SÖZ AVUKATLARDA
Yeni Sakarya Gazetesi, Avukatlar Günü’nde avukatlara görüş ve düşüncelerini sordu. Adil yargılanmanın olmazsa olmazı avukatlar açıklamalarında; mesleğin icrasının zorluğundan mobinge, diğer kurucu unsurlarla aralarındaki eşitsizlikten  sosyal güvenceye, savunma üzerindeki engellerden hukuk alanında yaşanan sorunlara kadar bir çok konuya yer verdi.

BİR GÜN HERKESİN
Mesleğin hak ettiği saygı ve itibarı görmediğini vurgulayan avukatlar, yargı mekanizması içinde avukatlık mesleğinin de “öz evlat” olarak görülmesi gerektiğini hatırlatarak; “Unutmamalıyız ki herkesin bir gün doğru işleyen adalete ihtiyacı olacaktır ve avukat olmadan adaletin doğru işlemesi mümkün değildir.” dedi.

VATANDAŞIN DA GÜNÜ
Hukuk fakültelerinin ve kontenjanların sayıca fazla olmasının da mesleğin önemli sorunlarından biri olduğuna değinen avukatlar; avukatın, vatandaşın adil yargılanma güvencesi olduğunu şu ifadelerle anlattı; “Avukat yargının 3 sacayağından savunmanın direğidir. Dolayısıyla avukat olmazsa adalet olmaz. Savcının talep ettiği, hakimin hüküm kurduğu ve vatandaşın da kendi hayatıyla ilgili verilen kararlara sanki yabancı bir dil konuşuluyormuş gibi izlediği bir seremoniye döner. Dolayısıyla avukatlar günü vatandaşın da günüdür.”

BARO BAŞKANI AV. ABDURRAHİM BURAK
“20 yıldır mesleğini devam ettiren bir avukat olarak, benim için 5 Nisan Avukatlar Günü savunmanın ne kadar kutsal olduğunu vurgulayan bir gündür. Bireyin hukukunu tesis etmek ve adalete erişimini sağlamak için var gücüyle mücadele veren avukatların tüm dünyada kutlanan ve farkındalık yaratan bir gündür.
Biz avukatlar, ülkemizde mesleğimizi icra derken birçok güçlükle ve zorlukla karşı karşıya kalıyoruz. Yargının üç kurucu unsurundan olan savunmanın temsilcisi avukat, diğer kurucu unsurları ile eşit hak ve yetkilere maalesef sahip değildir. Bu en büyük sorundur. Silahların eşitliği ilkesi soyut olmaktan çıkmalı ve somut bir şekle bürünerek vücut bulmalıdır. Hakimlere, savcılara verilen ayrıcalıklı yetkiler ve teminatlar, kamu görevi gören ve yargının kurucu unsurlarından bir tanesi olan avukatlara da aynı ölçüde verilmelidir. Bireyin hukukunu tesisi ve adaletin tam olarak tecelli edilebilmesi için avukatlar da hakimler ve savcılar gibi kamu kurum ve kuruluşlardaki kayıtlara ulaşma ve bilgi edinme gibi durumlarda aynı yetkide erişim hakkına sahip olmalıdırlar. Çünkü koskoca kamu erkinin karşısında sanık olarak yargılanan bireyin tutunacağı tek dal savunmanın temsilcisi avukattır. Bu durumda da avukata verilecek yetkiler bizatihi avukatın kendisine değil savunduğu bireyin adalete erişimine hizmet etmektedir. Düşünün ki bir hastanede doktorlara tahsis edilmiş tıbbi cihazlar ne oranda donanımlı olur ise o oranda da hastanın tedavisi daha sağlıklı ilerler ve daha çabuk iyileşme şansı olur. Yani doktorlara tahsis edilen bu cihazlar bizatihi doktorların hizmetine değil aslında hastanın çabuk iyileşmesine yönelik bir hizmettir. Avukatlara tanınacak hak ve yetkiler de vatandaşın adalete erişimine tanınan yetkiler olacaktır ve vatandaş adalete daha hızlı erişecek ve daha güçlü yargılama sürecinden geçecektir.

