Hukuk Fakültesi Sabahattin Zaim Konferans Salonunda gerçekleşen programın açılış konuşmalarını Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan ve SAÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ferruh Tuzcuoğlu yaptı.
Öğrencilerin böyle anma günlerinde bir araya gelmesinin tarihte yer edinmiş olayları anmak açısından önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Fatih Savaşan, “Daha da önemlisi, bu günleri bilmeyi ve hatırlamayı sağlar. Belki intikam almaya değil ama kaybedilen toprakların ve iktidarın geri alınması adına yapılabileceklere odaklanmayı sağlar. Anacağız, iki elimizi diri tutacağız. Aynı zamanda gereğini de yapmak için hazırlıklı olmalıyız” dedi.

“ORTAK BİR SES YÜKSELTMELİYİZ”
Türkiye’nin geçmişe göre çok daha iddialı bir konuma geldiğine işaret eden Rektör Savaşan, şunları söyledi:  “Olumsuzlukların yanında olumlu şeyler de oluyor. Türkiye, birçok bölgesel sorunda söz sahibi olabileceğini gösterdi. Belki bazen oyun kurardı. Ama şu anda en azından oyun bozar hale geldi. Dolayısıyla bu da bir aşamadır. İlerde bir gelişme olacaksa, bu bahsettiğimiz kayıpları geri alabileceksek, öncelikle siz gençlerin gayretlerine bağlı. Her ne iş yapıyorsanız daha iyisini yapmalısınız. Öncelikle iyi bir öğrenci olmalısınız. Ama hiçbir şekilde başka bir kardeşinizin acısına da kayıtsız kalmamalısınız. Farklı coğrafyalarda yaşıyor olabiliriz, ancak ortak bir ses yükseltmemiz mümkün. Hiçbir şekilde acılara kayıtsız kalmamak, coğrafyamızı bölümlere ayırarak diğer coğrafyanın acısına daha duyarlı, ama başka bir coğrafyaya daha duyarsız kalmamak önemli bir adımdır. Coğrafyayı, mekânları tanımak, oralarda dönen acıları öğrenmek ikinci bir adım. Ama asıl adım, ne yapıyorsanız daha iyisini yapmaya gayret etmektir. Dolayısıyla buradaki gençlerin bu bilinç ile gayret edeceğinden eminim.”

“HOCALI KATLİAMINI UNUTMAYIN”
Doç. Dr. Ferruh Tuzcuoğlu da etkinlikte yaptığı açılış konuşmasında, Ermenilerin, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde bulunan Hocalı kasabasında büyük bir soykırım yaptıklarını söyledi. Doç. Dr. Tuzcuoğlu, “Yakın tarihteki en üzücü olaylardan biri olan Hocalı Katliamı’nı anmak için burada bulunuyoruz. Hocalı Katliamı, tarihimizin en acılı sayfalarından biridir. Eğer bize bu acıları yaşatanlara bir ders vermek istiyorsak, bunun yolu öncelikle bir olmaktan, tarihimizi iyi bilmekten, çok çalışmaktan ve geleceğe güvenle bakmaktan geçer. Kimin dost kimin düşman olduğunu Karabağ da Hocalı da göstermiştir. Bunları aklınızdan çıkarmayın ve sizden sonrakilere de aşılayın” şeklinde konuştu.

“KARABAĞ SORUNU 100 YILLIK”
Açılış konuşmalarının ardından SAÜ Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi, “Karabağ Sorunu ve Hocalı Katliamı” konulu bir konuşma yaptı. Karabağ sorununun 100 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Haluk Selvi, “1988-1992 yılları arasında yaşanan Karabağ Savaşları’nı, biz 1918 yılında Doğu Anadolu’da, Erzurum’da, Erzincan’da, Kars’ta, Sarıkamış’ta ve Azerbaycan’ın Bakü şehrinde yaşadık. Bu yaşananlar, bize geçmişe bakıp geleceği inşa etmemiz gerektiğini söylüyor. Geçmişten ders almamız gerekiyor” dedi.
Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla Karabağ’ın tamamen Azerbaycan toprağı olduğunu ve nüfusun yüzde 70’inin Türklerden oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Selvi, “Bu nüfusun yüzde 30’u Ermeni’ydi. Ama Gorbaçov, bütün askeri gücünü bu yüzde 30’luk kesime bırakarak Azerbaycan’ı dışlamayı amaçladı. Azeriler ve Ermeniler savaşacaklardı. Bu karar masum insanların ölmesine sebep oldu” diye konuştu.

“BM SORUNU ÇÖZEMEDİ”
Karabağ sorununun BM’nin de gündeminde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Selvi, “Birleşmiş Milletler, Ermenilerin işgalci olduklarını ve burayı boşaltmaları gerektiğini söyledi. Tabi buna Ermeniler itiraz etti. BM her zamanki gibi konuyu çözmeyip bir komisyona havale etti ve bir komisyon kurdular. Bu komisyonda Fransa vardı. Kendi ülkesinde 400 bin Ermeni oyuna talip olan Fransa, bu meseleyi tarafsız bir şekilde çözemez. Bu meseleyi ancak askeri bir güç çözebilir” ifadelerini kullandı.
İslam’ın yüceliği ve Türk ruhunun ulaştığı yerlerde medeniyet inşa edildiğini belirten Prof. Dr. Selvi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Balkanlarda 1912’de şehit verilirken, Selanik, Üsküp, Kosova’da Ermeniler yaşıyordu ve kendi dillerini konuşuyorlardı. Kendi dinlerini özgürce yaşıyorlardı. Çünkü bizim kültür ve medeniyetimiz ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ mantığına dayanıyor. Güçlü olmak gerek. Bu güç ise ancak çalışarak elde edilebilir. Bu güç ancak genç nüfusun çalışması ile oluşur. Çok çalışacağız, bilgi ve teknolojiyi en ileri safhaya taşıyacağız. Kimse bu beni ilgilendirmez diyemez. Hepimize bir vazife ve sorumluluk düşüyor.”
Programın devamında, 1992 yılında gerçekleşen Hocalı Katliamı’na tanıklık eden Nezmiyye Hicran da söz aldı. Yaşadığı acı olayları katılımcılara anlatan Hicran, Azerbaycan için iyi dileklerde bulundu.
Anma programı, konuşmaların ardından Şehit Mübariz İbrahimov için hazırlanan belgesel gösterimi ile devam etti.

Editör: Haber Merkezi