Bu gün kısa yazılar var ama uzun uzun düşüneceğimiz konular…

...
Hayatın içinde her şey var neşede, kederde...
Hayat böyle...
Acı olmadan tatlı olmuyor...
....
Bir bilgeye sorarlar:
"Dünya ile bağımız nasıl olmalı?"
Cevabı:
"Her şeyi, her an bırakıp gidebilecek kadar bağlı olun dünyaya…"
...
Hep söyleriz bunu...
Çocukluğumuzda her şey başkaydı…
Oyunlar bile öyle tatlıydı ki bırakıp da eve gidemezdik bir türlü…
Artık büyüdük…
Soralım peki…
Büyüdük de ne değişti, şimdi de işlerimizi bırakıp eve gidemiyoruz…
Bu durum ahiret için de geçerli…
Dünya işlerine bazen öyle kaptırıyoruz ki yaratılış gayemizi unutuyoruz...
Oysa neydi insan, neydi dünya...
Hatırlayalım bir daha:
"Dünya bir misafirhanedir.
İnsan ise onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeye lazım olan levazımatı tedarik etmekle mükelleftir…"
Bediüzzaman 
...
İnsan her şeyden birşeyler öğrenir dünyada...
Kendisinden de, kendi dualarından da...
Dua; dua edeni, söyleyeni eğitir…
Onu, istediği şeye benzetir...
Öyle ise:
Bir elimizi duaya verelim, bir elimizi tövbeye ve istiğfara...
Tadı gelsin yaşamanın…
...
Not tuttun mu?
Tuttum ama herşey değiştiği için vazgeçtim!
Neden; not aldığın şeyler mi yoksa sen mi değiştin dedim…
İkisi de dedi…
...
Dilin insan üzerinde esrarlı tesiri vardır…
Türkçeyi güzel kullanan bir yazar, dünyamıza fark etmesek de çok şey katar…
Dilimizi sevdirir bize, güzel konuşmayı da…
...
Usta/seçkin yazarların eserlerini okuyan insanın hayatı renklenir…
Dilin görünmez matematiği, okuyanın zihnini biley taşı gibi keskinleştirir...
Okuyamamanın tövbesi okumaktır...
Başka yol yok…
...
Gece olmadan sabahın kıymeti bilinmiyor…
Babam, halam, amcam, dayım, teyzem hep olacak zannediyordum…
Bir bir göçtüklerini gördüm...
Kimsenin kalmadığını gördüm...
Ona göre ey nefsim…
...
Askerde bir arkadaşımız vardı,
adres yazanlara güler geçerdi...
Nedenini sordum?
Terhis olunca herkes birbirini unutacak dedi…
Öyle olmadı...
Trabzonlu Muammer'le biz unutmadık birbirimizi...
...
Uzattığım çiçeğe baktı,
sonra da bana…
Dedi ki:
Nasibim ezelde takdir edilmiş de, senin elinle beni bulmuş...
Ne kadar tefekkür etsem ve ne kadar teşekkür etsem azdır...
...
"Aşkla geçen zaman ömürden eksilmez…"
Allah için yapılan her iş, her sohbet içinde geçerli... Hatırlandıkça çoğalır, o kıymetli vakitler...
...
Allah yolunda yorgunluk yok...
Yoruldukça bu yolda ömür bereketlenir...
İnsan daha da güzelleşir...
Başkalarının hayır duası, hayatımızın da mayasıdır...
...
"Bugün rüzgâr da bir başka esiyor" dedi…
Arkadaşı cümleyi şöyle tamamladı:
"Rüzgâr bile birbirini sevenler için bir başka eser..."
"Neden?"
"Allah için birbirini sevenleri Allah da sever…"
...
Allah boş duranı sevmez...
Başlayın bir yerden, hayata hayat katmaya...
Size göre de, yapacak bir şey vardır herhalde…

Arayın, sorun, gayret edin...
İçiniz rahatlar…
Deneyin…
...
İnandığın kıyılara doğru kulaç at ki dev bir dalga seni başka sahillere götürmesin…
...
Ya Fettah!
Bahar geldi fetih gecikmesin…
Bir ağacın süslenip göze gösterdiği güzelliği farkedip ona Allah namına bakmak ne ulvi bir ibadettir…

Melek'lerin nazarından kaçmaz insanlar bilmese de…
...
Surda bir taş eksiltendir Fatih…
Fetih Ordusu oradan girecektir şehre...
Kalblerin fethi ise, en mühimi…
Fetih gecikmesin ne olur…
Hepimiz birer Fatihiz çünkü...
İstanbul fethedilmiş diye üzülme, fethedilecek milyar gönüller var…
...
Sonunda geldik kalbimizdeki niyet kuşuna...
O küçük kanatları ile nereye kadar gider demeyin...
Onlar, o güzel niyetler arşı alaya kadar giderler…
...
Köylüler bilirler...
Akşamüstü kırlardan eve dönen inek sürüleri boş buldukları komşu kapıdan içeri girip meydandaki karpuzları yerler...
Nefsimizde öyle açık kapı buldu mu dalıyor hemen...
Destur diyelim...
...
Nefsin yularını din/ahlak tutmazsa, hem burada hem ötede başımıza çok işler açabilir…
Ya Rab nefsimizin her nevi hile ve tuzaklarından sana sığınıyoruz...
...
Allah’ım, günahlarımızı sevaplara çevir...
Kalbimizi imanla hayatlandır...
Kalbimizi sevginle rızıklandır...