Yerel seçimlerin üzerinden tam tamına 7,5 ay geçti…

Genel seçimlerin üzerindense tam tamına 17 ay…

Yerel seçimler öncesinde AK Parti’nin sloganı “Gönül Belediyeciliği” idi…

Geldiğimiz noktada sloganın ne kadar doğru seçildiğini çok net görebiliyoruz…

Zira ortada hizmet falan yok…

Sadece gönül belediyeciliği var…

Vatandaşları ziyaret edip gönüllerini alıyor belediye başkanları…

Esnafı ziyaret edip hâl hatır soruyorlar…

Yeni bebeği olan aileleri ziyaret edip küçük hediyeler veriyorlar…

Hep birlikte fidan dikiyorlar, çiçek suluyorlar…

Geride kalan 7,5 ay içerisinde olan biten bu!

Somut, ele tutulur, gözle görülür, dişe dokunur bir icraat gören veya duyan var mı?

Zaten birçoğu bir önceki belediye başkanından enkaz devralmış!

“Mış” diyorum çünkü kendi iddiaları böyle…

Tek tek hesapları ve projeleri inceleyen onlar, biz değiliz…

Müthiş bir devr-i sabık siyaseti, kapalı kapılar ardında eski başkanlara müthiş bir veryansın!

İşin garibi hizmet diye takdim edilenler de önceki başkanların projeleri…

Kendi ürettikleri bir proje yok!

Ülkedeki ekonomik gelişmelerin de etkisiyle kurdele kesene rastlayamadık bugüne değin…

Geçmişte her ay büyük, hemen her hafta küçük çaplı açılışlar, kurdele kesmeler, temel atma törenleri falan düzenlenirdi…

Haftanın 5-6 günü bir belediye başkanı manşetlerde yerini alırdı…

O eski günlerden eser dahi kalmadı…

Vatandaşı gez, esnafı dolaş, yeni bebeği olanlara hediye ver ve böyle böyle 8 ayı geride bırak…

Oh ne ala memleket!

Yeni belediye başkanı olanlarda az biraz heves vardı…

Ama başkan olduktan sonra pek çoğu adeta makam koltuğuna mıhlandı kaldı…

Belediye başkanlığında son dönemine girenler ise adeta ununu eleyip eleğini duvara astı…

Ne bir heyecan, ne bir dinamizm, ne de plan proje var ortalıkta!

İçlerindeki hizmet etme aşkı sönmüş hepsinin…

Bir şekilde kalan 4 seneyi de tamamlayalım havasındalar…

Kaldırım döşemeyi, asfalt atmayı, çöp toplamayı falan hizmetten saymıyorum hiç!

Yani o kadarını da yapsınlar artık…

Ama başta da dediğim gibi büyük katılımlı açılışlar, temel atma törenleri, proje tanıtım toplantıları falan hepsi mazide kaldı…

Varsa yoksa gönül belediyeciliği…

Sizin anlayacağınız, “Hizmet edemiyoruz bari gönlünüzü alalım” demek istiyorlar…

 

Bu kaçıncı müjde Sayın Yavuz?

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, Sakarya Barosu’na yaptığı ziyarette mevcut adliye binasının yetersizliğinden bahsetmiş…

Adliyenin yetersizliğinin fakında olduklarını itiraf eden Milletvekili Yavuz, yeni bir adliye binasının müjdesini vermiş…

Gönül belediyeciliği hesabı!

“Adliye binası yapamadık, bari müjdesini verelim” diye düşünmüş…

Allah aşkına bu kaçıncı müjde?

Bu kaçıncı söz, bu kaçıncı vaat?

Yıllarca yeni adliye binası için yer aradınız…

Birkaç yılı “Adliye merkezde mi yapılsın yoksa Yenikent’te mi kalsın” tartışmasıyla devirdiniz…

Güç bela Camili’de bir yer bulup bakanlığa tahsis ettiniz…

Onun üstünden de birkaç sene geçti…

Bu süre zarfında ne bir temel attınız, ne de temel için bir tarih verebildiniz…

Bizde bütün bunlar olurken Düzce ve Yalova da dahil olmak üzere bütün komşularımızda son derece yeni ve modern adliye sarayları inşa edildi…

Biz aramızda tartışıp dururken, atı alan Üsküdar’ı geçti yani…

Şimdi tüm bunların üstüne çıkmış “Sakarya’ya yeni bir adliye binası kazandıracağız” diyorsunuz…

Ve bütün gazeteler “Yeni Adliye binası müjdesi” başlığıyla manşetten veriyor bu haberi…

Güleyim mi, ağlayayım mı bilemedim açıkçası!