Hem yukarıda bahsettiğim hem de daha birçok sorunun çözümü ve yaşadığımız başkaca zorluklara ilişkin Sakarya Barosu olarak Adalet Bakanlığı’na onlarca öneri sunduk. Birçok proje gerçekleştirdik. Ülkede hukuk güvenliğinin temin edilmesi, adalete olan güvenin artırılması için sunduğumuz önerilerin bir an önce yasalaşmasını bekliyoruz. Geçmişte sunduğumuz yasalaşan birçok öneriyi de kamuoyunda paylaşmıştık. Detayları zaten malumunuzdur. Hukuk devleti olmanın en önemli göstergesi bireye verdiğiniz değerle orantılıdır. Bireyin hukukunu tesis edecek, onu savunacak avukatlara verdiğiniz hak ve yetkilerle, adil bir yargılama sistemine kavuşmak ancak mümkün olacaktır. Adalet Bakanlığı’na sunduğumuz önerilerin temel amacı da toplumun adalete olan güvenini ve inancını artırmaya yöneliktir.

Pandemi tüm meslekleri ve kuruluşlarını etkilediği kadar avukatları ve baroları da aynı ölçüde etkiledi. Tüm meslekler gibi avukatlık mesleği de pandemide hem ekonomik hem de psikolojik olarak zor bir süreçten geçiyor. Biz Sakarya Barosu olarak pandemi sürecinde bütün toplu etkinlerimizi iptal etmek zorunda kaldık. Yeni hiçbir etkinlik planlayamadık. Sağlık Bakanlığı’nın tüm öneri ve uyarıları doğrultusunda ilerleyerek önlem aldık, almaya devam ediyoruz. İnşallah pandemi bir an önce biter ve özlediğimiz güzel günlere kavuşuruz.

Meslektaşlarımı şu mesajı vermek isterim: Bizler avukatlar; kişiye, her türlü canlıya, çevreye, her türlü hak ve mala karşı yapılan hukuksuzluk, saldırı karşısında sığınılacak tek limanız, bizler savunma olarak her türlü özgürlüğün teminatıyız. Bizler var isek savunma hakkı vardır, bizler var isek yargıda eşitlik vardır, bizler var isek adalete erişim ve adil yargılanma mümkündür. Bizler her zaman adaletin gücüne, hukukun üstünlüğüne ve savunma hakkının kutsallığına inanırız. Bizim sesimiz, halkımızın sesidir. Tüm meslektaşlarımın bunun bilinci ile hareket ettiğini çok iyi biliyorum. Her zaman söylediğim gibi, avukatlar modern çağın özgürlük savaşçılarıdır.


AV. ELİF ERDEM DÜZGÜN
Yargının kurucu unsurundan biri olan savunmayı temsil eden avukatlık mesleği, adaletin sağlanmasının en önemli güvencelerindendir. Savunmanın olmadığı ya da zedelendiği hiçbir yargı faaliyeti meşru olamaz. Her yıl 5 Nisan’da kutladığımız Avukatlar Günü, hukukun üstünlüğünün sağlanmasında bağımsız ve özgür savunmanın önemine dikkat çeken bir gündür.

