Bıkmadan usanmadan Adapazarı trenini yazmaya, akıllarda tutmaya devam ediyoruz, bu konuyu işlemeyen, yazı yazmayan kalmadı.

Kararlılıkla işlenmeye de devam ediliyor.

Ancak bir ayrıntı var ki aynı kararlılık iktidar cephesinde de var, duymuyorlar ya da duyuyorlar ise oralı olmuyorlar.

31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesi CHP Kadın kollarının 18 haftalık eylemi sonrası açıldı, seçimden kısa bir süre sonrada tekrar devre dışı bırakıldı.

Arşivleri süsler AKP’li siyasetçilerin Adapazarı Ekspresi için sarf ettiği sözler, her döneme damga vurur.

Seçim öncesi tren seferlerinin başlaması töreni 70 yılların siyah-beyaz filmleri tadında idi, trenin ilk kompartımanın da Büyük şehir belediye başkanı Ekrem Yüce ve AKP Genel Başkan yardımcısı A İhsan Yavuz el sallayarak, seferleri başlatmışlardı.

Trenin ilk seferi görevini yerine getirdi seçim sonuçlarına katkısını sundu, en azından meseleye böyle bakanlar sonuç almış oldu.

Her dönem farklı mazeretler üretildi, rayların ve geçitlerin şehir içi trafiği aksattığından bahis ile haklılık anlatılmaya çalışıldı.

Hatırlanacaktır, ofis geçit, donatım geçit ve 32 evler geçidinin sorun oluşturduğunu, tren garının da daha ileriye taşınması fikri atıldı ortaya.

Garın taşınmasına itirazlar yükselince bu dâhiyane fikirden vaz geçildi, bu kez de rayların yer altına alınacağı müjdelendi.

Dünyanın hiçbir yerinde örneğine rastlayamayacağız bir istekti, tren garının merkezden uzaklaştırılması.

Tüm gelişmiş batılı toplumlarda Tren garları şehirlerin merkezlerindedir, güncel yaşamında merkezinde yer alır.

Doğrusu ise garın mevcut yerinde, merkezde kalması ve rayların yer altına alınmasıydı.

Ki bu son derece doğru proje idi, örnekleri vardı. Tıpatıp aynı durumda olan Eskişehir rayları yer altına alarak trenin şehir merkezini kat ederek gara ulaşımını sağladı.

Uygulanabilir olduğu ortada, bu hususta mazeret üretilemezdi.

Gel gör ki bu kez de maliyeti sorun edildi, pahalı bir proje olduğu gerekçe edilerek bundan da vazgeçildi.

Eskişehir ilinde rayların yer altına alınmasında sorun edilmeyen maliyet, bizde kolay sorun edildi. Her yatırımda karşımıza çıkan, çok da alışık olduğumuz durum.

Pandemi döneminde virüs gerekçe edildi, seferlere başlanamayacağı söylendi, ardından mevcut rayların bakımı gerekçe edildi.

Rayların bakımı da nihayet bir müddet sonra bitirildi, ancak akıbet değişmedi.

Günü geçirmek, içinde bulunan şartları aşmak adına kullanılan ve her dönem de karşılık bulan davranış biçimi, egemen güç hafızamıza güveniyor bir müddet sonra unutacağımızdan en ufak kuşkuları yok.

Test ediyorlar, kazanan olmayı da hep beceriyorlar.

Farklı farklı mazeretler, günün geçer akçesi olan projeler ile bugünlere kadar gelindi ve geçen bu süre içerisinde 1899 yılında hizmete başlayan Adapazarı Ekspresi seferlerine son verildi.

Mazeretlerin kronolojik sırası tamda böyle, 122 yıllık Adapazarı Ekspresi çalıştırılmıyor, bizde seferine giden tren vagonu yerine raylara bakıyoruz.

Bu anlayış ile çok uzunca zaman raylara bakmaya devam edeceğiz.

Mevcut var olan rayları kullanmayı beceremeyenlerden, şehir içi hafif raylı sistem yatırımını beklemek hayalden öte olmaz ki böylesi bir beklenti iktidar erklerini de şaşırtabilir.

“Demir ağlarla biz ördük biz” sözü hatırlayanlar bilecektir, çok iddialı ve bir dönem sıklıkla kullanıldı.

Oysaki bizde örülü olan demir ağlar devre dışı bırakılmıştı.

2010 yılında ihalesi gerçekleştirilen Adapazarı-Karasu tren yolu projesi ve Sayıştay raporlarına yansıyan bedel 825 milyon lira ve çürümeye terk edilmiş demirler.

Her hususta olduğu gibi bu projede de hafızamıza güveniyorlar, dört bir yanı demir ağlarla ördük demeleri yetecektir bize.

Şehir içi hafif raylı sistem seçim bildirgelerinde yerini muhafaza etsin, “parmak bal tadında” damakta iz bıraksın birkaç seçim daha bununla yaşayalım.

Adapazarı – Karasu tren yolu, “Rüya Proje” ile tanıtımı yapılmıştı, rüyalarımızı süslemeye devam etsin!

Ama var olan ve bizim olan Adapazarı Ekspresini bize verin.

Örmeyin demir ağlarla, örülü olan bizim olsun.

Gölge etmeyin yeter…

Ergün ÖZKAN

[email protected]