 

Bu ne güzel bir fotoğraftır

Gönül belediyeciliğinden dem vurmuşken Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’dan bahsetmemek olmaz…

Zira bu işi en iyi yapan belediye başkanı şeksiz şüphesiz kendisi…

Belediye başkanı seçildiği günden beri vatandaşın içinde…

Kâh bir esnaf ziyareti, kâh bir mahalle gezisi…

Sürekli halkla iç içe bir görüntü veriyor Mutlu başkan…

Hakkını yemeyelim; somut, kalıcı ve gözle görülür projeler için de zemini hazırlıyor bir yandan…

Zaten bütün ümitler de kendisine bağlanmış durumda…

“Bu dönem yaparsa Mutlu başkan bir şeyler yapar” diyen vatandaşların sayısı o kadar fazla ki…

Mutlu başkanın rutine bağladığı vatandaş buluşmalarından bu görüntü düştü telefonuma…

Fotoğrafa uzun uzun baktım…

Bulvarda bir banka oturmuş iki hanımefendinin önüne çömelmiş, onlarla koyu bir sohbete dalmış Mutlu başkan…

Dışardan tanımayan biri görse herhalde belediye başkanı olduğunu tahmin edemez kendisinin…

Zerre kibri yok, bilakis muazzam bir tevazuu ve karşısındaki insanlara saygısı var Mutlu başkanın…

Ey bu şehrin belediye başkanları…

Madem para yok hizmet yapamıyorsunuz, gırtlağına kadar borçlu ve kadroları ağzına kadar doldurulmuş belediyeler devraldınız madem; en azından gönül belediyeciliği yapın…

Mutlu başkanı örnek alın…

Kendinizi makam odalarınıza hapsedip kodamanlarla ve protokol üyeleriyle değil vatandaşla bir araya gelin, dertleşin, onlarla hemhal olun…

Unutmayın; gönül belediyeciliği bedava…

Sadece biraz alçakgönüllü ve tevazulu olmak yetiyor…

 

Ali İnci gibi dobra olun biraz!

Bu şehirde milletvekilliği ve belediye başkanlığı kulisleri hiçbir zaman bitmez…

Öyle ki; seçim biter, hemen ertesi gün bir sonraki seçimin hesapları yapılmaya başlanır…

Her iki seçimin üstünden hatırı sayılır bir zaman da geçti…

Haliyle kulislerde dedikodular da şiddetlenmeye başladı…

Gözler ilk önce milletvekilliği adaylığında olacak…

Zira önümüzdeki dönem Ali İhsan Yavuz 3 dönem kuralı gereği aday olamayacak…

Kenan Sofuoğlu da dönem sonunda bir daha aday olmayacağını açıkladı…

Geriye Çiğdem Atabek ile Recep Uncuoğlu kalıyor…

Bu iki isim devam etse bile bugünün şartlarında iki koltuk boşalıyor demek…

Şimdiden adaylığın zeminini hazırlayanlar olduğunu duyuyoruz…

Ha keza Büyükşehir Belediye başkan adaylığı için de için için yanan insanlar var…

Her nedense Ekrem Yüce başkanın 5 sene sonra tekrar aday olmayacağını veya aday gösterilmeyeceğini düşünüyorlar…

Neye dayanarak böyle bir düşünceye sahipler açıkçası bilmiyorum…

Ama Büyükşehir başkanlık koltuğunda daha şimdiden birçok insanın gözü olduğunu adım gibi biliyorum…

Şimdi AK Parti’nin önemli siyasi figürlerine gidip milletvekilliği veya Büyükşehir adaylığı için fikirlerini sorsanız hepsinden benzer ve klasik cevaplar alırsınız…

“Bizim için makam değil, dava önemli” vecizesine sarılırlar…

Ya da, “Bize nerede görev verilirse o görevi hakkıyla ifa etmeye çalışırız” derler…

“Önemli olan davaya hizmettir. Bu dava için gerekirse mahalle delegesi bile olurum” türünden ütopik yaklaşımlarda bulunurlar…

Sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan asker arkadaşlarıymış gibi, “Reis ne derse o” veya “Reis ne görev verirse o” türü cümleler kurarlar…

Ama bir kişi istisnasız bir şekilde amacını ve hedefini açık eder: Ali İnci…

Geçenlerde Yeni Dünya Vakfı’nın toplantısında kendisine “Siyaseti bıraktınız galiba” diye sorulunca “Ne münasebet efendim” yanıtını verdi…

“Daha yaşımız genç” dedi Ali başkan…

Bundan sonra da ama milletvekilliği, ama Büyükşehir adaylığını sonuna kadar kovalayacağını çok net bir şekilde gösterdi…

Ali İnci’yi bu yüzden seviyorum…

Siyaset iddia işidir…

Siyaset iddialı adamın işidir…

Kovalayacaksın, çabalayacaksın, inat edeceksin…

Asla pes etmeyeceksin!

Ve savaşını verirken de milletin arkasından iş çevirmeyecek, direkt arenaya çıkarak mücadeleni aşikâr bir şekilde vereceksin…

Beylik laflarla çalıyı dolanmayacaksın…

Belki yiyen çıkıyordur bu numaraları…

Lakin ben yemem!

Gözünden tanırım bu şehirdeki tüm siyasileri…

Ve istisnasız hepsinin içinden geçenleri adım gibi bilirim…

Değirmende ağartmadık kardeşim biz bu sakalı!