Avukatların yaşadığı zorlukların en önemlisi bence, mesleğin halk arasında yanlış algılanması ve avukatların bu algıyla itham edilmesi. Avukatlar kişilerin hakları savunur. Örneğin; alacağını isteyen alacaklıdır, eşinden boşanmayı talep eden boşanma davası açan kişidir, kavgada birbirini yaralayan o kavganın taraflarıdır. Avukat alacaklının alacak hakkını savunur, boşanmak isteyen davacının ya da boşanmak istemeyen davalının haklarını savunur. Bunu hukuki bilgisini ve yasalarla konulmuş kuralları kullanarak yapar. Dolayısıyla çekişmenin tarafıymış gibi algılanmak ve bunun sonucunda öfkenin hedefi haline gelmek can sıkıcı. Yakın zamanda saldırıya uğrayarak daha 26 yaşında hayatını kaybeden meslektaşımız Avukat Ersin Arslan bu yanlış algının bir kurbanıdır..

Bunun dışında birçok zorluk sayabilirim ama hepsinin üstesinden gelebiliriz ki geliyoruz da...

Biz avukatlar kendi içimizde parçalanır, kutuplaşırsak o zaman yargı büyük yara alır. O yüzden ben tüm hukukçuların birlik olmasının, yargı ve yargı unsurlarına yapılacak saldırılara karşı en önemli önlem olduğunu düşünüyorum.

Pandemi süreci başında tam kapanma sürecinde açıkçası nasıl bir durumun içindeyiz anlamaya çalışıyorduk. Üç ay kadar süreyle adliyeler kapandı. Sonrasında başladık ama sürecin uzamasından endişeliyiz. Pandemi süreci sanırım en çok ‘yarın ne olacak’ kaygısını körükledi.

Ben büromda mesafeyi koruyorum, aynı anda iki kişiden fazla kişiyle görüşme yapmıyorum. Her görüşme sonrası ofisi dezenfekte etmeye çalışıyorum ancak ofis dışında güvende olmak mümkün değil. Adliyeler kalabalık, duruşma salonları havasız. Maalesef her yerde hala maske takmayan insanlar var.

Her anlamda zor bir dönemin içinde bulunuyoruz ve bu zor günlerde fedakarca mesleğini yapmaya çalışan tüm meslektaşlarımın, adalet arayışının tükenmeyeceğine olan inancımla ‪5 Nisan Avukatlar Gününü kutluyorum.

AV. ALİ RIZA ACARTÜRK

Savunmanın temsilcisi avukatlar olarak yargılamanın her aşamasında maddi hakikatin gerçekleşmesi, maddi hakikate ulaşılması için katkı sağlamak isteğimizin, savunmaya yönelik peşin hükümlerin ve yetersiz usul kurallarının kıskacında kalması ve savunma güvencesinin sağlanamamış olmasının getirdiği zorluklar nedeniyle, etkin iddia ve savunmanın gerçekleşmemesi en büyük zorluk olarak görülmektedir.

Savunmaya getirilebilecek en büyük destek, savunma üzerindeki engellerin ortadan kaldırılmasıdır. Bağımsız ve güvence altına alınmış savunma, yargının da güvencesi olacaktır. Savunmanın her türlü güçlüğün altından kalkabilmesinin yolu, savunma güvencesinin varlığından gelir. Çeşitli dönemlerde bu güvencenin varlığının unutulması ya da yeterince tanınmamasının getirdiği sonuçlar, bireylerin haklarını savunulamaması, mağduriyete uğramaları, adaletin sağlanamaması neticesini doğurmaktadır. Avukatların savunma güvencesi yargının olmazsa olmaz unsurudur.

Pandemide alınan önlemler sebebiyle yargılamalara ara verilmesi döneminde aldığımız şahsi tedbirlerin yanı sıra adliyelerin kapatılması sonrasında tekrar normale geçiş sürecinde teknolojik olarak UYAP sisteminin varlığı bir çok soruna çözüm olsa da adliyelerin sıkışık ortamı, yahut yakınlarının duruşma salonlarına alınmaması sebebiyle yaşanan zorluklar, yargılamaların daha çok avukatlar eliyle yürütülmesini, çoğu kez özellikle tutuklu yargılamaların sistem üzerinden alınan ifadelerle yapılması, sistemde yaşanan sorunlar, savunmanın etkin katılımını engelleyen şartlar nedeniyle bu dönemde yargının yaşadığı yeni sorunları ortaya çıkarmıştır. Bu dönemde genellikle devam mecburiyeti olmayan hukuk fakültelerinde de sistem üzerinden ders ve sınavların yapıldığı göz önüne alındığında, yakın gelecekte yetişen hukukçularımızın aydınlık bir gelecek vaat etmediklerini de düşünmek gerekmektedir.

