Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenecek olan Süs Bitkiciliği Festivali öncesi gerçekleştirilen tanıtım toplantısına katıldım geçen salı günü…

Kırkpınar’da yapılan toplantıya ilgi bir hayli büyüktü…

Hemen hemen tanıdığım bütün basın mensupları oradaydı…

Hepimiz bilhassa Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce’nin konuşmasını pür dikkat dinledik…

Yaklaşık 40-45 dakikayı bulan, hayli uzun bir konuşmaydı…

Yeri gelmişken söyleyeyim:

Ekrem başkan her söz aldığında gerçekten çok uzun konuşuyor…

Bu konuda gördüğüm kadarıyla çevresi de uyarmıyor kendisini…

Ekrem başkanın konuşmalarının süresini biraz daha aşağı çekmesi gerektiğini, bunun kendi menfaatine olacağını düşünüyorum…

Aslında konuşmanın içeriğine baktığınızda Ekrem başkanın neden bu kadar uzun konuştuğunu da anlıyorsunuz…

Toplantının konusunun Süs Bitkiciliği Fuarı olmasına karşılık Ekrem başkan başka konulara da değindi…

Hazır basın mensuplarını da yakalamışken, belediyenin bugüne kadarki çalışmalarını detaylı bir şekilde anlatarak, bir nevi “İcraatın İçinden” sunumu gerçekleştirdi…

Oysa böylesi bir toplantının daha farklı bir ortamda, slaytlar eşliğinde, daha geniş bir katılımla ve sonunda soru-cevap bölümü de olacak şekilde yapılması gerekiyor…

Her neyse…

Konuşmasının bir bölümünde kendisiyle ilgili yapılan eleştirilere değinen Ekrem başkan, “Zaman zaman yazıları okuyorum. Bazı projelerimiz ‘Bu da Büyükşehir’in işi mi’ diye eleştiriliyor” dedikten sonra, ses tonunu da sertleştirip yükselterek, “Her şey Büyükşehir’in işidir! Her şey Büyükşehir’in işidir!” diye konuştu…

Sonra da basın mensuplarına dönerek, biraz sitemkâr ama tatlı bir dille, “Bizi arkamızdan itekleyecek, ‘Hadi başkan hadi’ diyecek, bizi motive edecek yazılar yazın. Kuvve-i maneviyemizi bozacak yazılar yazmayın” ifadelerini kullandı…

Daha sonra bu sözlerini basın mensuplarının da alkışlamasını istedi ve bunun üzerine birçok basın mensubu da kendisini alkışladı…

Ekrem başkan hangi yazılardan rahatsız oluyor, hangi yazılar kendisinin kuvve-i maneviyesini bozuyor, açıkçası çok merak ettim…

Neredeyse bütün basın-yayın platformlarını mütemadiyen takip eden bir insanım ve bugüne kadar Ekrem başkanı eleştiren çok fazla yazıya rastlamadım…

Kendisiyle ilgili eleştirisi yazısı görmedim desem yeridir…

Şehirde Ekrem başkanı eleştiren gazeteci sayısı herhalde bir elin parmaklarını geçmez…

Hal böyleyken Ekrem başkanın bu kadar sert üslupla basından dert yanmasını açıkçası çok yadırgadım…

Aslında Ekrem başkanın konuşmasının içeriğine ve özüne baktığımızda, bilhassa şahsımın tam da kendisinin istediği türden yazılar yazdığı kanaatindeyim…

Onu ateşleyecek, arkasından itekleyecek ve de onu daha fazla motive edecek şeyler yazdığımı düşünüyorum…

En başından beri büyük çaplı, büyük ölçekli, şehri ayağa kaldıracak, toplumda heyecan yaratacak projeler hayata geçirilsin diye didinip duruyorum…

Şehir depreme hazır hale getirilsin, kentsel dönüşüm projeleri yapılsın, raylı sistem taşımacılığı projesi hayata geçirilsin, caddeler genişletilsin, geniş geniş bulvarlar ve parklar yapılsın, altyapı sorunları halledilsin, Sakarya Nehri şehirle bütünleştirilsin, yeni otoparklar ve düzenlemelerle şehir trafiği rahatlatılsın diye yazıp duruyorum…

