci bulunmaktadır. İmam hatip okulları ilköğretim seviyesinde eğitim vermektedir. İlk kurulduklarında beş yıllık ilkokuldan sonra dört yıl okuyan imam olabiliyordu.

Laik eğitim sistemi içinde ders sayısı ve muhteviyatı diğer emsal okullara göre oldukça çoktur. Bu sebeple orta öğretimde ki öğrenci sayısını lise de muhafaza edememektedir. İmam hatipli olmayı eskiden cenaze yıkayıcısı olmakla alay edilirdi. Şimdi ise bu konu kapanmıştır. Din eğitimi bakımından çok yeterli değilse de şuur ve aidiyet olarak varlığını sürdürmektedir.

Siyaseten imam hatip neslini sahiplenen ve müdafaa edenler ilk dönemde imam hatipli değildir. Bu okulların açılış ve kapanışlarından her iki siyasi cenahta menfaat ve oy devşirmişlerdir. Darbeye sebep olan fetö grubu da imam hatibi asla sevmemiştir. İmam hatipli gençlere yüklenen ve beklenen ağır sorumluluk diğer liselerden beklenmemektedir. Tecrübeyle sabittir ki imam hatipli gençlerin kahir ekserisi dini alan ve hayat içinde ömür sürmektedirler. Sosyal çevreleri de bu işe katkı sağlamaktadır. Bizim evde 1967 den 2017 ye kadar imam hatip eğitimi devam etmektedir. Büyük ailemizde ise yirmi civarında imam hatipli vardır.

İmam hatip bir yönüyle laiklik sisteminin dışında görünürken, diğer taraftan sistemin izni ve imkânıyla hayat sürmektedir. Tıpkı birçok İslami kuruluşta bu durum mevcuttur. Parti, okul, vakıf, kurs, yayıncılık gibi tüm unsurlar sistemle beraber sisteme rağmen hayat sürmektedirler. Sanırım bu yıldan sonra din görevlilerinin hepsi sadece ilahiyat mezunu olmakla kalmayacak aynı zamanda Diyanet akademide de eğitim alarak göreve başlayacaklardır.

Bu kurumların yüklendiği maddi ve manevi imkânları hiçbir sivil cemaat yapısı taşıyamaz ve sürdüremez. Bu kurumları kendi içinde geliştirmek ve dış destek ünitelerince eğitim kalitelerini artırmak gerekir. Hatta yurt dışı İslami ülkelere lisans eğitimine gitmek için bu diplomalara da ihtiyaç vardır. İmam hatiplerin eğitim kalitesi ülkenin eğitim kalitesinin bir parçası ve benzeri olduğu unutulmamalıdır. Her ailede en az bir kişinin bu eğitimi alması gerekir. Okul dersleri diğer ortaokul ve lise derslerine ilaveten Kur’an, Arapça, hadis, tefsir, fıkıh, akaid, kelam, hitabet, dinler tarihi gibi dersler vardır. Aslında imam hatipli olmak diğer öğrencilerin kullanmadıkları kapasitelerinin nasıl kullanılacağını da göstermektedir.

İmam Hatiplerin açılması, inşası ve bu uğurda ki gayret ve çile ülkemizin makus tarihinin acı bir gerçeğidir.

Pazar sabah namazı sonrası Orhan camiinde saf suresi tefsir dersine bekleriz.