70 yıl önce Adapazarı ilçesi Çukurahmediye Mahallesi Bala Sokak'a yerleşen Taran ailesinin başına gelen filmlere konu olacak kadar etkileyici. Sabriye (Taran) Aydoğan ile kız kardeşi Fatma Aydoğan babalarının inşa ettiği evde otururken, kardeşlerden Fatma Aydoğan 1938 yılında bekar ve çocuksuz olarak vefat etti. Yıllarca eşine ve çocuklarına bakan Sabriye Taran verdiği hayat mücadelesiyle 100 yaşına kadar geldi. Parkinson hastalığına yakalanan Sabriye Taran, 2009 yılında, vefat eden kız kardeşinin çocukları olduğu iddiasıyla kapısına dayanan kişileri görünce şok oldu. Daha sonra 2009 yılında Aydoğan'ın çocukları olduğu iddia edilen iki kişi mirasçı mahkemeye başvurdu. Mirasçı iddiasıyla Taran ailesine dava açan kişiler Sabriye Taran’ın içinde oturduğu evi satışa çıkardılar. Taran ailesi de ortaklığın giderilmesi davası açtı. Daha sonra bu durumu öğrenen Sabriye Taran’ın kızı Nurcan Taran annesinin yaşlılığı nedeniyle 2010 yılında Sakarya Barosuna kayıtlı bir avukata vekalet verdi. İddiaya göre, aradan geçen sürede avukat aileye danışmadan evin satışı için mirasçı olduklarını iddia eden kişilerle birlikte satış için onay verdi.

“SOY AĞACINDA GÖRÜNMÜYORLAR”
Sabriye Taran'ın 56 yaşındaki kızı Nurcan Taran, e-devlet şifresiyle soy ağacında da bu kişilerin görünmediğini belirterek, “Annem ve ben yaşlıyız. Arkamız yok. Bu kişilerin tapu kayıtlarımızdan bize ulaşarak bu satışı gerçekleştirdiklerini düşünüyoruz. Çok mağduruyuz. Annem bu evden çıkarsa ölür. Ben ve komşularımın imkanlarıyla anneme bakıyoruz ama bu son yaşadıklarımız bizi mahvetti. Avukata vekaleti bizim hayatımızı kararttı. Avukata dava açamıyoruz ve burada kumpas yapıldığını düşünüyoruz” dedi.

  Nurcan Taran evi mirasçısı olduklarını iddia eden kişilerden satın alan kişinin evden çıkmaları için sürekli baskı yaparak telefonda tehdit ettiğini iddia ederek, can güvenliklerinin bile tehlikede olduğunu söyledi.

“EVDEN ATMAK İÇİN ACELE EDİYORLAR”
Uzun yıllardır kendi evlerinde yaşadıklarını ve şu an evlerinden atılacaklarını belirten Nurcan Taran, "1938 yılında teyzem vefat ediyor bekar olarak. 1939 yılında annem ile babam evleniyor. Son zamanlarda bu teyzemin çocukları olduğunu öğrendik. Mirasçılık belgeleri, nüfus örneklerinde bu çocukları olduğunu iddia eden kişilere rastlanmadı. Ama bunlar usulsüzlükle mi nasıl girdiklerini bilemiyorum. Muhtarımızın bundan haberi var ilk önce ona gitmişler. Muhtardan öğrenmişler bizim nerede yaşadığımızı. Burayı satın alan beyefendi bizi burada tutmayacakmış, çıkın diyor. Ne yapacağımızı bilmiyorum çaresizlik içerisindeyiz. Kendi malımızdan, evimizden atılıyoruz açık ve net. Tapumuz her şeyimiz var. Evimizin bir başkasının eline geçtiğini öğrendik. Onun mücadelesini vermeye çalışıyoruz. Biz bir türlü sesimizi duyuramadık. Ekim'in 4'ünde mahkememiz var. Biz mahkeme gününe kadar evimizden çıkmamayı düşünüyoruz. Kim haklı kim haksız ortaya çıksın diye mücadele ediyoruz. 100 yaşındaki annemle gidecek hiçbir yerim yok. Benim tek isteğim yetkililerin sesimizi duymasıdır, valimizin, başsavcımızın sesimizi duymasıdır" dedi.  İHA                                        

Editör: Haber Merkezi