Arifağalılar, AK Parti Milletvekili Hasan Ali Çelik’in, “Önde deniz, yanda göl. Doldurun için” şeklindeki sözlerine sert tepki gösterdi. Köy sakini Halit Topçu ise, “Temizlik ibadet derler. Bizde ne ibadet var, ne temizlik var” dedi
Kaynarca’ya bağlı Arifağa ve çevre köylerinin su sıkıntısını geçen hafta gazetemizin manşetinde sizlere duyurmuştuk. Dünde köydeki su sorununu yerinde görmek için Arifağa’ya gittik. Köyde yolumuzu çeviren herkes yaşanan sorunların çözümü için yetkililerin ilgisizliğinden yakınırken, bizden Karaçalı ve Başoğlu köylerinde de uğramamızı ve sorunları görmemizi istedi.
Arifağa Köyü’nün girişinde Kanlıgöl muhteşem manzarasıyla bizi karşıladı. Önümüzdeki tepeyi aşınca pırıl pırıl Karadeniz’in büyüsüne kapılıyorsunuz. Denizi ve gölü olmasına rağmen aylardan beri suları akmayan Arifağalılar’ın isyanına hak vermemek elde değil. Köyde ilk olarak Özdemir ailesinin evine konuk oluyoruz. Evin 3 yaşındaki ikizlerinden Damla ve Yağmur pek misafir sevmiyor anlaşılan. Annesinin elini sımsıkı tutan Damla’ya sevmek için yaklaştığımızda koşa koşa içeri giriyor.
Şuayip Özdemir köyün su kaynağı olmadığını ifade ediyor. Bidonlarla su taşıdıklarını ve bunun kendilerini zorladığını söyleyen Özdemir, “Su çok araştırdık ama yok. Depo yapmaya imkanımız yok. Geçen aylarda çamurlu da olsa su akıyordu. Ancak o da kesildi” dedi. Tülay Özdemir ise su sıkıntısının çok büyük olduğunu ifade ederek, yaşanan sorunun son bulması için dua ettiklerini söyledi.
Tunay Özdemir ise oldukça tepkili susuzluğa. Yaz boyunca susuzluğun devam ettiğini yineleyen Özdemir, “Burası turizm bölgesi. İnsanlar burada gelip kendilerini kuma gömüyorlar. Ama onlarda susuzluktan gittiler. Hiç su akmadı diyebiliriz. AK Parti İlçe teşkilatının susuzlukta sorumluluğu çok fazla. Kendi imkanlarımızla sondaj vurduk. Ancak bir sonuç alamadık. Buraya gelen AK Partili siyasiler ‘Atın göle boruyu, salın motoru. Doldurun doldurun için’ diyorlar. Hele buraları gezen AK Parti Milletvekili Hasan Ali Çelik’in, “Önde deniz, yanda göl. Doldurun için” şeklindeki sözleri bizi çok yaraladı. Bu su aktığında bile çamur gibi akıyordu. Limonatadan bile koyu akıyor, nasıl içelim” dedi.
Köyün kadınları ise erkeklerinden tepkili. Çamaşırlarını yağmur suyuyla yıkamaktan bıktıklarını dile getiren kadınlar, 2013 yılında havanın iyi olmasıyla birlikte göl kıyısına çamaşır yıkamaya gitmelerinin zorlarına gittiğini söylüyor. Çocukların yaz kış ishalden kurtulmadığını söyleyen Rahime Özdemir ise her evde arıtma cihazı bulunmasına rağmen suların akmamasına bozuk. Evdeki bütün muslukların suyun gelme umuduna karşılık açık tutulduğunu belirten kadınlar, “Çamurlu su içilir mi? Biz çok çektik, kızanlarımız çekmesin” diye görüş belirtti.
Köyün eskilerinden Ayşe Poyraz ise son 2 aya kadar çamurlu bile olsa sularının arada aktığını ifade ederek, “Eskiden çamur çorak akıyordu, şimdi o da yok. Ben dul bir kadınım. Parasını ödediğim halde sular akmıyor. Tek başıma yaşıyorum. Komşular su vermeye nazlanıyorlar. Yetkililer kimse onlardan suları akıtmasını istiyorum” diyor.
Ayşe Teyze’nin evinden ayrılınca yolumuzu Halit Topçu çevirdi. Köylünün sorununu su, yol ve tapu olarak özetleyen Topçu, “Babamın aldığı yerleri benden geri almak istiyorlar. Yollarımız bozuk. Mıcırı bulduk, onu dökecek kamyonu bulamadık. Temizlik ibadet derler. Bizde ne ibadet var, ne temizlik var. Ben su olmadığı için hayvana buzlu su içirdim. İki tane buzağım düştü. Biz köyün arabasını suyun borcuna karşılık sattık. Ama yine de suları akıtmayı başaramadık” dedi.
Kaynarca-Karaçalı arasında yolcu ve servis taşıyan Mustafa Sarman ise 2 defa köy yollarına kendi imkanlarıyla asfalt attırdıklarını söyledi. Yollara mıcır atacak kepçe ve grayder ihtiyacının karşılanmadığını vurgulayan Sarman, “Yetkililer ilgilenmiyor. Kimlere gideceğiz, bizim sesimizi duysunlar” dedi.