Sadece şimdi de değil, kendisinden önce de yazıyordum bütün bunları…

Ama Ekrem başkan bu konular dururken bal ve süt evleri açmayı, kekik, biberiye, salep ve kenevir ekmeyi, Donatım Park’a uçak, Sakarya Nehri’ne saltanat kayığı indirmeyi ve de Gar Meydanı’na Kabak Anıtı dikmeyi tercih ediyor…

Gündeme bu gibi konularla gelmeyi yeğliyor Ekrem başkan…

Sözü geçen projeleri küçümsüyor değilim ancak başta saydığım büyük çaplı işler yerine bu gibi icraatlara öncelik ve ağırlık verilince haliyle sırıtıyor ve de şehirde sıklıkla bunun konusu yapılıyor…

Her köşe başında “Şehrin sorunları bitti de balımız sütümüz, kekiğimiz biberimiz mi eksik kaldı! Bir uçağımız, kayığımız ve kabağımız eksikti!” yorumları yapılıyor…

Her gittiğim yerde, her girdiğim ortamda, partili partisiz, yetkili yetkisiz herkesin dilinde bu cümleler var Ekrem başkan…

Vatandaş bunları konuşurken, bu şehrin en etkili ve yetkili insanları bu gibi icraatları diline dolamışken bir gazeteci olarak ne yazacağım ben Allah aşkına!

Karnımızdan mı konuşalım, Allah’ın bildiğini kuldan mı saklayalım, bütün bunları köşemizde dile getirmeyelim de sağda solda dedikodusunu mu yapalım!

Şehrin eksikleri ve beklentileri gün gibi ortada dururken her yaptığın icraatın arkasından “Bravo başkan, çok yaşa başkan, sana helal olsun başkan” mı diyelim!

Belediye ağzına kadar personelle dolmuşken, insanlar artık odalara sığamayacak, kendilerine oturacak yer bulamayacak hale gelmişken, “Önüne geleni işe al, belediyeyi personele boğ başkan” mı diyelim!

Büyükşehir Belediyesi’nin yıllara sari yetişmiş ve alanında uzmanlaşmış personeli birer birer görevinden alınıp adeta pırasa gibi doğranırken, kütüphanede görev yapan insanlar teşkilat yöneticilerine yer açmak için gasilhanelere sürülürken, “Sen doğrusunu yapıyorsun, bütün kadroları boşalt ve yerlerine kendi adamlarını yerleştir, böyle devam et başkan” mı diyelim!

Herkesin diline dolanan ve sohbetlere alay konusu olan kimi icraatlar için gözlerimizi mi yumalım, sesimizi mi kısalım, kulaklarımızı mı tıkayalım!

Böyle yaparak sana iyilik mi etmiş olacağız yani!

Tüm olumsuzlukları görmezden gelip sadece övgü ve sitayişte bulunup senin önünü mü açmış olacağız!

“Hadi başkan deyin bana” diyorsun ya; işte ben de tam onu diyorum:

Haydi başkanım haydi diyorum!

Şöyle bir silkeleyin kendinizi ve ekibinizi ve gaza basın başkanım diyorum…

Demeye de devam edeceğim!

İyi işler yaptığınızda alkışlayacak, yanlış yaptığınızı veya eksik olduğunu düşündüğüm işler için de sizi eleştireceğim!

Bundan doğal ve doğru ne olabilir!

Düşmanınız değilim, rakibiniz değilim, kötülüğünüzü ve mahvınızı isteyen biri de değilim!

Geçmişten gelen bir husumetimiz, bir anlaşmazlığımız, bir alıp veremediğimiz de yok sizinle!

Art niyetimiz, kafamızın arkasında farklı düşüncelerimiz, gizli ajandalarımız yok!

Bu şehri seven, bu şehirde yaşayan ve bu şehirde yaşadığı için şehrinin iyi yönetilmesini isteyen bir gazeteciyim ben sadece…

Belki sözlerim biraz acı, eleştirilerim de biraz ağır gelebilir lakin bilenler bilir, övgülerim de tadından yenmez benim…

Siz hele bir iddialı projelerinizi hayata geçirin, şehri bir ayağa kaldırın, vitesi bir yükseltin…

Öyle sipariş üzerine oturduğu yerden değil, yerinden kalkıp sizi ayakta alkışlayacak olan da yine ben olacağım bilesiniz!