Son olarak ülkemizde hukuk alanında reform düşüncesinin öne çıktığı baroların ve Barolar Birliği’nin yaşadığı ülke geneline yayılmış sorunlar, bazılarımızın genel kurullarını yapamamış olması, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutladığımız bu dönemde, bir avukat olarak da geleceğe yönelik endişelerimize neden olmaktadır. Barolar sadece avukatların değil, geçmişten bugüne toplumumuzun güvencesi olmuştur. Bu yapının gelişerek devam etmesi yerine kendi mensuplarının bile geleceğe yönelik endişelerinin artıyor olması geleceğimiz açısından düşündürücüdür. Geleceğe yönelik temenniler yerine bizden sonraki kuşaklara güvenli, ayakları yere basan, güvence altına alınmış; iddia, savunma ve karardan oluşan yargı üçlemesinde tam anlamıyla hukuk ve adaletin sağlanabileceği zemini bırakmak bizler için görev olmalıdır.”

ÖZGÜR AKIN

Cumhuriyetimizin ilanından sonra ilk kez en geniş katılımıyla 3 Ocak 1934 de İzmir’de yapılan “Türkiye Avukatlar Birliği” Toplantısında, bugünü Avukatlar Günü olarak nitelendirilmiştir. Hukukun temel bekçileri olan avukatların bu özel gününü kutlamak için 5 Nisan Avukatlar Günü olarak belirtilmiştir. Avukatlar hukuk düzeninde önemli bir role sahiptir, savunmanın temsilcisidir avukat. Yargı önünde, gerçek ya da tüzel kişilerin haklarını savunan, hukuk ve yasa işlerinde yol gösterici nitelik taşıyan kişidir. Bu anlamda avukatın değeri ve varlığı önemlidir. Yılda bir gün bu güzel ve onurlu mesleğin hatırlanması anlamlıdır, bu açıdan 5 nisan önemlidir.
Hukuk fakültelerinin sayısındaki hızlı artıştan, avukatlık mesleği çok etkilenmiştir. Avukat sayısının çokluğu, hukuk eğitimi ve staj eğitiminin yetersizlikleri avukatlık mesleğinin değersizleştirilmesinde temel sebeplerdir.
Yasaları çıkaran avukatlar değildir. Ama pozitif hukuku uygulatmakla yükümlü olanlar avukatlardır. Avukatlar, en zayıf durumunda dahi her şeye rağmen hukuksuzluğu dile getirebilecek donanıma sahip bir risk grubudur ve bu tür olağanüstü durumlarda hedef seçilen meslek grubudur.
Avukatlar adli mobbinge maruz kalmaktadır. Adlî mobbing, avukatın görevini gereği gibi yapmasının, hukuka ve ahlaka aykırı yöntemlerle fiilen engellenmesine yönelik her türlü psikolojik saldırılardır.

