Türk edebiyatının Ihlamur’u o.

Ihlamuru yani şifası, yani huzuru, yani iç açan rayihası.

Dergi denilince akla İstanbul gelir bu ülkede ilkin; Varlık, Türk Edebiyatı, Dergâh, Yedi İklim, Ay Vakti hep İstanbul’dan neşet ediyor ya. İkinci olarak Ankara gelir; Hece, Hece Öykü, Edebiyat Ortamı, Kültür Ajanda vesaire, hep başkent patentlidir ya.

İstanbul ile Ankara’nın façasını üç dergi bozdu: Kayseri’den Ihlamur, Konya’dan Mahalle Mektebi, Elazığ’dan Bizim Külliye. Bu üç dergiyle, senelerdir, edebiyatta biz de varız dedi Anadolu.

Üçünün de İstanbul’dan Ankara’dan geri kalır yanı yok. Muhteva/içerik yönünden de, estetik açıdan da.

Edebî başkaldırının üçlü saç ayağından birisi Ihlamur.

Ihlamur Anadolu’dur; dize dize, satır satır, yazı yazı. Şiir şiir, hikâye hikâye, deneme deneme. Hatta portre portre. Sayı sayı, dergi dergi, kitap kitap.

Anadolu’nun yükselen sesi. Anadolu’nun yücelen sesi. Anadolu’yu yükselten ses.

tam anlamıyla mecmuamızdır bizim. Mecmua, toplanılan yer, mekân, dergi. İstanbul’dan Ankara’ya, Edirne’den Van’a, Eskişehir’den Urfa’ya, Tokat’tan Balıkesir’e… il il, şehir şehir. Şair şair, yazar yazar. Topluyor hepimizi. Topluyor, çoğalıyor, çoğaltıyor. , Anadolu’nun güzel kokulu edebiyat çiçeği. Her ay başka başka güzelliklerle ışıtıyor gönlümüzü.

Kayseri’nin de altıncı harikası o: Kayseri denilince bir asırdır beş unsur, kar (Erciyes), kâr, tüccar, üretim, mantı akla geliyordu. Altıncı olarak, on iki senedir Ihlamur geliyor artık.

Hakan Sarı, Gasyeri’nin genetiğini değiştiriyor yavaş yavaş, helâl olsun ona.

Anadolu bozkırlarına Ihlamur ağacı diken adam Hakan Sarı.

2010 yılı baharında Mardin’deydim. GAP Kültür Birliği’nin başındaydım. Cep telefonum çaldı. Kayıtsız bir numara arıyor. Âdetim değildir kayıtlı olmayan numaraları açmak. Kayıtlılara yetişemiyorum zira. Açtım yine de. Genç bir öğretmenmiş, arayan. Adı Hakan’mış. Ihlamur adında bir dergi çıkartıyormuş, beş altı sayıdır. ‘Sizin çıkarttığınız Irmak, 100. sayısına ulaşmış. Tebrik ediyorum. Biz de 100. sayıya ulaşacak bir dergi çıkartma gayretindeyiz. Sizin tecrübelerinizden faydalanmak isteriz. Bana biraz yol gösterir misiniz Fahri Bey?’ dedi. Allah Allah. Ben de, bu telefon konuşmasından üç ay önce Yüce Yaradan’a bir söz vermiştim: 'Kim benden ne isterse, o bende varsa, senin rızan için vereceğim ya Rabbi’ diye. Ne diyeyim ben şimdi Hakan’a. Gerekenleri söyledim. Evet yönünde elbette.

Bir telefonla, bu telefonla başladı Hakan Sarı ve Ihlamur ile dostluğumuz.

Hakan Sarı ile o konuşmadan, on bir sene sonra, üç şey kalmış hatırımda: Hakan bir edebiyat serdengeçtisi maşallah, bir. ‘Ihlamur, bundan sonra benim de dergimdir’ deyişim, iki. ‘Bakanlıkta Mustafa Çalışkan adında güzel kalpli bir adam var. Telefonu da şu. Selâmımla görüş, o yardım edecektir sana’ sözüm, üç.

üç söz de gerçek oldu geçen zaman zarfında, çok şükür: Ihlamur dalya dedi. (Sarı gibi bir serdengeçti sayesinde.) Mustafa Çalışkan’ın himmeti on bir senedir devam etti. Ihlamur, her ay düzenli yazdığım, benim de dergim oldu. (Yetmedi, 128 sayfalık Ihlamur Fahri Tuna Özel Sayısı (Kasım 2020, sayı 84) bile yayımlandı.)

Hakan Sarı budur işte. Böyledir. Buncadır.

Tuttuğunu, - görüştüğünü mü desek - kervanına katar. Katmıştır, katmaktadır, katacaktır. Gönülle hem de. Sevgiyle.

