Bugün Batılılar’ın özenle ve önemle dile getirdiği hastaneleri, ecdadımız asırlar öncesinde hizmete sokmuştu…

Çünkü hesapları isabetli varsayımlar üzerine kurulmuştu.

Yaşadıkları çağın en mükemmel hastanelerini yapmak, böylesi zihinlere nasip olmuştu…

Sadece insanlar için değil, hayvanların bile tedavi edildiği hastaneler inşa edilmişti daha o dönemlerde…

Yine o dönemde, yer seçiminde tercih, nemden uzak, havadar, yani oksijeni bol tepelerden yanaydı…

Yer seçiminde yanılgıyı asgari hadlere düşüren bir farklı yöntem de kullanılırdı…

Şöyle ki; yeni bir hastane yapılacaksa, yüksek tepeler belirlenir, her birine kuzu fletosu asılır, 15 gün sonra toplanır ve en sağlıklı nerede kurumuşsa et, orası hastanenin yapılacağı yer olarak işaretlenirdi...

Hastaneler böyle yerlere yapılırsa verimli olabilir ve hastalar başka şehirlere gitmekten kurtulur ancak…

İlimizde bu ölçüye uyan tepe nerede ise büyük hastane de oraya yapılmalıdır...

Kırantepe çarpıcı bir örnektir…

Demiyorum ki, mutlaka oraya yapılsın!

İstiyorum ki, hareketin çıkış noktası böyle sağlam olsun…

Efendim, hava şartları, ulaşım zorluğu…

Bunlar absürt verilerdir…

Bakın bölgenin en önemli hastanelerinden biri olan Kocaeli Eğitim ve Araştırma Hastanesi nereye kuruldu!

Kırantepe şehir merkezine bir nefeslik mesafede iken, İzmit’te kuş uçmaz kervan geçmez bir tepeye hastane kurulmasına ne buyrulur!

Keşke hibrit tohumlar girmeseydi hayatımıza ve çoluk çocuk, genç-ihtiyar hastalanıp, böylesine dev hastanelere ihtiyaç duymasaydı…

Efendim, madem böyle bir talep var…

Bırakın yer seçimini işin ehline…

Kavgayı atın bir kenara, kaçmasın fırsat, ilin her tepesi bize yakındır...

Önemli olan verim ve hastaların şifa bulması ise yapılacak olan da budur...

Bu duygularla ilimiz adına kazanılacak her güzel yatırıma derim ki evet!

Bizim Bahçe’nin “zeytin çiçekleri” gitsin istedik gerçeği görüp buna göre hareket edecek yetkili-etkili herkese ve her kesime…

ÇEKİÇ AİLESİ’NİN MUTLULUĞU

İlimizin tanınan müteahhitlerinden İbrahim Çekiç ve Şahin İlkokulu’nun emektar öğretmenlerinden Ehliman Çekiç çifti ilk torunlarının dünyaya gelmesinin getirdiği mutluluğu yaşıyor şu sıralarda…

Genç çifte, “Duru” ismini verdikleri minik yavrularını ilk kez kucaklarına almanın getirdiği sevinci ömür boyu yaşamaları dileğiyle  “beyaz güller”, Duru bebeğe hayırlı ve sağlıklı bir ömür sürmesi adına “Pembe hoş geldin gülleri” gidiyor Bizim Bahçe’den…

BİR ZENGİN GÜN VE SAKİ FANZİM

Dün Selim Gündüzalp’in gündemindeydi, “Haramlaştırılmış her nimet inleyen bir mazlumdur.” , “Üzüm şarabın kanlı gözyaşları” gibi, bir cümleye koca bir alemi sığdıran Sakarya’nın has evladı, düşünür, sanatçı, Edebiyatçı Mehmet Selahattin Şimşek’i  (Ş.) anma adına farklı mekanlarda programlar düzenlenmesi, onu tanıyan, hali hayatında sohbetlere katılan biri olarak beni hayli mutlu ediyor...

İşte böyle programlar yer alıyor, ilin gündeminde son zamanlarda…

Selim Gündüzalp’in dün gerçekleşen ve dile getirdiği Selahattin Şimşek ile hatıralar adlı bölümün ardından, gazetemizin bir diğer yazarı, “Ş.” Aşığı Cihat Zafer devreye giriyor bugün…

Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi Saki Fanzim Düşünce Grubu’nun düzenlediği etkinliklerin konuşmacısı Cihat Zafer, Selahattin Şimşek’in düşünce dünyası ve özdeyişlerine yönelik bir sunumda bulunacak, bugün saat 14.00’te...

İlimizin, değerini, hali hayatında bilemediği özdeyiş üstadı Mehmet Selahattin şimşek’i “Ş.” anlatmada başarılı bir dil kullanan Cihat Zafer’e ve onunla dergisinde kurduğu gönül köprüsünü özenle koruyup bugünlere taşıyan Selim Gündüzalp’a ve de Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi’nin değerli grubu Saki Fanzim’e gitsin istedik bu defa, Bizim Bahçe’nin “Orkideleri” başarı dileğimizle…