“Günümüzde yapılacak en önemli duadır” diye başladı sözlerine bir sabah vakti, sohbetine doyum olmayan bir dost…

Allah tüm insanları canavarlaşmış insanların şerrinden korusun…

Bu dua bana “Bozulduğu zaman insandan gayri canavar yoktur” sözünü hatırlattı…

Hala etkisi altında olduğum telefon satıcılığı ile ekmeğini kazanan hanımları kurşun yağmuruna tutan acımasız insanın yaptığı ve hiçbir beşeri vicdanın kabul edemeyeceği akla mantığa sığmayan saldırı sonucu can kaybı olmayışı ve dahi olmaması için yapılan dualara katılmamak mümkün değil…

Maalesef böyle insanların dolaştığı bir toplumda yaşıyoruz…

Bu doğrultuda cezaların caydırıcı olduğunu söylemek zor…

Bir Avrupa Birliğidir alıp başını gider yıllardır…

Batılı ülkelere şirin görünmek adına yasaların yumuşatılması sonucu değişen hükümlerden sonra artan cinayetler ve yitirilen canlar böylesine biperva sürüp giderken, acımasız insanlara verilecek hiçbir ceza, kanayan yüreklere düşen yangını söndürmeye yetmez…

Yetmediği gibi her gün azalacağı yerde artan canice saldırılar ne ilktir ne de son olacaktır sanırım…

Toplumda huzuru sağlamak adına mevcut iktidara önemli, bir o kadar da zaman kaybetmeden caydırıcı cezaları devreye koymak düşüyor elbette…

İki cana hunharca kurşun yağdıran acımasız saldırgana ne ceza verilecek, doğrusu merak etmemek elde değil…

“İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.”

Bu olay anını görüp de kanamayan hiçbir vicdan olamaz…

O nedenle Mevla tüm insanları bozulan insanların şerrinden korusun deyip, saldırıda yaralanan Ahsen Demirci ve Tuğçe Nur Yılmaz’a geçmiş olsun gülleri gönderelim istedik Bizim Bahçe’den…

EKMEĞİN İSRAFI

Geçen hafta sonu gazetelerdeki habere göre Sakarya Üniversitesi Hendek Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler Bölümü öğrencileri ekmek israfını önlemek adına bir girişimde bulunmuş…

Ne zaman böyle bir haber düşse ilin ve ülkenin gündemine, iktisat hocamız Prof. Dr. İsmail Özaslan’ın bu konuya yer verdiği bir derste anlattıkları gelir aklıma…

“Bir sabah çıkın erken saatte Sultan Ahmet sokaklarına ve bakın çöp kutularına atılmış ekmek dilimlerine…

Sonra da hesabını yapın bir yıllık israfın…” diyen hocamızı haklı çıkaracak böylesi manzaralardan geçilmez olurdu sokaklar çoğu zaman…

Dün İstanbul’da böyleydi de bugün Adapazarı’nda durum farklı mı!

Türkiye Fırıncılar Federasyonu da ekmek israfı konusunda uyarılarda bulunur ama bir türlü geçilemez önüne ne hikmetse…

“Ekmek kadar mübarek” bir nimetin bu şekilde harcanmasını bırakın içimize sindirmeyi, akla mantığa ve dahi hesaba gelir bir yanı olamaz elbette…

“Bir yılda çöpe giden ekmek bedeli ile kaç okul, kaç hastane ya da kaç sosyal tesis yapılır” şeklinde araştırmalar adeta dudak uçuklatan rakamlara ulaşırken ve bu doğrultuda yapılan uyarılara rağmen israfın önüne geçilemeyişinin önce keselere sonra da vicdanlara yaptığı tahribatın altından gün gelir de kalkılamaz olursa, saç baş yolmanın da bir yararı olmaz sanırım…

O halde yapılacak iş ya ekmeği küçülterek satışa sunmak ya da toplu tüketim alanlarında atık ekmeği değerlendirecek bir yol izlemek…

Dünyanın gidişatı da böyle hareket edilmesini gerektiriyor…

Yarınlar geç olmadan “bu büyük nimetin” israfına önlemeye yönelik tedbirler almak, toplumu bilinçlendirip yönlendirecek etkili bir eğitim politikası izlemek, kaçınılmaz hale gelmiş bulunuyor…

Bilmem Fırıncılar Federasyonu Başkanlığını yıllardır başarıyla yürüten ve bu doğrultudaki gayretlerini bildiğimiz Halil İbrahim Balcı ne düşünür!

Sanırım bizden farklı bir görüşü yoktur…

O halde vakit geçirmeden gereğini yapmak adına yola koyulmalı bir kez daha ve tez elden…

Ona ve fırıncı esnafı ile tüm tüketicilere kolaylıklar dileğiyle Bizim Bahçe’den “Siyah güller” gitsin istedik…