Bizde kurumlar kişilerle kaimdir.

Ihlamur bir buçuk bin kişidir, zahir.

Bir Hakan, buçuk Yusuf, bin de bizler. Yazarlar ve okurlar yani.

İmalat hatası adamdır bizim Hakan. Sen Gayserili ol, ömrünü para gazanmak yerine para harcatacak dergiciliğe hasret, ver, ada. İş mi bu? Gayserinin yüz garası adam. Alacağına hep ver. Ver de ver Mıstavaliii, ver de ver.

Öyle deel ama işin aslı. Asıl Gayserili Hakan’ımız aslında. Geleceğe yatırım onun ki. Ülkenin geleceğine, Türkçenin geleceğine, edebiyatın geleceğine. Hani Temel’e sormuşlar: ‘Güzelliğu mu isteyisun, çirkinliğu mu?’ ‘Ben gelip geçici şeylerden hoşlanmeyirum. Bağa çirkinluğu verun siz da!’ diye cevaplamış ya Temel. Hakan Sarı da paranın gelip geçici, üç günlük, ötelere faydası olmadığını fark eden uyanık Gayserililerden. Akilli uşak anlayacağınız.

İddiamdır: Hakan Sarı, çıkarttığı 100 sayılık Ihlamur, yayınladığı ve yayınlayacağı kitaplarla, üç hastane, sekiz fabrika, on iki işhanı, yirmi sekiz vergi rekortmenliğinden daha büyük iş yapmıştır. Gayseri’ye de, Anadolu’ya da, Türkçeye de. Şimdiden on yılların, elli yılların, yüz yılların ötesine taşımıştır dergisini, eserlerini ve dolayısıyla kendini. Helal olsun ona.

Vefalı adamdır. ‘Dedemin duasıyla yapabildik bu işleri hani’ der sık sık. Babasının adını da oğluna vermiştir: Necati. Komşu kızıyla evlidir, Hakan. Komşu dediysek, aynı sokaktan, aynı mahalleden, aynı ilçeden değil, Sivas’tan. Kayseri ile komşu değil mi Sivas? Meslektaşı Fatma kardeşimiz, onun en büyük yardımcısı destekçisi enerjisidir. Kızının adı mı? Gülfem. Gül medeniyetinin sevdalıdır ya Hakan. Ya ne koyacaktı kızına isim; değil mi ama.

Hakan Sarı kırklandı bu sene, Ihlamur yüz dedi. On sene içinde Hakan’ı ellisinde, Ihlamur’u iki yüzünde görmenin mutluluğunu göreceğiz, yürekten inanıyorum buna.

Parantez içinde, 2001 Ocak ayından itibaren 132 sayı aylık Irmak Dergisi’ni yayımlamış bir ağabeyi olarak, de benden ona: Hayallerimi gerçekleştirdiği için. (Not: Dergi adı olarak benim önerim Ihlamurdu ama yayın kurulundaki dostlarım Irmakta ittifak edince, mecburen razı olmuştum ben de.)

Vefalı dergidir Ihlamur. Yaşayan nice yazara özel sayı/dosya yapmıştır. (Bu satırların sahibi de bu vefadan nasibini alanlardandır. Müteşekkirim.) nice özel sayı/dosyalar da yoldadır. Bilirim. Sezerim. Görürüm.

Başucu kitaplar yayımladı Hakan. Pardon Ihlamur. Benden duymayın da, nice başucu kitaplar da yolda: Ahi Evran, Hacı Bektaş, Yunus, Neşet Ertaş vs. vs. Allah Hakan’ın enerjisini eksiltmesin, arttırsın.

Bizi biz yapan büyüklerin izinde peşinde yolunda Ihlamur.

Ihlamur bizim, Ihlamur bizden, Ihlamur bizce.

Ihlamurlu Hakan, sürprizlerin adamdır. Sürprizlerin projelerin güzelliklerin. Zenginliklerin.

Bin yıldır bu topraklarda olduğumuzun, Yesevi ocağından gelişimizin, Yunus’un yolundan gidişimizin ruhunu kuşanmış, ondan nice proje proje, kitap kitap, sempozyum sempozyum eserler beklemek, onu tanıyanlar bilenler sezenler için sürpriz olmayacaktır. Olmamalıdır. Diyeyim size.

Sarı Hakanımızın yönetimde nice edebiyat zaferlerine imza atacaktır. Gözlemimiz, ümidimiz ve öngörümüz budur. Öngörümüz, dileğimiz, duamız.

Hakan Sarı’nın Ihlamur’u; Anadolu’nun dört bir yanından çağıldayan Türkçenin coşkun sesi.

Yunus kadar eski, Karakoç kadar yeni sesi.

Coşkun hiç eksilmesin Ihlamur. Ve Hakan.