Sokak hayvanlarına karşı yapılan zulmün artışı her geçen gün artması, cezaların caydırıcı olmadığını gözler önüne seriyor. Gazetemiz muhabiri hayvan haklarının ve cezalarının önemini vurgulamak adına Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Zekiye Güneş Kılcı ile görüştü. Avukat Kılcı yapılması gerekenleri anlattı, hayvanların eşya olmadığının altını çizdi.

SINIR GETİRİLMELİ
Hayvan sahiplenmeye sınır getirilmesi gerektiğini belirten Av. Kılcı, “Gelişmiş ülkelerde gelişigüzel kedi, köpek satın almak yasak. Bazı insanlara hayvan sahiplendirilmiyor bile. O derece sıkı davranılıyor. Biz de Sakarya olarak özellikle de Kırkpınar ve Karasu çevresinde dışarıdan gelen yazın ailelerin çocuklarına hediye aldığı köpekleri yaz sonunda sanki bir eşyaymış gibi atıp gittiklerini görüyoruz. Bunlar da sokaklarda gördüğümüz hayvanlar oluyor. Yahut kısırlaştırmayıp sokağa salınan hayvanlar da diğerleri ile çiftleştiğinde ortaya melez ve çok sayıda yavru çıkıyor” dedi.

EN BÜYÜK SORUN
Av. Kılcı, “Türkiye’nin en büyük sorunu A şehrinin belediyesi sokak hayvanlarını toplayıp B şehrine atıyor. B şehri elinden geldiğince kısırlaştırma yapıyor ancak A şehrinin attığı köpekler de gelince bir yerden sonra feveran ediyor. Kesinlikle bunun önüne geçilmesi için, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu iş merkezî yönetim ile tek elden yürütülmeli. Kısırlaştırılma zorunluluğu getirilmeli. 5199 sayılı kanunda var ama zorunluluk değil” ifadelerini kullandı.

“MAL DEĞİL CANDIR”
Türkiye’deki belediyelerin sokak hayvanları konusunda sınıfta kaldığını vurgulayan Av. Kılcı, “Bu işlerin artık yerel yönetimlerden çıkması gerekiyor. Bu sorunu belediyeler ile çözemeyiz. Türkiye’deki belediyeler bu görevde sınıfta kaldı. Bu işin artık yerel yönetimlerden alınması lazım. Yerel yönetimlerin elinde ne hale geldiğini gördük. Devam eden bir başarısızlık örneği. O yüzden sokak hayvanları ile ilgili merkezi bir örgütlenme yapılması gerekiyor. Merkezi yönetimce Türkiye genelinde kurulan bölgelerde kısırlaştırılma yapılması ve herkesin ziyaret edebileceği, herkese açık, kafesler olmayan, sahiplendirme yapılacak sosyal park gibi alanlar kurulması gerekir. Artık ölüm çukurları, katliamları yeteri kadar dinliyoruz, görüyoruz. Hayvanlar mal değil, candır” diye konuştu.

ONLAR DA SAHADA
Hukukçuların da artık sahada olduğunu ifade eden Av. Kılcı, “Bizler masa başında oturmuyoruz, sokaklarda ve kırsaldayız. Kanunlar hazırlanırken sahadaki hukukçulardan görüş alınması gerekir. Son kanun değişikliği ile 5119 sayılı kanuna 28-a eklendi. Cezalar ağırlaştı ancak yeterli değil. 28-a’da hayvanlara cinsel saldırıda bulunan kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ve 100 günden az olmamak üzere para cezası ile cezalandırılır diyor ama bu cezalar ya erteleniyor ya da para cezasına çevriliyor. Amerika’da hayvanlara şiddet uygulayanların sicili tutulur çünkü şiddet eğiliminde olan insanlar, önce hayvanlardan başlar. Bunun gibi birçok ülkede de benzer kayıt sistemleri bulunuyor. Kadın cinayetlerine bakarsak, katillerin çocukluk çağında ilk olarak hayvanlara şiddet uyguladığı tespit ediliyor. Şiddet bir bütündür. Şiddetin hayvanı, insanı yoktur. Şiddet, şiddettir ama bu şahıslar ancak insan öldürünce hapse girer” dedi. Şevval GEÇİN

Editör: Haber Merkezi