İlimizin tanınmış televizyoncularından, yılların deneyimli medya mensubu Ahmet Bağ ile önceki gün katıldığımız bir cenazeden dönerken şehre, Dağbidi’nde 1994-99 döneminde temelleri atılan ve bu ilin hayırsever işadamı, rahmetli Ahmet Akkoç’un yaptırdığı Acıbadem Hastanesi benzeri binanın önünden geçerken, o koca eseri görünce hüzünlendim yıllar sonra bir kez daha… 

1994 yılından önce, dönemin Adapazarı Belediye Başkanı rahmetli Ünal Ozan şehre bir belediye hastanesi yaptırmak için yoğun gayret göstermiş, ancak belediye başkanlığında ömrü yetmemişti… 

Ondan görevi devralan Refah Partisi grubu içerisinde ben de bulunmuştum… 

Başkan Ozan, Bakkallar durağında 2 bin 750 metrekarelik bir alanda belediye hastanesi yapılması için talimat vermiş ancak yer, bu yatırım için küçük bulunmuştu… 

Daha sonra Refah Partisinden belediye başkanı seçilen Aziz Duran bu konuda önceki dönemde yapılması düşünülen belediye hastanesi için ekibini harekete geçirmiş ve yer konusunda araştırma başlatılmıştı… 

Derken, rahmetli Ahmet Akkoç’un eniştesi ve zamanın belediye imar müdürü Kamil Sofuoğlu devreye girdi… 

Dağdibinde Karasu-Kandıra yol ayrımı üzerinde bulunan ve Adapazarı Belediyesine kazandırdığı geniş ve şehre hakim arsayı, hastane yapımı için önerdi… 

Yaptığımız araştırma sonucu hastanenin bu tepe üzerine yapılması karara bağlandı… 

Hastanenin planı ve projesi yapıldı, sıra geldi temel atma törenine… 

Adapazarı’nın buran buram terlediği bir günde gerçekleşen törende rahmetli Yüksek İnşaat Mühendisi Nurettin Sofuoğlu ile yan yana otururken esen serin rüzgar bana, ecdadın hastane kurma konusundaki yer tercihini hatırlattı… 

Onu paylaşarak dedim ki;  
“Osmanlı, ülkenin herhangi bir şehrinde hastane kuracaksa, o yöreye hakim tepelere kuzu filetosu asar, 15 gün bekletirmiş… 

Bu süre içerisinde et nerede en sağlıklı şekilde kuruyorsa, oraya hastane yapılırmış…” 

Sofuoğlu, esen rüzgarla serinlemenin getirdiği rahatlık içerisinde “Desene Aydıntepe, biz en doğru tercihi yapmışız…  

Bu esintide ne rutubet ne de aşırı sıcak olur.” demişti... 

Ve o binanın projesini hazırlayıp yapılmasına ön ayak olmuştu rahmetli Sofuoğlu… 

Bina tamamlandı ancak bir türlü hizmete alınamadı… 

İşte dün yine öyle bir vakitte geçerken önünden, o koca binanın talihsizliğine yandım bir kez daha, eski bir belediye başkan vekili olarak… 

“Hastane olarak kullanılmayan bu dev yatırım, niye bir başka amaç için topluma kazandırılmaz da kaderine terk edilir?” sorusu, dün olduğu gibi ne zaman geçsem önünden takılır zihnime bugün de… 

Binanın sorumlu mühendisliğini de üstlenen Sofuoğlu, sağlığında çok uğraştı hastane faaliyete geçsin diye… 

Ne o zaman yola koyulan belediye başkanı Aziz Duran ne de ondan sonraki belediye başkanları, binayı hiç gündemine almadı ve gelindi bugünlere… 

AK Parti, Büyükşehir ve Adapazarı Belediye Başkanlarına sormak istiyorum… 

Çürümeye terk edilmiş bu büyük yatırımı ilimize, insanımıza, ülkemize, yararlı bir hizmete kazandıramaz mısınız? 

Tabii bu çağrımız Valimiz Çetin Oktay Kaldırım için de geçerli… 

O koca binanın yalnızlığına sadece ben değil, bu şehir adına söyleyecek sözü olan herkes ağlıyor… 

Gelin şu işe bir el atın… 

Rahmetli hayırsever iş adamı Ahmet Akkoç yattığı yerde mutlu olsun… 

Sonra da bugün yapılsa bol sıfırlı rakamlara mal olacak ve o dönemden bugüne yalnızlığa terk edilmiş binanın ışıkları yansın, halka hizmet adına… 

Konuyu ele alacak yetkili-etkili kurum, kuruluş ve kişilere milli servete sahip çıkılması adına Bizim Bahçe’den “Peygamber çiçekleri” gitsin istedik…