Peygamber Efendimizin evlilikle ilgili hadis-i şerifleri:

‘’Dünya geçici bir faydadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindar bir kadındır.’’ (Müslim)

‘’Sahip olunan şeylerin en kıymetlisi; zikreden bir dil, şükreden bir kalp, kocasının imanına yardımcı olan bir eştir…’’(Tirmizi)

‘’ Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur…’’ (Buhari)

‘’ En faziletli şefaatlerden ( teşvik edilen amel) biri evlilik hususunda iki kişiye aracı ve yardımcı olmaktır. ‘’(İbn Mace Nikah:49)

‘’Nikah benim sünnetimdir.Benim sünnetimi uygulamayan benden değildir.Evleniniz. Çünkü ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim.’’ (İbn Mace, Nikah 1)

‘’Kim evlenirse imanının yarısını tamamlamış olur;kalan diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!’’ (Heysemi)

‘’Kendi  için evlenmek kolay olduğu halde evlenmeyen kişi benden değildir.’’(Beyhaki Şuayb)

‘’Üç  şeyi geciktirmeyin.Vakti gelince namazı,hazır olunca cenazeyi ve denk birini bulunca bekarı evlendirmeyi.’’ (Tirmizi)

‘’Ey gençler! Sizden evlenmeye güç yetirenler, evlensin.’’ (Buhari)

Evlilik, önce Allah’ın emri,  sonra da Peygamber Efendimiz’in sünnetidir. Evlilik kişiyi haramdan sakındırır. Dünya hayatını düzene sokarak kişiyi korur. Evlilik öbür dünyaya da yatırım yapmamızı sağlar. Evlilik sayesinde güzel ve temiz nesillerimiz olur ve biz öldükten sonrası için kıyamete kadar sevap defterimizin kapanmamasını sağlar. Hayırlı nesiller yetiştirdiğimizde ölsek dahi evladımızın Rabbinin isteklerini yapıyor olması ve evlatlarını Rabbin rızasına uygun yetiştirmesi, onun evladının da kendi evladına islamı öğretmesi, kıyamete kadar devam eder. Öğrettiklerimizin sürekli olarak bir sonraki nesle aktarılması,  sevap defterimizin kapanmayarak sevapların yazılmaya devam etmesi demektir.  Toprak olup gittikten sonra Sadaka-i cariyemizin kıyamete kadar devam etmesini kim istemez ki…

  Günümüzde evlilik yaşları oldukça ilerledi. Gerek maddi sorumluluklar gerekse sorumluluk almaktan korkma sebepleri ile geç evlenilmekte. Bu da nesillerin tehlikeye girmesine sebep olmakta. Allahü Teala insanları dünyaya, kul olma sınavı için yolladı. Kulluk sınavını kazanmamız için öncelikle Allah’ın emirlerini sonra da Peygamber Efendimizin sünnetlerini yerine getirmemiz gerekir. Bu emirlerin başında olan evliliği de geciktirmemeli… Günümüzde seyrettiğimiz dizi filimlerde ahlaki yapının bozulması ile kimin eli kimin cebinde belli değilken, evlatlarımız gördüğünü kendisine  motif olarak alıyor. Evlenmek yerine evlilik dışı yaşantılar normalleşiyor. Gençlerimiz samimi, iffetli ve temiz birini bulamama sıkıntısı yaşadığı için de evlenmeyeceklerini ifade ediyorlar. Ayrıca nesiller öylesine ben merkezci oldular ki başka birine hizmet etmek bireye zor gelmekte. Çoğu zaman kendine dahi yetmekten aciz olan gençler evlilik yaşı geldiğinde erteleyebildikleri kadar ertelemektedirler.  Teknolojiyi fazla kullanmak ta kişileri el becerilerinde beceriksiz hale getirmiştir. Bu sebeplerle kişiler evlenmekten kaçmaktadırlar. Kendileri flört dedikleri sevgili olup el ele- göz göze, sarmaş  dolaş gezdiklerinden dolayı karşılarına çıkanın, kendileri gibi yapmış olduğunu düşünerek  de evlenmek istemiyorlar. Ayrıca flört edenler evlenseler de hayal kırıklığı ile boşanıyorlar. Çünkü flört bir aldatmacadan ibarettir. Kişi flört ederken karşısındaki ile görüşeceği zaman en güzel haline bürünür. Evlilik sorumluluğu olunca da hayal kırıklığı olur. Evlatlarımıza kendilerini temiz tutmaları ve haramdan uzak durmaları karşısında Allah’ın onları kendileri gibi iffetli kişilerle karşılaştıracağını sık sık hatırlatmamız gerekir. Kız ya da erkek fark etmez. Çünkü Allah katında iki cinsin de yaptığının karşılığı aynı olduğundan, erkek ya da kız fark etmezsizin onları haramdan korumalıyız ki, tertemiz yuvalarda tertemiz nesiller yetişsin. Rabbimiz Nur Süresi 26. Ayetinde :’’Temiz kadınlar temiz erkeklere, kötü kadınlar kötü erkeklere yakışır’’ diyor. Evlatlarımızın iffetli ve namuslu, tertemiz büyümelerini istiyorsak, Nur süresini ve Nisa süresini  onlara mutlaka öğretmeliyiz…