Yıllar önceydi… Kitap, ilim, irfan âşığı üst düzey bir devlet bürokratıyla tanışmıştım. Mutad âdeti olduğu üzere lise öğrencileriyle kütüphanede sohbet ediyordu.

Sohbet bitince çantasından çıkardığı kitapları öğrencilere hediye etti. Kitapların içine harçlık kabilinden para koyduğunu gördüğümde çok etkilenmiştim.

Hayatımda ilk defa, kitap okuyan öğrencilere hem kitap hem de para hediye edildiğine şahit olmuştum. Öğrencilerin sevincini hala hatırlarım.

Yazının sonunda bu hatırama ait düşüncemi sizlerle paylaşacağım.

Sonrasında “dostluk üzerine” hayatını vakfeden mütefekkir, ilim irfan aşığı gönül adamını tanıdım.  İrfan Fethi Gemuhluoğlu (1923-1977)

Devlet kurumlarında “maaş” almak için mesai tüketmekten başka hiçbir ideali olmayan bürokratlara güzel örnektir Fethi Ağabey.

Kuruluşunu gerçekleştirdiği Türk Petrol Vakfı’nda Genel Sekreterlik yaparken Anadolu taşrasından İstanbul’a gelen vatan evlatlarına, aşkı, sevgiyi, irfanı öğretti. Ağabeylik yaptığı genç öğrencilerin fikir dünyasının, vatan mefkûresinin gelişmesi için gayret sarf etti.

Diğer yandan, sahip çıktığı öğrencilerin her türlü maddi sorunlarıyla ilgilendi. Maddi yardımda bulunduğu fakir öğrencilerin hem zihnini hem karnını doyurdu.

Fethi Gemuhluoğlu’nu “gönül adamı” yapan naif derviş ruhudur.

Halveti – Şâbâni yoluna mensup olan Fethi Ağabey’in şahsiyetini oluşturan temel unsur, tasavvuf yoludur.

Hayatı boyunca riya ve şöhretten uzak durmayı telkin eden tasavvuf anlayışına bağlı kalmıştır. Emek verdiği gençlerin maddî ve manevî yönden yetişmesi için hiçbir çıkar endişesi gözetmeden hizmet etmeyi ibadet kabul etmiştir.

Teberrüken ismini zikrettim. Hayatı, bu köşeye sığmaz. Talipler, hayatını ve eserlerini okusunlar.

***

Değişim Yayınları sahibi İsmail Aydın ile “iyilik ahlakı” üzerine sohbet ederken konu döndü dolaştı, öğrencilere verilen burslara, infak ve zekâtlara geldi.

Ne yazık ki günümüzde, maddi yardımlar, sosyal dokuyu ruhen tamir etmekten uzaklaştı.

Kurumlar üzerinden verilen zekât ve yardımlar, yardım eden zenginin vicdanını rahatlatıyor. Zenginler artık on-line “görünmez duvar” üzerinden yardım yapıyor. Konforlu hayatına ve varlıklı zihin dünyasına “fakir” sokmamış oluyor. Uzaktan aşk…

Muhtacın yüzünü görmeden, üzüntüsüne, sevincine, hâline şahit olmadan yardım kuruluşlarına yapılan on-line bağışlar, ruhların muhabbetine engel oluyor.

Peygamber Efendimizin (sav) tavsiye ettiği: “yetimin başını okşamak sevabı” bilgisayar üzerinden on-line mümkün olsaydı, Modern hayatın konforuna alışan Müslümanlar onu da yapardı.

Yetimi görmeden, yetime dokunmadan, yetimin yüzündeki hüzne şahit olmadan olmaz…

***

Burs verilen öğrenciye kitap hediye etmek çok zarif bir mesaj. Eğitim dönemi boyunca maddi yardım alan öğrenci, aldığı yardımın diyeti olarak hiç olmazsa kitap okur. Kitap, öğrencinin ufkunu genişletir.

Para biter. Okudukları kâr kalır. Öğrenciler hiç olmazsa, sanal medya üzerinden copy-paste yaparak ilim irfan sahibi olunmayacağı üzerine biraz olsun düşünürler…

Taptuk Emre Hazretleri, Yunus Emre’ye: “Oğlum, buğday biter, himmet bitmez” demişti. Himmet sahibi gönül insanı az bulunur. Bulursanız eteğine yapışın.

Burs veren zenginlere bir çağrı. Para yardımı yaptığınız öğrenciye kitap hediye edin.

Öğrenciye verdiğiniz para bedenine, vereceğiniz kitap da ruhuna şifâ olsun niyetiyle…

Vesselam.