*En önemli mobbing mesleki kimliğin değersizleştirilmesi ve Avukatın yasal düzenlemeler nedeniyle ekonomik anlamda sıkıntı yaşamasıdır.
*Duruşmalarda ve duruşma dışında hakim-savcı-avukat ilişkilerinde avukata yönelik olumsuz, küçük düşürücü, yıldırıcı, taciz edici, kontrol edici, alaycı iletişim biçiminin tercih edilmesi ve utandırma eylemleri;
*Duruşmada veya duruşma dışı ilişkilerde, alenen avukatın mesleki yeterliliğinin tartışılması veya ima edilmesi;
* İlişkilerde göz teması kurmama, avukatın tutarsız gösterilmesi, görmezden gelinmesi, muhakeme hukukundan kaynaklanan yetkilerinin fiilen kullandırılmaması;
* Duruşmada alenen bir hukuk kuralını açıkça ve ısrarla inkâr ederek avukatın çok iyi bildiği bir konuda kuşkuya düşürülmesi;
* Avukatı müvekkiliyle özdeşleştirme;
* Söyleneni tutanağa geçmeme veya ısrar halinde eksik geçme;
*Duruşmada avukatın sözünü kesme, dinlememe ve ısrar halinde söyleneni dikkate almadığını beden diliyle ifade etme
*Alenî-gizli yargılama (İzleyenin duruşmada ne olup bittiğini anlayamayacağı tarzda duruşma icrası);
* Yargılamayı savsama, ayrıntıya boğma, konuyu yüzeysel alma;
*Tartışma ve hak arama halinde konuyla ilgili olmayan yaptırım, örtülü şantaj, dışlama, takdir hakkının suiistimali (özellikle tedbir, tespit gibi acele işlerde ve ceza işlerinde görülmektedir);
*Keyfî muamele ve muhakeme kurallarını uygulamamakta direnme;.
* Kılık kıyafetle ilgili taciz;
*Müvekkille görüşmesini engelleme, sınırlandırma, çok yorucu, yıpratıcı ve bıktırıcı prosedürlere bağlama; Özellikle polis merkezleri, ceza tutukevleri gibi avukatın yalnız olduğu ortamlarda birden fazla görevli tarafından adli mobbing daha etkili uygulanabilmektedir.
* Gerekçesiz ve özensiz karar;
* Duruşma salonu ve kalemde çalışma alanını kısıtlama;
*Ceza işlerinde soruşturma evrakını inceletmeme, eksik inceletme, sistematik fiili engeller çıkarma;
* Örnek ve fotokopi taleplerinde zorluk çıkartma;
* Duruşma tutanağı vermeme;
*Duruşma salonunda avukatın hukuka aykırı olmayan davranışlarına müdahale;
* Yok sayma.
Zorlukların çözümü hukukun tanıdığı sınırlar içerisinde toplumsal talepler ve zorlukların ortaya çıkardığı meselelerin dile getirilmesi ile alakalıdır. Avukatlar bu zorlukları en iyi bilen kişilerdir. Avukatlar susmamalıdır. Kim iktidar olursa olsun avukatlar yaptıkları işin doğası gereği muhaliftir ve bunu devam ettirmelidir. Eğer bu muhaliflik son bulursa o ülkede hukuk kalmamıştır! Muhalefet etme gereği mesleğin bir zorunluluğudur çünkü avukat hukukun varlığını ister, hakkın savunucusudur!
Hak arama özgürlüğünün teminatı konumunda bulunan avukatlık meslek mensupları, yargının üç önemli sacayağından birinin temsilcileri olarak, vatandaşların adalete olan güveninin korunmasında büyük rol oynamaktadır. Yargılama sürecinde hukuki yardıma ihtiyaç duyan vatandaşlar kendilerine vekil tayin ettikleri avukatlar vasıtasıyla problemlerine çözüm ararken, hem kendilerini güvende hissetmekte hem de adalet terazisine olan inançlarını korumaktadır. Yargı erkinin üç önemli sacayağından biri olan avukatlık mesleğinin adaletin tesisi sürecinde rolünün, öneminin vurgulanması ve güncel meseleler ışığında avukatlık mesleğinin geleceği üzerine bir değerlendirmede bulunulması önemlidir. Avukatlık mesleği gerçekten değer verilmesi gereken bir meslektir ve toplumun yararınadır. Bu hususun unutulmaması gerekir kanaatindeyim.”
DEVAMI YARIN...

Editör: Haber Merkezi