28 Şubat post modern darbe sürecinde SAÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalıştığı sırada 6 yıl yardımcı doçentliğini alamayan Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana birçok darbe yaşandığını söyledi. Darbelerin modernist bir dayatmayla oluşturulduğunu belirten Sofuoğlu, bunun karşılık bulmadığını, insanların geleneksel kültürüne sahip çıktığını kaydetti.

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞI
Sofuoğlu, 28 Şubat sürecinde Sincan hariç sokaklarda tankların yürümediğine değinerek, sıkıyönetim komutanlıklarının atanmadığını, demokratik hayatın son bulmadığını ama darbenin bütün şartlarının o zaman da geçerli hale geldiğini, baskıcı usullerin olduğunu kaydetti. Başörtüsünün yasaklandığını, öğrencilerin okullara alınmadığını hatırlatan Sofuoğlu, 28 Şubat postmodern darbesiyle aynı fikirde olmayanların, akademisyen ve kamu çalışanlarının sıkıntı yaşadığını dile getirdi.

"UZMANLIK ALANIMDA DERS VEREMEDİM"
Kendisinin de o süreçte mağdur olduğunu, sıkıntı çektiğini dile getiren Sofuoğlu, akademik çalışma için yurt dışına gitmesine izin verilmediğine dikkati çekerek, "1998'de 29 yaşında doktorayı bitirmeme rağmen 6 yıl yardımcı doçent kadromu vermediler, o şartlar içerisinde değişik baskıcı uygulamalara maruz kaldım. Günlük üç kez imza attırdılar. Arşiv tarihçinin laboratuvarıdır. Osmanlı arşivlerine gitmek istediğimde yıllık resmi izinlerimi kullandırtarak gönderdiler." diye konuştu.
Sözleşmesinin 6 aylık olarak yenilendiğini, bunun bir tehdit olduğunu vurgulayan Sofuoğlu, askerliğini uzun dönem yaptığı için üniversiteden atılma tehlikesinden kurtulduğunu anlattı.
Sofuoğlu, şartların değiştiğini, AK Parti'nin iktidara geldiğini belirterek, "Bu şekilde mağduriyetten kurtuldum, diğer arkadaşlar gibi ben de atılacaktım. Daha sonra meslek yüksekokuluna sürüldüm. Kendi uzmanlık alanımda ders veremedim, 40 yaşında derslere girmeye başladım. Bu şartlardan kurtulmak için yurt dışına gitmek zorunda kaldım. Ne yazık ki devletimizin bize verdiği maaş karşılığı bunların engellemeleri üzerine yapamadık ama çalışmalarımızı, kitaplarımızı yazdık." şeklinde konuştu.

DİNİ YAŞANTININ ÖNLENMESİ
Sofuoğlu, FETÖ'nün 28 Şubat'ın ana aktörlerinden birisi olduğunu söyleyerek, "Bir hayat tarzı dayatmasıyla karşı karşıya kaldık. Bunu inşa eden, bunlara akıl veren FETÖ'ydü. Yani FETÖ akıl veriyor, dinamik güçler bunları icraya sokuyordu." dedi. FETÖ'nün, insanların dini yaşantılarını önleyen dinamik güçlere, "Hayır siz kimsenin dini inançlarına zarar vermiyorsunuz, önlemiyorsunuz, bunlar aşırı. Başörtüsüz de derslere girilebilir. Bunlar bu konuda fazla ısrarcı." şeklinde akıl verdiğini belirten Sofuoğlu, bundan sonra başörtüsünün üstüne daha da gidildiğini kaydetti.

FETÖ BİRİNCİ DERECE AKTÖRDÜ
Sofuoğlu, bazı siyasetçilerin başörtüsü yasağını ilk uygulayan İstanbul Üniversitesini eleştirdiğini belirterek, şöyle konuştu: "Öyle bir hava oluşmaya başladı ki bu yasak uygulanamayacak korkusu yaşamaya başladılar. Yasağı uygulayamaz hale geldiler, kamuoyunda muazzam tepkiler oluşmaya başladı. İşte FETÖ iğrenç yüzünü burada ortaya çıkardı. FETÖ o sırada başörtüsü yasağını uygulamak isteyenlere nefes aldırdı ve 'Başörtüsü teferruat, füruattır.' dedi. Aslında bu kalleşçe yapılmış bir açıklamaydı. Bu açıklamayı neden ve şimdi yaptı? Başörtüsü yasağına aşkla gitmek isteyen çevrenin içlerindeki vicdani baskıyı kaldırdı. Başörtüsü takan ve savunanlar büyük bir baskıyla karşılaştı. FETÖ 28 Şubat'ın en önemli aktörlerinden birisidir. Birinci derecede aktördü. Televizyonlara çıktı, gazetelere demeçler verdi, Refah Yol iktidarına 'Başaramadınız çekin gidin.' diye açıklamalar yaptı. 28 Şubat'ın uygulanmasında evet askeri bir ayak vardı ama kamunun teskin edilmesinde, halkın buna ikna edilmesinde birincil aktör FETÖ'ydü."

Editör: Haber Merkezi