Yaşları neredeyse bir asra yaklaşan bir dostluğun hikâyesine zemin hazırlamış MHP Adapazarı Belediye meclis üyesi Hayrettin Hacıbektaşoğlu…

Her yıl belli mevsimde ana kucağı, baba ocağı, adı esprilere konu olan Karadeniz’in renkli kenti Of’a gider, çıkar dağlara dağlara…

Bu yaz yanına yaşı dalyaya, sağlığı ise yarı yaşına yakın bir durumda olan, bir zamanların yorulmak bilmez ustası ve müteahhidi olan babasını da almış…

Gayesi, onu unutamayacağı sürprizlere hazırlamak imiş…

Baba Hacıbektaşoğlu’nu önce doğup büyüdükleri Of’un Hayratlı beldesi Ağaçlı Köyü’nde yaptığı yayla evine götürür…

İnşaat ehli olan babasından aldığı aferin ile mutlu olan Hayrettin, dönüşte babası için hazırladığı sürprizi hissettirmeden devreye koyar…

1962 yılında Çorum Kargı Yeşilova Köyü’nde babasının yaptığı kesme taşlı muhtarlık binasına doğru yol alır…

Köyün girişinde yaşlı bir adama sorar, “Muhtarlık binasını yapan Of’lu Ahmet Hacıbektaşoğlu ustayı tanıyan var mı bu köyde” diye…

Adam, “Tanımaz olur muyuz, onu en iyi ben tanırım ve hatırlarım. Zira o yıllarda muhtarlıkta birinci aza idim” der.

“Tesadüfün böylesine inanmak zor” diyen Hacıbektaşoğlu adamı babasıyla tanıştırır…

“İki eski dostun buluşması ile birbirlerine sarılışını ömrüm boyunca unutamam” diyenHayrettin Hacıbektaşoğlu’nun babasına yaptığı sürpriz bununla da kalmaz…

Aza Nizam Efendi’ye, “Muhtar Sarı Mustafa yaşıyor mu” diye sorar…

Aldığı cevap “Evet” olunca yola koyulurlar birlikte…

99 yaşını devirmiştir Muhtar Sarı Mustafa, evinden dışarı çıkamamakta…

Eve doğru yol alırlar ve girerler içeri…

Önce kendini tanıtır, sonra da babasını; 1962 yılında kesme taştan yapılan muhtar binasının ustası olarak…

O anda duygular ayağa kalkar…

Babası Ahmet Hacıbektaşoğlu ile zamanın muhtarı Sarı Mustafa’nın sarılıp kucaklaşması

dönemin azası Nizam Efendi ile oğul Hayrettin Hacıbektaşoğlu’nun da gözlerinin yaşarmasına yol açar…

Sohbet sürer gider hasret dolu ifadelerle ve ayrılık vakti gelir…

Baba Ahmet Hacıbektaşoğlu ile oğul Hayrettin dönüş yolundadır…

Gayesi babasının unutamayacağı hatıralarını yeniden yaşatmak olan Hacıbektaşoğlu, bunda hayli muvaffak olur…

Baba oğulun mutluluğu kelimelere sığmayacak bir zenginlik taşır…